Her şeyin bir başlangıcı vardı..
Mutsuz biten hikayelerin bile başlangıcı olurdu. Her şeyin ters gitmeye başladığı bir nokta mutlaka vardı, dünyanın kurulu düzeninin kanunlarına göre. Kimin hangi teorisiydi bilemezdi Cemre, fakat her şeyin bir başlangıcı olduğunu biliyordu.
Mutsuz sonla biten hikayelerin bile..
Ay ışığının en parlak olduğu saatlerden birinde yolun ortasında bir ceset, bi o, bir de katil, hepsi birbirinden daha soğuk halde başbaşalardı. Cemre titreyen ellerinin yolun ortasındaki cesedin hızla soğuyan bedeninden daha soğuk olduğuna emindi.
Kolundan çekildi.
Bedeni yerdeki kadının cesedine öyle kilitlenmişti ki heykel kadar kaskatıydı. Bu yüzden kolundan çekildiğinde bile hareket etmesi zor oldu. Ayakları birbirine dolanıyordu. Hem kaskatıydı hem de tir tir titriyordu. Gözleri faltaşı gibi açılmış, beyni düşünmeyi bırakmıştı.
Dudaklarından kısık bir hıçkırık kaçtı, inlemeyi andıran.
Onu arabaya sürüklemeye çakışan adam sesi duyduğu an "Ağlama sakın." demişti sanki az önce cinayet işlememiş gibi serin ses tonuyla.
"Ö-ööl-" titreyen çenesi konuşmasına izin vermiyordu. Kekelemekten öteye gidemeyen titrek dudaklarını birbirine bastırıp yeniden denedi. "Ölmüş.. Mü?"
Dönüp hareket etmeyen kadının cesedine yeniden bakmayı denedi ancak kolundan çekeleyen adam, ince bileklerini örseleyecek kadar sert bir sirkelemeyle dönmesine izin vermeden onu arabaya bindirmişti. Kapıyı da sertçe suratına kapattığında kendisi de şoför koltuğuna yerleşmişti.
Dakikalar önce arabada bağırışları yankılanan ikili şimdi suspus olmuşlardı. Arabanın çalıştıralan motorunun sesi bile ürkünç geliyordu artık Cemre'ye. Bir daha arabaya binebileceğinden emin değildi. Hatta binemezdi.
Kadına çarptıkları o an hafızasında bozuk bir teyp gibi sürekli sürekli dönüp duruyordu.
"Ambulans." dedi zorlukla. İrileşmiş Korkulu gözleri yanındaki adamın soğuk simasına çevrildi. "Ambulansı arasaydık, belki.."
"Sus." dedi Korkut arabayı tereddüt dahi etmeden gazlarken. "Öldü." Arkalarındaki kadın geride kalsın diye epeyce hızlı bir şekilde uzaklaşmak istiyor gibiydi.
"Allah belanı versin." dedi Cemre yeniden hıçkırırken. Gözyaşları bir bir yanaklarından süzülmeye başlamıştı artık. Midesi bulanıyordu. Ellerini yüzüne kapatıp hıçkıra hıçkıra, arabadaki sessizliği delercesine ağladı.
"Katil oldum," dedi hıçkırıklarının arasından. "Öldü." Bir kez daha hıçkırdı. "Öl-müştür."
Son hızla ormanlık yoldan ayrılırlarken yolun girişinde ani bir frenle durdu araba. Cemre durduklarını fark etmemişti bile. Sanki transa girmiş gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor, ağlıyor ve tabii her zamanki gibi Korkut'a bela okuyordu.
Korkut, koltuğundan inip kendi başına hareket etmeyeceğini anladığı çocuğu ön koltuktan kucaklayarak çıkarıp geniş olan bagaja doğru yönelmişti.
"Bırak beni hayvan!" diye ıssız ormanı inletircesine çıpıran genç oğlanı daha sıkı kucaklayıp hareket etmesine izin vermeden bagaja kapattı hızlıca. Son kez kapağı kapatacakken pişmanlıkla dolu gözlerini çocuğun ağlamaktan kızarmış yeşillerine dikerek alnına saçlarının bitimine bir öpücük bırakmıştı.
"Ağlama artık," dedi sadece bu çocuğa kullandığı hafif sesiyle. "Bundan sonrası bizim için. Hapse giremem."
Ona nefretle bakmaya devam eden yeşillerin zehrine daha fazla tahammül edemediğinde bagaj kapağını örttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Teen FictionKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...