Kıskançlık Ve İtiraf

720 72 16
                                    

Cemre, Korkut uykuya daldığı vakit en az iki saat kesintisiz uyutulacağını bildiğinden saatini kontrol ederek Emre'yi kurstan almak için hastaneden çıkmıştı. Zaten Cengiz bekliyordu başında. Babası da vardı. Korkut'un Cemre'nin yüzüne son konuşmalarından sonra değişiklik olmaksızın bakmadığını varsayarsa yokluğunu fark etmezdi bile belki.

Yine dilini tutamamış ve yanlış konuşmuştu belki ama içinden geçenleri söylediği için pişman olamıyordu.

Abisi resim çantasıyla birlikte kurstan çıktığında kaldırıma çöktüğü için gelip geçenlerin maruz kaldığı bakışlarından uzaklaşarak ayaklandı ve kursun kapısını yaklaşarak Emreyle seslendi. "Burdayım abiş."

Emre ondan tarafa hızlıca dönüp aynı şekilde hızkı adımlarla yanına gitti. Nadiren dikkatli baktığı kardeşini ilgi ve endişeyle inceleyip sanki iyi olup olmadığını kontrol ediyormuş gibi süzmüştü.

"İyi misin?" diye sordu. "Seni görmedim. Nerde olduğunu söylemedin."

Bu onun, senin için endişelendim ve korktum deme şekliydi. Duyguları tanımlayamıyordu belki ama bu hissetmediği anlamına gelmiyordu. Cemre ne yazık ki bazen bu ayrımı karıştırıyordu hala.

Cemre mahcupça acıyan gözlerini kaçırarak" Özür dilerim. "dedi ne diyeceğini bilemediği için." Ben kaç parçaya bölüneceğimi bilemedim. "

Emre kaşlarını çattı." Koptun mu Cemre?"dedi daha dikkatle Cemrenin sağını solunu kontrol ederken.

Cemre bir an onun ciddeyetle gerçekten bölünmüş olabileceğini düşünmesine gülecek gibi oldu. İç çekti usulca." Hayır, öyle değil. "dedi tatlı bir sesle. Fakat anlatmak nafile olacağı için açıklamaktan hızlıca vazgeçerek" Boşver, hadi gel. Korkut'u görmek ister misin? "diye konuyu değiştirdi. Bir yandan da otobüs durağına doğru yürümeye başladılar.

"Cengiz söyledi bana." dedi Emre. "Gidelim. Görmek isterim."

***

Cengiz daha önce Cemre'nin sahiplendiği refakatçi koltuğunda pinekliyordu. Korkut yeni uyanmıştı. Cemre bir köşeden kedi gibi sessiz sessiz Korkut'un Emre'yle muhabbet edişini izliyordu.

"Nasıl geçti kurs?" diye sorduğunda Korkut, Emre aklına bir şey gelmiş gibi aniden ayaklanıp resim çantasını aldı koyduğu yerden. İçimden bir kağıdı çekip çıkardı ve Korkut'a uzattı çekinerek.

"Bugün yaptım." dedi. Cemre göremiyordu ne çizdiğini fakat Cengiz uyuklayan gözlerini aralayıp merakla bakınmıştı. "Cemre'nin doğdun gününü çizdim. Fotoğraf çekmedik. Eksik oldu. Bütün doğum günlerinin fotığrafını albüme koyuyorum."

"Çüş," diye ani bir çıkış yaptığında Cengiz Emre'nin konuşmasının hemen ardından, hepsi hazırlıksız yakalandığı için oldukları yerde sıçramıştı. Emre biraz daha fazla korkmuştu tabii." Yani albüme değil. "dedi kendisine ters bakışlar atanan arkadaşını görünce açıklama gereği duyarak Cengiz.

Oturduğu yerden kalkıp Korkut'un elinde tuttuğu resmi aldı. Çok, başarılıydı. Her şey ve herkes en ince ayrıntısına kadar resmedilmiş ve sanki bir fotoğraf karesi filtrelenmiş gibi canlı duruyordu. Hatta arka plandaki televizyon ünitesinde kitapların kapakları bile resmedilmişti. Fotoğraf yoksa, tüm bunları hafızasında tuttuğu anlamına mı geliyordu? Şaşkınca bakındı.

"Bunu nasıl yaptı?" diye sordu fakat sorduğu an utandı biraz Cengiz. Emre'yi küçümsüyormuş gibi mi olmuştu? Niyeti bu değildi sadece hayranlığını tanımlayabilecek cümle bulamamıştı.

"Asperger Sendromu." dedi Cemre odadaki yokluğunu bozup. "Görsel hafızasını güçlendiriyor ve resim yeteneğini ön plana çıkarıyor."

Cengiz tuttuğu resmi sessizce Emre'ye uzattı. Fakat Emre başıyla reddederek "Onu Korkut'a yaptım." dediğinde hiç istemese de arkadaşına vermek zorunda kalmıştı. Bunu hissetmeyi beklemiyordu.

"Teşekkür ederim." dedi nazikçe Korkut. Elinde tuttuğu resme gülümseyerek bakıp "Bunu odamın en güzel yerine asacağım."

"Teşekkür ederim." dedi Emre de. Cemre ikisini gülümseyerek İzlerken Cengiz anlamsız bir kıskançlık duygusunu susturmaya çalışıyordu.

Hayır bu, hep içinde bastırdığı ikinci adam kıskançlığı mıydı emin değildi. Korkut'un gölgesinde kaldığı tüm diğer zamanlardan daha kuvvetli bir his gibiydi. Üzerindeki bütün ışığın ve o farkında olmadan hissettiği özel olma hissesinin elinden alınması mıydı? Ona böyle hissettiren neydi? Emre mi?

Bu kulağa deli saçması gibi geliyordu.

Tekrar muhabbete dalan ikiliyi izlerken farkında olmadan sıktığı yumruklarını gevşetip saçmaladığına kendini ikna etmeye çalıştı ve "Ben kahve alacağım, sigara molası." diyerek odadan dışarı attı kendini. Boğazına kadar esir alan bu iğrenç duygudan nefret ediyordu. Fakat bu küçüklüğümden bu yana ikinci plana atılmış zavallı ruhunun kaçınılmaz bir parçasıydı. Nasıl tedavi edeceğini bilmiyordu.

Bir vakit sonra Emre Korkut'a olan ilgisini yitirdiğind huzursuzlanmasın diye Cemre ona hasta masasını vererek resim çizebileceğini söylemişti. Korkut'un da yorulmuş olabileceğinden endişelenmişti aynı zamanda çünkü ilaçlarla zayıf düşmüştü ve Emre'yle oldukça uzun konuşmuştu.

"İyi misin?" dedi başının altındaki yastığı düzeltmek için üzerine eğilerek. Adamın ensesine avucunu yaslayıp hafifçe kaldırdı ve yastığı düzeltti.

"Hmm," dedi Korkut.

Cemre onun kısa cevabına bozulsa da dudağının içini ısırarak kendini bastırdı ve "Su filan.." dedi. "İster misin?"

"Yok," dedi Korkut.

Cemre uzun uzun adamın ona bakmayan gözlerini yakalamak için yüzüne bakındı fakat öyle inatçıydı ki Korkut, mümkün değildi.

"Böyle mi yani?" dedi dayanamayarak Cemre. Göz ucuyla Emre'yi kontrol edip sesini fazla yüksek çıkardığını fark ederek alçalttı. "Böyle mi konuşacaksın benimle?"

"Bunu şimdi tartışmak istemiyorum Cemre." dedi Korkut başından savuyormuş gibi. "Ne kendimi anlatacak, ne de sana anlayış gösterecek kadar kafam yerinde."

"Gösterme o zaman Korkut." Dedi Cemre sinirle. "Yani amacın bana kendimden nefret ettirmek filan mı? Ne istiyorsun?"

"Biraz anlayış, belki." diye homurdandı Korkut. Başını yastığa bastırıp gözlerini yumdu.

"Şimdi de anlayışsız oldum harika. Düşünüp başka hakaretler de eklemek ister misin? " diye kinayeyle aynı şekilde homurdandı Cemre. Diğer yandan yatağın bir köşesine teklifsizce oturdu.

"Su verir misin?" dedi Korkut onun oturduğu yere bir bakış atıp sanki bu hareket faklı bir kırılma yaratmış gibi az öncenin aksine sakince konuşmuştu. "Vazgeçtim, susadım. Rahatladın mı?"

Cemre bir şey söylemeden bardağa suyu doldurup bebek gibi koca adama suyu içirdi kendi elleriyle. Bardağı masaya geri bırakırken de farkında olmadan çenesine damlayan ıslaklığı eliyle öylesine kurulamıştı. O farkında olmasa da Korkut bu kadar ilgiyi beklemediği için gözlerini kırpıştırarak bakıyordu çocuğa.

"Rahatlamadım." dedi Cemre. Bu kez onun da sesi söylediğinin aksine rahatlamış ve sakin geliyordu. Hatta yüzü de gevşemiş ve yeniden masumane haline bürünmüştü. "Seni kaybetmenin eşiğinden dönmüşken, sanki kaybetmişim gibi bana böyle davranmana katlanamıyorum sanırım." dedi sakince.

Korkut'un kalbine etkisi sarf edildiği kadar zahmetsiz ve sakin değildi fakat.

***

Abi bu çocuk şaka mı, Emre'nin şunları taktığını hayal eden Cengiz moment olur gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Abi bu çocuk şaka mı, Emre'nin şunları taktığını hayal eden Cengiz moment olur gibi

FLECHAZO - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin