Korkut'un hapisten çıkacağı tarih bir hafta öne çekilmişti. Bu yüzden Cemre onu karşısında aniden görmeye hazırlıklı değildi. Evet, bir kaç haftadır gergindi ve onun gelişi için bir çok sürpriz düşünmüştüm ama henüz onu görmeye hazır olmadığını hissediyordu. Deli gibi özledikten sonra özellikle.
"Gerçekten, bitti mi artık?" dedi kendi kendi fakat sarıldığı adamın da duyabileceği şekilde. Kollarıyla ahtapot gibi sardığını farkında değildi. Fakat Korkut ona daha sıkı sarılıyorum zaten. Kemikleri acıyordu ikisinin de ama umurlarında gibi değildi.
"Bitti güzelim." dedi Korkut sarışının tatlı kokusuyla ciğerlerini dolduracak derin bir nefesle birlikte. Öyle özlemiştim ki bu kokuyu, neredeyse gözleri doluyordu fazla histen.
Cemre başını olduğu yere daha çok gömmek isteyerek yerinde oynattı. Korkut'un hızlı kalp atışlarını duyuyordu kulağının altında. Elleri velinin arkasında tişörtünü avuçları arasında buruşturuyordu. Kendi kalbinin daha hızlı attığını düşündü.
"Biraz bize de bıraksan mı acaba? Başkaları da özledi ya bu adamı." diyerek ikisiyle alay eden ve duygusal ortamı bölen kişi Cengiz'di.
Onun için de dostunu affetmek acı ve zordu ama zaman ve ayrılık iyi gelmişti ikisine de. Birbirlerine için kalplerinde hep özel bir yer olacaktı. Ve geçmiş ikisinin tüm bağlarını koparmalarına izin vermeyecek kadar düğüm olmuştu.
Cemre, Cengiz'den ters bakışlarını sakınmayarak hiç istemese de kollarını yavaşça çözüp bir adım geri gitti. Hemen ardından da iki adamın sarılmalarını izlemişti. Onun arkasında duran Emre de sessizce sırasını bekliyordu. Tabii ki sarılmak için değil. Sarılmak istemeyen tek kişi oydu belki de.
Cengiz ve Korkut kısık sesle birbirlerine bir şeyler söyleyip ayrıldıkları dan Emre, "Hoşgeldin Korkut. Cemre seni çok özledi. Sonunda geldin." dedi başını eğerek.
Cemre alenen duygularının ifşa edilmesiyle utanarak kızarmıştı. Elbette gizli bir bilgi değildi özlemi ama.. Tüm müşteriler duyuyorken mi söylenmeliydi geekten? Başını değdiği yerden kaldırmayı düşünürken birbirine kenetlediği ellerini sıktı. Korkut'un uzanıp elini tutmasını beklemiyordu.
"N-ne?" dedi başını kaldırarak. Hızlıca etrafına bakındığında Cengiz'i tüm müşterilerle tek tek konuştuğunu ve masaları boşalttığını fark etti.
"Gel, yukarı geçelim." dedi Korkut yeşil gözlerine çikolata kahveleriyle derin bakışlar sunarken.
Cemre başıyla onaylayıp sanki buraya defalarca gelmiş gibi üst katta Cemre'nin odasına ilerleyen adamın elinden tutarak onu götürmesine izin verdi. Kapıyı arkalarından kapatırken Cemre gördüğü en güzel şeymiş gibi Korkut'un sırtını izliyordu. Aniden ona döndüğündeyse bakışları bakışları tarafından yakalanmıştı.
Korkut ona gülümseyerek boştaki elini yanağına yasladı özlemle. Kırmızı yanaklarında baş parmağını gezdirdi usulca. Hasretle gezdirdi gözlerini yumuşak yüz hatlarında.
"Artık affettik mi birbirimizi?" diye sordu usulca.
"Benim için her şey mahkeme salonunda bitti." dedi Cemre. "Sen? Bana kırgın kaldığın bir şeyler var mı?"
"Seni öyle çok özledim ki, diğer her şey çok önemsiz şuan. Yanında olabilmek için neleri feda edebileceğimi duysan aklını kaçırırdın. Ama işte burdayım. Kollarımdansın." dedi derin boğuk sesiyle. Bakışları Cemre'nin titremesine sebep oluyordu. Hissettiği fazla duygudan sebepti belki kafasının içinde havai fişekler patlıyor gibiydi.
Cemre gözlerini onun yakından görmeyi özlediği her ayrıntısına uzun uzun dolaştı. Şekilli çehresimde, kemerli burnunda ve bordoya çalan koyu kırmızı dolgun dudaklarında. Bu noktada bir süre duraksadı. Korkut'un yutkuduğunu hareket eden adem elmasından anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Roman pour AdolescentsKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...