Cemre kartını gişeye okutup okuldan çıkarken diğer elinde tuttuğu kitabı, az önce hocası vermişti, Kol çantasına koymaya çalışıyordu. Saat oldukça geç olmuştu. Okula öyle çok özlem duymuştu ki vakti zamanında şimdi tüm nimetlerden faydalanmaya çalışıyor ve kampüste geçirdiği her bir saniyeyi kendi için faydalı kılmaya çabalıyordu.
Sanılanın aksine Gastronomi hiç de kolay bi bölüm değildi ayrıca. Özel bir okulda tam burslu okunmasının da etkisiyle çok çabalıyor ve hocaların gözde öğrencisi imajını korumaya çalışıyordu.
Dün geceden kalma yağmur birikintisini botalarıyla çiğneyip geçerken kaldırımların yamuk taşlarından kafasını kaldırıp yola baktı. Bakmasıyla da hemen karşısında arabasına yaslanarak onu bekleyen Korkut'u görmesi bir olmuştu. Geleceğini bilmiyordu. Bu yüzden yüzüne yerleşen şaşkınlık ama aynı zamanda mutlu ifadeyle ona doğru yürüdü hızlı adımlarla.
Tam karşısında durduğunda "Neden söylemedin geleceğini?" dedi sesine de yansıyan birebir duygularla. "Kesin çok bekledin değil mi? Bilsem erken çıkardım."
"Geçerken uğradım, tesadüf." Dedi Korkut eliyle koşturduğu için dağılan sarı saçlara uzanıp tek tek düzelterek. Yeşil gözlerinin üzerine düşen ve iyice uzamış kahküllerini yana doğru taradı.
Cemre uysalca ona izin veriyordu bu sırada. Pembe dudaklarını ıslatıp gözlerini gözlerinden ayırmadığı adama "Eve mi gidiyoruz?" diye sordu.
"Cengiz ve Emre plan yapmışlar diye duydum." dedi. "Ben de düşündüm ki, bizim neyimiz eksik?"
Cemre onun söyleme şekline gülerken Cengiz'in Emre'yle yaptığı plandan mesajda bahsettiğini hatırladı. Fakat tamamen unutmuştu.
"Onları duyduğuna şaşırmamış gibisin. Bana başlarda tuhaf gelmişti."
"Cengiz Emre'yi görmeye gitti diye evi başımıza yıkacaktın hatırlarsan. Sadece garip yeterli değil yani."
Cemre dudaklarını büzerek "Abimi paylaşmayı sevmiyorum. Bu çok tuhaf." dedi. "Ayrıca Cengiz'e güvenmiyordum. Bana yaptıklarını nasıl unutabilirdim ki?"
"Artık güveniyor musun?" diye sorduğunda Korkut, Cemre hazırlıksız yakalanmıştı. Cengiz'le bu zamana kadar kedi ve köpek gibilerdi hep. Ayrıca Cengiz'in önceden yaptığı zorbalıklar da öyle çoktu ki.. Ama Cemre zamanla bunları düşünmediğini fark etti. Cengiz'i uzun zaman önce affetmişti belli ki.
"Bilmiyorum." dedi kararsızca. "Ama Emre'yi nasıl sevdiğini biliyorum. Belki de güvendiğim şey budur. Sevgisi."
Korkut merakla baktığı sevgilisine biraz daha yaklaşıp gülümsedi usulca. Yıllar onu sakin bir adam yapmıştı. Içeride kendiyle baş başa kalacak çok vakti olduğundandı belki ya da artık kendini affettiğindendi ama Korkut artık dinmişti. Fırtına gibi estiği, peşinden etrafındaki her şeyi sürükleyip parçalandığı günleri geride bırakmıştı.
Artık Cemre'yi durgun sevmek istiyordu.
"Seni seviyorum." dedi Korkut beklenmedik bir anda öylesine sarışının yeşil gözlerine bakarken. "Güvendiğin tek şey bu olsun, benim için de."
Cemre sıklıklıkla olduğu gibi hızlı çarpan kalbini eliyle göğüs kafesinin üzerinden yokladı sersemce. Dudaklarını birbirine bastırdı çünkü söyleyeceği kelimeler dudaklarından dökülmeye hazır değildi belli ki. Ya da sadece konuşurken ağlamaktan korkmuştu. Gözlerine öyle güzel bakıyordu ki, eriyip gidecekti şimdi.
***
Cemre, Korkut onu nereye götürüyordu bilmiyordu ama bir müddet sonra hava kararmış ve onlar gecenin karanlığında ıssız bir köyde durmuşlardı. Cemre karanlıkta buranın köy olduğundan emin değildi ama çiftlik arazileriyle dolu ıssız bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Teen FictionKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...