Sevişmek Ve Resim

693 40 16
                                    

Cemre daha önce hayalinde bile aklının ucuna getirmediği bir soruyla karşı karşıya kaldığında ne cevap vereceğini bile bilmediğini fark etti önce. Beyninin içerisindeki tüm sesler sanki sözcükleri oluşturmaktan aciz gibiydi.

Korkut ona hevesle, merakla ve gözlerinin arkasına gizlemeye çalıştığı hüzünle bakıyordu. Koyu saçları esen meltemle dalgalanıyor uzun kirpikleri titreşiyordu heyecandan. Esmer tenine vuran terasın renkli ışıklarının altında fazla güzel görünüyordu. Cemre'ye ait olamayacak kadar güzel.

"Bir cevap vermen gerekiyor sanırım Cemre." dedi Korkut onun donakalmış haline gergince söylenerek. Ardından başını eğerek devam etti. "Bunu sorarken aslında tüm cevaplara hazırladım kendimi. Ben.. Içeride çok düşündüm Cemre. Son olanlardan sonra beni beklemek istemeyeceğini özellikle. Kaçıp gitmen için sana her şeyimi verdim. Beni mahvetme şansını. Özellikle düşününce, sana ilk kez benden gitme şansı verdim. "

Erimiş çikolata gibi sıcacık kahverengi gözlerini dalgınca mermer zeminde gezdirdi bunları söylerken. Onun yeşil gözlerine bakmak istiyor da yapamıyor gibiydi.

" Gitmedin ama. "dedi sonra. Başını kaldırıp baktı sonunda yeşillere. Gözleri küçük, istekli bir çocuğun saf bakışlarıyla aynı diye düşündü o an Cemre. Korkut'u hiç böyle masum görmemişti." Kalmak ister misin Cemre? "diye sordu sanki tüm hayatı buna bağlıymış gibi." Bundan sonra, benimle kalmak ister misin, bizden geriye bir şey kalmayana kadar?"

Cemre ona ve elindeki yüzüğe baktı. Kalbi pır pır atıyordu ve karşısındaki adama eziyet ettiğinin farkındaydı her geçen saniye.

Korkut haklıydı, ona bir kere kaçma şansı verilmişti ve Cemre aptal bir pervane böceği gibi kanatlarının yanacağını bilse de ateşin etrafında dönmeyi seçmişti.

"İsterim." dedi sesini zorlukla çıkartarak. Beklediğinden daha kısık sesle söylediğini fark ettiğinde yutkundu.

Korkut ilk bir kaç saniye bunun olumlu bir cevap olduğuna inanamıyormuş gibi boş boş baksa da ardından yüzünde tarif edemediği bir gülümseme belirmişti. Çöktüğü yerden kalkıp kutudan çıkardığı yüzüğü Cemre'nin parmağına takmak için eline uzandı. İkisi de onun ince parmağında yer edinen sade yüzüğü izlerken şapşal şapşal sırıttıklarının farkında değillerdi.

Hayatları için büyük bir risk alıyorlardı belki. İkisi de birbirini diğerinden daha az üzmüş değildi geçmişti. Ya da biri diğerini iyileştirecek o ilahi güce sahip değildi. Ne iyi ne de kötülerdi. Fakat şuanda durdukları yerden pişman değillerdi. Biraz da, beraber daha iyi olmayı deneyeceklerdi o kadar.

Cemre parmağındaki başta yabancılık hissettiren soğuk metale bir kaç dakika sonra kolayca alışmıştı. Gözlerini kaldırıp ondan uzun olan adamın gözlerine çevirdiğinde gülümsedi. "Senin için de yüzük almalıyım." dedi onun boş parmaklarını düşünerek.

"Alırsın." dedi Korkut. Ayakları yerden kesilmiş gibi hissebileceğini düşünmezdi ama bu sarışın ona böyle hissettiriyordu tek bir bakışıyla.

Cemre onun gözlerine dalıp gittiğini fark ettiğinde boğazının gerisinde hissettiği kurulukla ona doğru temkinli bir adım atıp daha da yaklaştı. Gözleri birbirinin içinde kaybolurken hafifçe tuttuğu adamın elini kendi beline koydu.

"Öpecek gibi bakıyorsun ama öpmedin hala." dedi.

Korkut buna ayrıca gülecek gibi olsa da zaten yüzüne takılı kalmış huzurlu bir ifade vardı. Bu yüzden sadece Cemre'nin yanaklarını avuçlarıyla tutarak dudaklarını birleştirdi. Birbirlerine değen tenleri sıcacıktı. Öyle ki gecenin serinliğinde Cemre'nin hissettiği sıcaklığa bir mırıltı bırakması bir olmuştu.

FLECHAZO - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin