Cemre hüzünle burun çekerken ıssız ara sokakta akşamüzeri alacasında sokağı dolduran tek ses Cemre'nin iç çekişleri ve bir kaç dakikadan beri çalmakta olan telefonun melodisiydi.
Telefonu açıp cevap verecek kadar sağlıklı bir ruh halinde hissetmiyordu. Zaten onu arayabilecek iki insan vardı bu saatte. Ya abisi nerde kaldığını soracaktı ki hiç ona yalan söyleyebilecek durumda değildi. Ya da Korkut arıyordu ve yine bir şeyler buyuracaktı, Cemre'yi itaat etmeye zorlayarak.
Onun sesini duymak istediğini söyleyemezdi.
Çalıp çalıp susmasını beklese de arayan kişi oldukça ısrarcıydı. Cemre başının ağrısının katlandığını hissettiğinde elindeki poşetleri koluna iteleyip elini cebine attı oflayarak. Telefonu tuttuğu elinin tersiyle yanaklarını kuruladı üstün körü ve sonra açtı telefonu isme veya numaraya bakmaksızın.
"Efendim." dedi kırık bir sesle.
"Cemre, Korkut'un evine gelmen lazım. Acil." dedi telefondaki diğer kişi. Ne selam ne sabah, direkt buyrulmuştu emir. Yapmak zorundaymış gibi.
Cemre sesi tanımıştı. Zaten numara kayıtlı değildi.
"Gelemem." dedi ağlak ruh haline rağmen göz devirerek. "Eve gitmem gerek."
Telefonu yüzüne kapatacakken "Cemre, gelir ve seni evden zorla görürüm. Bence ikimizi de yormanın bir manası yok." dedi Cengiz.
"Zaten bir kere insan gibi, hayırdan anlasanız.." dedi Cemre iç çekerek. "İyi," dedi sıkıntıyla. "Gelirim bir saate."
Ve telefonu kapattı cevap beklemeden.
Hiç istemiyordu. Korkut'a en son kavga etmişlerdi zaten. İlk değildi tabii, oldukça da sıradandı fakat nedense bu defa daha bir soğuk hissediyordu. Hem, neden Cengiz aramıştı ki?
Korkut gelmesini istiyorsa kendisi söyleyebilirdi.
Cemre kaşlarını çattı düşünceyle. Bir terslik seziyordu.
Ondan öncesinde abisini düşünmeliydi tabii. Durduğu yerden harekete geçerek hızlı adımlarla eve ulaştı. Emre televizyon izliyordu. Binlerce defa izlediği bir çizgi filmin artık ezberlediği replikleri oldukça gürültü yaparak tekrarlayıp duruyordu aynı zamanda.
Cemre'nin geldiğini görmesine rağmen tepki vermemişti.
"Selam," dedi Cemre poşetleri mutfağa taşırken. "Nasılsın?"
"İyi," dedi Emre. Cemre'nin yüzüne bakmamıştı neyse ki. Ağladığını anlasın istemiyordu.
"Sana yemek hazırlayıp çıkmam gerek." dedi Cemre hiç istemese de. "Bir kaç saat tek kalabilirsin değil mi? Gece dönerim."
Emre başını çevirip mutfaktan kensdisyle konuşan kardeşine baktı. "Nereye?" dedi. "Cemre çok sık gece dışarı çıkıyor." diyerek huzursuzca eklemişti.
"İş,"desi Cemre arkası dönük olsa da gözlerini kaçırarak. Korkut'a gidiyorum diyememişti. Emre'yi daha da huzursuz etmek demek olurdu çünkü.
" Cemre çok çalışıyor. "dedi Emre." Para bitti mi? "
" Hayır, "dedi Cemre onun böyle şeyler için endişelenmesini istemeyerek." Biriktiriyorum ya okul için, ondan. "
" Ben de çalışacağım. "dedi Emre." Resim yaparım. "
Cemre gülümsedi burukça." Teşekkür ederim. "dedi ona omzunun üzerinden bakıp tavukları kızgın yağa bırakırken." Ama şimdilik kursu tamamlasan daha iyi olur abiş."
"Tamamlasın," dedi Emre başını sallayarak. "Kursunu tamamlasın, sonra resim yapsın."
"Hmm hmm." dedi Cemre gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Novela JuvenilKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...