Kitabın başından beri bu sahneyi hayal ediyordumve bir sonraki bölümdeki
Biraz yorum rica edebilir miyim bu aradaKorkut gözlerini aralayabilmek için kendiyle savaşa girmek zorunda kalmıştı. Gözlerine batan aşırı beyaz bir ışık göz kapaklarını delercesine can yakıyordu. Başının arkasında keskin bir ağrı vardı ve bu hissi biliyordu. Başının arkasına sert bir şeyle vurulduktan sonraki lanet ağrıyı bu. Midesinin bulamadığını hissetti fakat ağzında sanki daha önce kusmuş gibi acı metalik bir tat vardı.
Göz kapakları titreşerek açıldı yarım yamalak. Tahmin ettiği gibi tavandan sarkan tek bir çıplak ampul titrek yanıp sönen bir ışık yayıyordu. Çıkardığı minik cızırtı sesi Korkut'un ağrıyan beynine ızdırap gibi geldi o an. Ufak bir inilti sesiyle ellerini başına götürmek istedi fakat o an fark etti ellerinin bağlı olduğunu.
Şuanki durumu sanki farkında değilmiş gibi tam o anda çarptı yüzüne. Bağlıydı. Klostrofobik bir odada burnuna küf ve rutubet kokusu dolarken elleri yerdeki bi kancaya kalın bir kelepçeyle bağlı bir şekilde duvara yaslı oturuyordu. Beyni yavaş yavaş açılırken refleksle bir kaç kez ellerini çekiştirip kurtulmaya çalıştı.
Yorgun hissediyordu. Sanki uzun bir spordan sonra ertesi sabaha çiğ kas ağrısıyla uyanmış gibiydi. Belki de dayak yemişti emin olamadı. En son ne olduğunu hatırlamaya çalıştı fakat sanki son bir kaç günü hatırlamıyor gibiydi. Zihnindeki hiçbir şey sıralı değildi.
Birkaç kez daha ağrı ve acı içinde kelepçeden kurtulmayı denedi fakat nafile bir çabaydı. Hatta bilekleri derin kesik yaraları almıştı ama hissetmedi.
"Siktir,"diye sızlandı hırıltılı sesiyle. Başının arkası feci sızlıyordu. Elleri oraya gitmek için direniyordu fakat yapamıyordu. Başını hırsla geriye vurdu bir kaç kez. Pürüzlü duvara saçlarının arasındaki yarı kurumuş kan bulaştı biraz daha.
Uzun ya da kısa Korkut'un tam olarak kestiremediği bir zaman sonra odanın tek çıkış yeri olan çelik kapı gıcırtılar çıkararak açıldı. Korkut yarı aralık bakışlarla başını kaldırıp görmeye çalıştı fakat uzun bir karaltıdan fazlasını göremedi o an için. Kapıda biri vardı. Korkut bu anı bi kaç kez yaşamış gibi bir dejavu anı hissetti fakat zihni hatırlamasına müsaade etmedi.
Bir kaç adım yaklaştı karaltı. Korkut bulanık zihniyle "Çöz," dedi hırıltılı boş bir sesle. "Çöz beni."
Kimden yardım istediğini bilmiyordu, ya da niye bu halde olduğunu. Gözlerini açar açmaz yanına gelen ilk insandan yardım isteme fikri de mantıklı bile değildi fakat düşünmedi o an. Kurtulmak istiyordu.
"Cem.. Cemre," dedi yutkunarak. Dudakları kanıyor olmalıydı. Ağzındakinin kan tadı olduğunu böyle anladı. "Ona söz verdim." diyerek bir şey hatırlamış gibi hızla kalkmaya çalıştı fakat çabası tekrar duvara çarpmakla sonuçlandı.
"Komik olma." dedi karaltı. Sesi tanıdıktı. Yine bir dejavu anı gibiydi ama Korkut o an hatırladı. Zihnindeki sis dağılır gibi oldu. Tekin.. O adamdı bu.
Beynine kan sıçradı bi an. Kendi halini unutup debelendi hırsla. Onun defalarca kez düşündüğü o cümlesi yankılandı zihninde. Aynı acı demişti, aynı acıyı yaşatacağım.
"Ona dokunursan.." tısladı dişlerinin arasından. Bileklerindeki kendi açtığı kesiklere bir de kelepçe izleribekleniyordu her çırpınışında. Avuçlarına kan sızıyordu ince ince.
Tekin büyükçe bir kahkaha attı önce. Ardından bir kaç büyük adım daha atıp Korkut'un hizasına gelebilmek için dizlerini kırarak çömeldi yere.
