Lanet

546 50 6
                                    

Cengiz lisede korkunç biriydi. Alt sınıflara çoğunlukla zorbalık yapar ve burnu disiplin kurulundan kurtulmazdı. Öğretmenler için bile korkulu rüya gibi bir şeydi.

Değer vermeyi de bilmiyordu. En başta da kendine değer vermeyi bilmiyordu çünkü bunu öğrenmesi gereken yerde müthiş bir değersizliğe uğramıştı anne ve babası tarafından. Ve lisede artan aile içi çatışmalarla birlikte boşanmak istemeyen annesi, Cengiz'in sıklıkla agresifliğinin baş mimarıydı.

Birine aşık olduğunu sanmıştı. Güzel kumral bir kızdı. Sakin biriydi, Cengiz'in aksine. Onu bahçedeki kedileri beslerken görüyordu başlarda. Daha sonra her yerde onu gördüğünü ya da fark ettiğini, ilgisini çektiğini anlamıştı Cengiz. Kız, güzel büyük gülümsemesiyle ne zaman arkadaşlarıyla bir şeyler konuşuyor olsa Cengiz onun gülümsediği kişi olmak isterken bulmuştu kendini. Onun melek filan olduğunu düşünüyordu.

Sonra gidip onunla konuşmuştu. O günü hatırlıyordu da, her zaman tek düze atan kalbinin boğazından fırlayacağını düşünmüştü. Ve ilk defa hayat yüzüne gülmüş olmalı ki, kız pembe yanaklarıyla Cengiz'i fark ettiğini söylemişti.

Bir süre çıkmışlardı. Cengiz adını sayıklayıp lanetlemek istemediği melek kız arkadaşıyla hayatının en huzurlu günlerini yaşamıştı. Kız, hayatına dokunan sihirli bir değnek gibiydi. Mutlu olmuştu. Sinirlendiğinde onu sakinleştiren, yanlış şeyler yaptığında uyaran, üzüldüğünde yanında olan ve ona verdiği değeri hissettiren biri vardı.

Fakat bir süre sonra fark etmişti ki, her şeyi lanetlendiği gibi hayatına giren kızı da lanetlemişti. İlk önce gülümsemesini çalmış sonra onu tahammülsüz birine dönüştürmüştü. Öyle zarar vermekteydi ki daha fazla yok olmasına izin vermemek için ondan ayrılmıştı sessizce. Uzaklaşmış ve onu bir daha göremeyeceği bir yere koymuştu. Pişman olmamak içinse çok direnmiş canını fazlasıyla yakmıştı. Yıllar sonra, bunun verdiği en doğru karar olduğunu düşünüyordu.

Bazense, hala yanımda olsa şimdi olduğum bu adam mı olurdum diye düşünürken buluyordu kendini.

Elindeki resime bakarken kaybolup gitmişti. Bu, Emre'yi kendi evine getirdiği ve bir kriz anında sakinleşmesi için ona sarılabileceğini söylediği anın farklı bir versiyonuydu. Emre'nin onun için çizdiği resimdi bu. Ve her şey onun çizdiğini gördüğü ilk resimdeki gibi tüm detaylarıyla resmedilmişti. O anının geçrkw bir kopyası gibiydi. Tek farklıysa, gerçekten sarılan iki adam olduğuydu. Emre'nin bunu düşünmüş olması..

Bu düşünce Cengiz'in yorgun kalbini gürültüyle göğüs kafesine çarpıyordu. Çözemediği karmaşık bir düğüm kilit yerinden kopmuş gibiydi. Belki de Cengiz tüm bu saçma davranışları aptal olduğu için yapmıyordu. Karşındaki saflık, masumiyet ve iyi niyet tıpkı lisede olduğu gibi yine Cengiz'i kendine çekiyordu.

Aynı hatayı yapamazdı. Emre, mahvedebileceği biri değildi. Ona dokunup kirletmeyeceği kadar masum ve beyazdı.

