"Yeni tabela bugün gelecekmiş, dükkanda kalabilir misin Emre'yle?"
Cengiz odasına aniden dalınmasından rahatsız olmuş gibi surat assa da önündeki kağıt işleriyle ilgileniyormuş gibi yapmayı bırakarak Cemre'ye döndü.
"Bugün İtalyadan konteynır gelecek demiştim." dedi homurdanır gibi. "Aklın nerde senin?"
"Aa, çikolatalar değil mi?" Bu tamamen aklından çıkmış olduğu için Cemre çaresizce alnını ovalarken buldu kendini.
"Ya, çikolatalar." Diye onayladı Cengiz. Büyükçe göz devirmeyi unutmamıştı.
"Ama bugün, gitmem gerek." diyerek dudak büzdüğünde Cemre, Cengiz dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı gergince.
"Bugün de seni görmek istemeyecek, inat etmesen mi artık." diyerek dilinin ucuna kadar gelen cümleyi tutmaktan vazgeçip dile getirdiği an pişmanlıkla dilini ısıra da karşısında suratı asılan genç adam için çok geçti.
"Biliyorum ama geldiğimi bilmesi yeterli." diyerek ağız içinden konuştu. Tam bir yıldır Korkut'u görmüyordu. En azından fiziken. Nostaljik çiftler gibi her hafta birbirlerine durumlarını bildiren mektuplar yazıyor ve bazen Korkut onun için fotoğraf koyuyordu. Onun dışında son bir yıldır hiç yüz yüze görüşmemişlerdi. Çünkü Korkut, Cemre'yi bu şekilde görmenin onun direncini kırdığını ve artık dayanamayacağımndan korktuğunu söylüyordu. Cemre hiç istemese de onun için ne kadar zor olabileceğini tahmin bile edemediğinden kabul etmek zorunda kalmıştı.
Cengiz sıkıntıyla saatine bakıp ona kedi bakışları atan gence daha fazla dayanamayarak "Peki, bir saat içinde dönebilirsen sanırım sıkıntı olmaz. Sonra ben konteynırı almaya giderim limana." dedi.
Cemre buruk bir sevinçle sırıtarak "Teşekkürler," dedi uzatarak. "Emre, bar duvarını yeniden boyuyor bu arada aşağıda. Yardıma ihtiyacı var gibiydi." diyerek göz kırpmıştı son olarak çıkmadan önce imayla.
***
Son üç yılda herkesin hayatı oldukça değişmişti. Mahkemenin ardından özellikle, ilk ay hepsi dağılmış gibiydi. Ve kimse nasıl toplayacaklarını bilmiyordu. Korkut için kesin kararın verilmesi üzerine dava dosyası genişletilmiş ve Selinle Tekin'in üst kat komşularının verdiği tanık ifadesiyle olay tamamen aydınlatılmıştı.
Komşu kadın, olayı haberlerde gördükten sonra cesaret bulmuş ve bildiklerini geç de olsa anlatmaya karar vermişti. Mahallede küçüklüğümden beri Tekinin sorunlu ve obsesif derecede kıskanç olduğunu bilmeyen yoktu. Seline olan takıntısı ve bunu örneklendiren olayları anlatması üzerine Tekinin tüm mülkleri detaylı incelenmiş ve o gün orman yolu üzerinde konaklayabilecekleri bir ev tespit edilmişti. Ve anlaşılan o ki, kadının kanındaki zehir ve Cemre'nin duymak istemeyeceği ayrıntılarla dolu delillere o evde ulaşılmıştı.
Cemre hayatlarının karanlık tarafını mahkemenin üzerine arkalarında bıraktıklarını hissediyordu. Bir arınma gibiydi. Vicdanlarına asla silinmeyecek bir yüktü belki ama sonunda doğru olanı yapmış olmanın verdiği rahatlatıcı his istemsizce kalbini aydınlatıyordu. Böylelikle Korkut için elinden geleni yapmaya karar vermişti.
O, içeride çok daha iyi biri olabileceğini söylemişti. O halde Cemre de daha iyi biri olmalıydı. Daha güçlü, daha sağlıklı, kesinlikle daha iyi biri.
Bu yüzden Korkut'un ona verdiği vekaleti çekinmeden kabul etmiş, onun için elinden geldiğince işleri yürütmeye çalışmıştı ailenin avukatları ve Cengizle birlikte.
İlk bir sene dershaneye kayıt olmuş ve liseyi açıktan kolaylıkla bitirmişti. Ardından üniversite için hazırlanmış ve gastronomi bölümü kazanmıştı. Okulu hala devam ederken de Cengiz'le birlikte ortak olmaya karar vermiş ve patiseri açmışlardı. Şimdilerde şubeleşmeye doğru ilerlettikleri mekan, semtin en çok tercih edilen yeriydi. Ve Korkut'a olan borçlarını kazancıyla bir güzel geri ödemişti Cemre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Ficção AdolescenteKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...