"İlk niyetim oydu aslında." dedi gözlerindeki deli yanılsamayla. "Senin elinden en değer verdiğin şeyi almak. Gözlerinin önünde parçalanışını izletmek ve hiçbir şey yapamayışını izlemek istedim."
"..."
Tekin aklına bir şey gelmiş gibi sırıtmasını silip dilini dişlerinde gezdirdi. Onu dikkatle dinleyen yaralı suratı süzdü.
"O gün yalvararak her şeyi anlatmasaydı, yapacaktım." dedi sonra. Kurye kılığında Cemre'nin evine gittiği gün ilk niyeti kesinlikle Cemre'yi şuan Korkut'un bulunduğu yere koymaktı. "Ama o kardeşimi nasıl bırakıp gittiğini anlattığında durdum." dedi. "Ona zarar vermek beni yeterince tatmin etmeyecekti."
Korkut hiçbir cümle ona gerçek gelmese de derin bir nefes aldı. En azından Cemre'nin güvende olduğunu anlamış ve biraz da olsa rahatlamıştı. Her an bir yerden Cemre'yi tutup getirecek korkusu Tekin'in cümlelerini derinlemesine düşünmesine engel olmuştu ilk an. Fakat sonra gerçek su gibi duru bir şekilde çarptı suratına.
Onunla görüşmüştü. Kim bilir ne zaman, Korkut'un haberi bile olmadan. Her şeyi itiraf edecek kadar.. Korkut vücudumdaki tüm ağrılardan daha keskin bir sancının kalbine saplandığını hissetti.
En çok güvenmek istediği kişiye hiçbir zaman güvenmeyecek olmanın keskin oklarından biriydi bu. Tam on ikiden vurmuştu hedefi, ıskalamadan. Güven, mihenk taşlarından ilkiydi ve daha yolun başındayken devrilmişti.
En azından söyleyemez miydi? Her şey olup bittikten sonra bile söylemesine razıydı Korkut. Ondan teslim olmasını isterken, onu tüm saflığıyla öperken.. Ne düşünüyordu.
"Vay be, sürekli aynı diyaloğa sıkıştık sanmıştım. Sırf şu ifadeyi görebilmek adına verdiğim savaş en başından o sarışına mı bağlıydı?"
"Ne istiyorsun benden?" dedi Korkut onu duymaza çekerek. Beyaz ışık gözlerini deliyormuş gibiydi. Kapatmak istedi ama yapamadı. Tekin'in tekinsiz bakışlarına dikti koyu kahvelerin. Cemre hep zaafı olmaya devam ediyordu fakat bu adamın bunu böyle apaçık görmesi rahatsızlık vericiydi. Gizlemeye çabaladı.
Tekin dikkatini dağıtan soruyla aniden çıldırmış gibi dişlerini sıkıp sert bir yumruk geçirdi Korkut'un çenesine. Başı duvara sert bir şekilde çarpan Korkut, başının arkasındaki sancınn nasıl oluştuğunu anlamış oldu.
"Ucuz bir itirafla yaşattığın her boktan sıyrılabileceğini mi sandın piç!" diye bağırdı ağzından köpükler saçarak. Ayağa kalkıp sert bir tekme geçirdi yerdekine. "Kaybettim lan her şeyi, sen üç beş yıl hapis yatacaksın masum itirafınla öyle ama ben kaybettim her şeyimi anladın?"
Korkut karnına yediği sert tekmeden sonra kısa bir an kulak çınlamasıyla büküldü ve inleyerek kıvrandı acıyla. Orospu çocuğu sert ve doğru yere geçirmişti ayağını.
" Bana yaptığın gibi. "dedi Tekin." Sürün, layık olduğun gibi. Faili meçhul bir cinayete kurban git sonra. Kimse.. Duydun mu? Hiç kimse lanet toprağa gömmek için saçının telini bile bulamasın. Yok ol, hiç var olmamış gibi. "
" Orospu çocuğu, "diye kısıkça inledi kıvranırken Korkut. Şuan bile zihni sadece Cemreyle doluydu. Eğer tüm öfkesini Korkut'tan çıkaracaksa sorun yoktu ama bu tekinsiz adam korkunç öfkesinin ardından duracak gibi görünmüyordu.
"İtiraf edip kahramancılık oynayacaktın öyle mi? "dedi Tekin gözü dönmüş gibi. Yeniden çömelip Korkutun ensesindeki saçlara parmaklarını dolayıp kabuk bağlamış saç derisini yeniden kanatarak çekiştirdi ve yüz yüze geldi onunla." Kardeşim umrunda bile değil, sevgiline gösteriş olsun diye. "tükürdü." O kadar kolay değil Korkut efendi. Adaletine sıçtığımın dünyası senin oyun bahçen değil. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Teen FictionKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...