Ağzının içinde bir siktir yuvarlanıp derin derin soluklandı Cengiz. Dışarıdan panik atak geçiriyor gibiydi. Ki belki de öyleydi de. Cengiz onu daha beterini beklediğini bilerek, bu anı defalarca yaşamanın tecrübesiyle ayaklanıp ilk çekmeceye koyduğu kese kağıtlarına birini alarak parmakları arasında buruşturdu ve dudaklarına yasladı hızla. Derin derin karbondioksit soluyarak hazırlıksız yakalayan bu anın geçmesini bekledi.

Yaşarmış gözleri aralanıp sakinleştiğinde gördüğü ilk şey yine masaya bıraktığı resim olmuştu. Uzun uzun bakıp yutkundu. Hala parmakları arasında tuttuğu kese kağıdını avuç içine sıkıştırıp elini yumruk yaptı.

Yapamazdı, Emre'ye zarardan fazla verebileceği hiçbir şey yokken ona yakın olmaya devam edemezdi. Etrafında dolanamazdı. Sudan bahanelerle onu görmeye gidemezdi.

Ona gerçekten sarılamazdı.

Kendinden nefret ediyordu.

***

"Cemre, durup beni dinler misin lütfen!"diye bağırdı Korkut peşinden evin bahçesine hızlı adımlarla yürürken." Kendine zarar veriyorsun, lütfen. "

Cemre durmamıştı. Şokta gibiydi fakat Korkut onun aksine daha büyük olan adımlarıyla mesafeyi kapatıp onu kolundan yakaladığında sarışın olan sarsılarak durmak zorunda kalmıştı. Derin derin soluklanıyordu ve yüzü kıpkırmızı olmuştu.

Korlut bakışlarını yumuşatmayı deneyerek çocuğun küçük yüzünü avuçlarına alarak yeşil gözlere daha yakından baktı. Cemre boş bakışlarla ve aralık dudaklarıyla şaşkın şaşakın ona bakıyordu şimdi.

"Her şeyi duyduğunu farz ederek söylüyorum. Korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Tamam mı?" dedi Korkut sakince. Onun da sakinleşmesini umuyordu.

Fakat sözleri Cemre'nin yeşil gözlerinde bir şimşek etkisi yaratmış gibiydi. Elektrik saçan gözleriyle kendisine baktığında afalladı.

" Her şey mahvoldu Korkut. "dedi Cemre yüksek sesle." Seni kurtarabilirdim. Belki düzeltirdik her şeyi. Ama şimdi.. Şimdi.. Mahvoldu, mahvolduk. "

Korkut bunu beklemiyordu. Yine kendisini suçlaması  daha olası gelmişti büyük ihtimalle. Fakat ikisini düşünerek böyle paniğe kapılması Cemre'nin hala Cemre olduğunu sorgulaması a sebep olmuştu çünkü bu onun düşünce tarzına uymuyordu.

" Sorun yok, "dedi Korkut afallamasını gizlemeye çalışarak. Sarışının boynunda gözlerini gezdirdi, teninde biraz öncenin mavi mor izleri vardı." Bu bizim hatamız değildi. "

" Kimin? "diye sordu Cemre.

Ikisi de biliyordu ki, bu ikisinin hatasıydı.

Korkut çaresizce yeşil gözlere daldı. Kelimeleri tükenmiş gibiydi." Ben.. "dedi fakat kendisinden beklemeyeceği gibi kekeleyerek döküldü harfler.

"Birinin daha ölmesinin sebebi olduk." dedi Cemre cesurca. "Bununla nasıl yaşayacağımı artık bilmiyorum Korkut. Nereye kadar hiçbir şey olmamış gibi yapabiliriz? O insanlar hayatlarına biz girene kadar mutlu abi ve kardeştirler belki sadece. Hayatlarını ellerinden aldık."

"Adam beni öldürmeye çalıştı Cemre," dedi Korkut kaşlarını çatarak. "Babamın yaptığı şey kabul edilebilir değil ama ölmem sence yeterli bir bedel olur muydu?" Bunu sorduğu için kendinden daha sonra nefret edecekti. Biraz daha nefret..

***
İkiye on kala-depresyon güzelim dinlerken fark ettim de Korkut Cemre'ye bir şarkı yazmış gibi sözleri, yazsa bu kadar olur kdmdmdm

Bu arada Cengiz ♡


FLECHAZO - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin