Çünkü Gözlerindi

636 80 17
                                    

On sekiz saatte bir çok şey değişmiş gibiydi. Korkut'un ameliyattan çıkışının ardından geçen on sekiz saatten bahsediyordu Cemre. Eve daha yakın ve daha güvenlikli bir hastaneye geçiş yapmışlardı öncelikle. Durumu stabil olduğu için dinlenmeye alındığı odada Korkut'u görmelerine izin vardı. Hatta Cemre refakatçi koltuğuna yapıştırılmış gibiydi o andan sonra. Oradan hiç ayrılmıyordu.

Bir kez Emreyle görüntülü konuşmuştu. Ardından Cengiz'e onu kursa bırakabileceğini söylemişti. Ona karşı da mahçup hissedebilirdi bu emrivakilerden dolayı ama düşününce kendisine yaptığı diğer kötülüklere sayabilirdi bu iyiliklerini.

Korkut yaklaşık beş saat önce gözlerini açmıştı ama Cemre'nin yanında olduğunu gözleriyle teyit etmekten fazlasını yapmamıştı. Onunla bilerek iletişim kurmuyor gibi bir hali vardı. Aslında bu durumu başta anlamamıştı Cemre ama Servet bey geldiğinde gayet de onunla konuşuyor isteklerini söylüyordu fakat Cemre gözünün içine bakmasına rağmen tek taraflı diyalogtan ötesine gidemiyordu.

Kalbinin sızladığını hissediyordu Cemre. En kötüsü ise bu sızı hep oralarda bir yerlerde için için kalbine yerleşiyor fakat o daha yeni acısını hissediyor gibiydi. Eliyle istemsizce göğsünü yokladı sanki fiziksel bir ağrısı varmış gibi.

Arada bir gözlerini dinlendiren adama tekrar baktı. Şuan gözleri açıktı ve Cemre'nin onda daha önce görmediği boş bakışlarla tavanı izliyordu. Onun kahvelerin hep anlamlı baktığını böylece anlamış oldu.

Titrek ellerini kalbimden çekip nereye koyacağını bilmeyerek etrafa bakımı Cemre. Sonra Korkut için getirilen temiz kıyafetlere çarptı gözleri. Ve bunu utancını gizleyen bir bahane olarak kullanarak uzanıp koltuğun köşesindeki poşette yeni etiketli kıyafetleri çıkarıp etiketleri sökerken "Ü-zerini," dedi uzun zaman sonra konuştuğu için sesi titreyerek. "Değiştirelim."

Korkut ona bakmadı bu kez. "Kötü mü görünüyorum?" diye sordu. Bu uyandığından beri Cemre'yle kurduğu ilk temastı. İlk cümleydi. Genç adam içinden buna ağalayabileceğini düşündü ama bu çok saçmaydı. Öyle olmalıydı.

"Hayır," dedi Cemre telaşla. "Sadece temiz.."

Korkut'un bir şey söylemeden yattığı yerde doğrulmaya çalışmasıyla oyalanmayı bırakıp hızla ona yaklaştı ve ona göre oldukça sıska kalan kollarıyla zar zor ona yardımcı oldu. "Dikkat et, ani hareketler yapma." dedi endişeyle.

Korkut ona inanamıyormuş gibi bir bakış atıp hızla kucağına dikti bakışlarını. Cemre bunu sorgulamadı. Uzanıp ince parmaklarıyla hasta önlüğünün iplerini tuttu ve "Yapabilir miyim?" diye izin aldı önce. Korkut bir kez başıyla onayladığında ise parmakları ipleri çözdü usul usul. Fazlaca oyalanarak. Yüzünü uzun uzun izleyerek. Her bir yarasında, izinde içi giderek.

Tam dudaklarının kenarında derin bir yarık vardı. Kalın kaşlarının ikisi de aynı şekilde patlamıştı ve pansuman yapılarak dikiş atılmıştı. İzi kalacaktı. Bir çok şeyde olduğu gibi hayatı boyunca hatırlayacağı izler kalacaktı. Elmacık kemiği mordu ve hafifçe açılmıştı. Çok ince bir bant da orda duruyordu. Etrafına sarı çirkin bir merhem sürülmüştü. Burnu, güzel kemikli burnu kırmızı mor ve yeşil renklerle bezeli benek benekti. Defalarca kırılmış gibiydi. Cemre bunun acısını kendi yüzünde hissetmiş gibi bir acıyla burnunu çekti ve o an bir el uzanıp yanağından süzülen bir yaşı yakaladı parmak uçlarıyla.

Cemre utançla kızardı saniyesinde çünkü ağlamak istemiyordu. Bu planlarında yoktu. Niye ağlıyordu ki, ne ara ağlamaya başlamıştı yine. Ellerinin hasta önlüğüne mengene gibi sarıldığını ve parmak boğumlarının bembeyaz kesildiğini bile fark etmemişti. Tek bir dokunuş ise onu kendine getirmiş gibiydi.

"Bu zamana kadar ki hala öyle," dedi Korkut yeşil gözlere bir kez bakarak. Ellerini çekti ve önüne koydu. "Dünyadaki bütün kötülükleri hak ettiğimi düşündüm. Bunun ne anlama geldiğini yaşamadan bilemezsin elbette ama sen Cemre, hiç bilemeyeceksin muhtemelen çünkü bencilsin."

Bu Korkut'un sessiz geçirdiği saatler aklında dönenlerin dile dökümüydü. Kabullendi ve itiraz etmedi Cemre. Uysal davrandı. Parmaklarını önlükten ayırıp onu dinlediğini belirtir şekilde sessizce yanında durdu. Ona bunu borçluydu. Bir kez bile duymadığı ve görmediği bu adama kendini ifade etme hakkını bir kez olsun, borçluydu.

" Ben kendimi öldürmeyi denedim ve bunu hiç bilme istedim." diye devam etti Korkut. İlk defa taktığı bileklikler ve saatler bileklerini gizlemiyordu ve onları apaçık Cemre'nin gözlerine sundu. Çocuğun bir iç çektiğini duydu buna karşılık ama hangi duyguyu taşıdığını ayırt edemedi." Ben hayatımın her döneminde aslında öyle güçsüzdüm ki, bunu hiç bilme istedim Cemre."

"Neden?" diye fısıldadı Cemre.

"Bir insan kendinden neden vazgeçer anlamıyorsun belki. Ama benim annem gözlerimin önümde öldü. Ben olmasaydım ölmezdi. Benim varlığım onu öldürdü Cemre. Ben," yutkundu. "Ben onu öldürdüm Cemre."

"Bununla yaşamayı beceremedim. Her gece rüyalarıma giriyordu. Sanki herkes benden nefret ediyordu. Sanki kendim, benden nefret ediyor gibiydi. Ölürsem biter sandım."

Cemre yatağa oturup adamın önce ellerini ardından kesik izleri olan bileklerini tuttu nazikçe. Okşadı ve neden yaptığını bilmeden tuttuğu bileklerinin üzerine dudaklarını bastırdı biraz eğilerek. Aslında bozguna uğramıştı. Aklının ucundan bile geçiremezdi Korkut'un kendine kastetmiş olabileceği ihtimalini. Çünkü o sanıyordu ki, bencil olan Korkut'tu.

"Ertesi gün, ölmediğimi fark ettiğimde nefret de beni terk etmiş gibiydi. Ama korkuyordum. Kendimden ve kaybedecek hiçbir şeyi olamayan birinin yapabileceği sonsuz kötülükten. Babam vardı evet, her zaman yanımdaydı ama bunu düşünmüyordum ki. Etrafımdaki kimseyi görmüyorum ben. "Duraksadı ve nefes nefese kalmış gibi gözlerini hızla Cemre'ye çevirdi." Sana kadar. "

"Belki dibine kadar klişe ama beni hiç sevmeyen birini yanımda tutmak istememe sebep olacak bir şey verdin sen bana." Cemrenin ellerinden sıkı sıkıya tuttuğu bileklerinden birini kurtarıp Cemrenin tam göz çukuruna koydu parmağını. Çocuk dikkatle onu izliyordu o an." Gözlerin, "dedi duraksayarak." Bilmiyorum orda ne gördüm. Anlamıyorum çoğunlukla ben de. Ama gözlerini gördüğüm andan beri içtiğim hiçbir antidepresanın yapmadığını yaptın. Peşinden geldim bu yüzden, defalarca. Kovdun, gitmedim. Sövdün, sustum. Bana bir kez bile değer vermedin belki, ama görmezden geldim. "

" Çünkü bencilim, "diye fısıldadı Cemre. Kalbi ağrıyordu. Eşini oraya koymak istiyordu ama buna gücünün yeteceğini emin değildi.

" Çünkü bencilsin. "dedi Korkut.

" Sana defalarca sevme beni dedim. "dedi Cemre canhıraş bir savunmaya tutularak." Ben kötü biri olduğumu hep biliyordum Korkut. Bana ne anlatmaya çalışıyorsun şimdi?"

"Seni seviyorum Cemre. Ve ilk kez ben de bencilce beni sev istedim. Hayatta peşinden gidebileceğim başka hiçbir şey olmadığı için senin peşinden gitmeyi seçtim."

Cemre göz kapaklarında şimşekler çaktığını kalbinin ortasına bir yıldırım düştüğünü hissetti. Korkut bu iki kelimeyi hep söylerdi. Her defasında da tüm kalbiyle. Ama Cemre sanki bunun nasıl hissettirdiğini ilk kez tadıyormuş gibi yaşıyordu bu anı.

Onun için endişeden delirdiği her bir anı, döktüğü bütün gözyaşlarını ve yaşadığı son bir kaç saati düşündü. O Olmasa nasıl devam edeceğini düşündüğü çaresiz dakikaları. Hepsi çok tazeydi.

Bencil biri, başkası için bu kadar üzülmemeliydi.

Gerçek bir tokat gibi suratına çarptığında irkilmedi bile Cemre. Bunu kabullendi. Göğüslendi cesurca. Kirpiklerine asılı gözyaşlarını umursamadan gülümsedi bir aptal gibi.

"Korkunç kötü biriyim Korkut," dedi Cemre yeşil gözlerinin içine yansıyan hüzünlü bir gülümsemeyle. Sözleri dudaklarına kadar tırmandı ve ilk kez onların önünü kesmedi. Söylemek istedi. Kalbi az önce acıdan kavrulan o değilmiş gibi boğazında gümbürdüyordu. "Sana şuan seni sevdiğimi söyleyebilirim." dedi. "Ama yarın yine ihanet edebilirim."

Çünkü korkuyorum, diye devam etti fakat bu ikinci kez sesli dile getiremeyeveği cümlelerdendi. Bir kez Korkut'a söylemişti zaten. Korkuyorum çünkü, seni bencilliğimin dışında seversem beni paramparça edebilirsin.

FLECHAZO - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin