İhanet

963 93 25
                                    

"Ne yaparsam yapayım benden nefret etmeyeceksin değil mi?" diye sordu Cemre, pencere pervazına omzunu yaslanmış dışarıda gün batımını izleyen adama.

Uzun zamandır üzerinde düşündüğü bir soru değildi aslında bu. Son yaptıklarından sonra aniden yüzüne vuran bir gerçek gibiydi daha çok. Cevaba ihtiyacı olduğundan değildi. Sadece sesli düşünüyordu.

Korkut sırtını cama yaslayıp güneşi arkasına alarak Cemre'ye döndü. Kollarını çarpraladı rahat bir tavırla. Yüzü karanlıkta kaldığı için Cemre yüzündeki ifadeyi göremiyordu ama maskelenmiş bir ifadesi olduğuna emindi.

"Senden nefret etmemi mi istiyorsun?" diye sordu Korkut.

Cemre yutkundu. Başını eğip bir süre düşünür gibi çarşafları izledi. Tırnak etlerini yoldu. Sonunda zihninde cevapları ayıjladığına emin olduğunda Korkut'un karanlık yüzüne bakıp "Evet," dedi. Sesi beklediğinden daha emin dökülmüştü dudaklarından.

Korkut sırtını camdan ayırıp postallarını yere sürüyerek isteksiz bir kaç adımda Cemre'nin uzandığı yuvarlak yatağa yürüdü. Ama daha fazlası değil. Daha fazla yaklaşmadı. Görünmez bir duvar çizmiş gibiydi. Adımları duvara toslamış gibi aniden kesildi ve odanın ortasında dikildi.

"Bu senin karar verebileceğin bir şey değil Cemre. Kusura bakma." dedi ukala bir tavırla göz devirip. "Hayatımla ilgili her şeye karışma hakkını sana ben mi verdim? Öyleyse artık geri alıyorum." diyerek güldü.

Cemre anlamamıştı. Kaşlarını çattı. Tırnak etlerini yolmaya devam ediyordu. Kuruyan dudaklarını ıslattı ve kafa karışıkığıyla gözlerini Korkut'un kahvelerin dikti.

" Ne demek bu? "diye sordu.

"Her şeye sen karar veremezsin demek, Cemre." dedi Korkut. "Kimi seveceğime, kiminle birlikte olacağıma ya da benimle veya davranışlarıyla ilgili herhangi başka bir şeye.."

"Bunu yeni mi fark ettin peki?"

Korkut kulağa oldukça keyifli gelen bir kahkaha patlattı. "Evet, son zamanlarda bazı şeyleri daha net görüyorum diyelim."

"Neden?" dedi Cemre. "O kız mı.."

"Hâlâ anlamıyorsun değil mi?" diyerek lafını kesti Korkut. Başını yana eğip ona yabancılık taşıyan yeşillere baktı. Tekrar hareketlenip yatağa daha çok yaklaştı ve yatağın Cemre'den tarafındaki komodinin ilk çekmecesini açıp içimden bir şeyler aldı. Elindekileri ilk önce kendisi kurcalayıp içinden bir tanesini seçerek Cemre'ye uzattı. "Bak," dedi. "Ne görüyorsun?"

Fakat Cemre ona uzatılan fotoğraftan çok çekmecede gördüğü hapları düşünüyordu o an. Daha önce de arabada görmüş ama bu kadar dikkat etmemişti. Ve şuan onların ağır psikiyatrik ilaçlar olduğunu anlayabilecek kadar farkındaydı her şeyin. Emre dolayısıyla biraz bilgisi vardı.

Daha hırsla kazdığı ve sonunda kanayan tırnak etini avucunun içine sıkıştırıp dudaklarını birbirine bastırarak  boştaki eliyle uzanıp fotoğrafı aldı.

Karanlık bir fotoğraftı. Loş kırmızı bir ışık aydınlık veriyordu sadece. Yarım yamalak bir şeyler görünüyordu ama Cemre fotoğrafta görünen iki kişiyi de çok net ayırt edebiliyordu.

Büyüyen bakışları fotoğraf ve Korkut'un ifadesiz suratı arasında gidip geldi bir kaç kez. Midesine yumruk yemiş gibi bir ağrı saplandı ve kusmak istedi. Parmakları daha sıkı tuttu elindekini. Dişlerini sıktı.

İki kişi sarmaş dolaş yatakta uzanıyorlardı. Bir bar odasıydı. Ve bu iki kahramandan biri Korkut, diğeri ise Gözdeydi.

"İlk gördüğümde kendimden tiksindim." dedi Korkut, Cemre'nin titrek parmakları arasında kıstırdığı fotoğrafı çekip aldı. Kısa bir bakış attı. "Neden biliyor musun?" diye sordu.

Cemre cevapsız bıraktı çünkü cevap verebilecek durumda değildi. İçi fokurduyormuş gibiydi ve daha önce hiç böyle hissetmediğine emindi.

"Kendime ihanet edebilmiş olmam, iğrenç hissettirdi. Sahip olduğum tek dostuma ihanet edebilmiş olmam beni mahvetti. Onun benim için yaptığı ve iyiliğim için yaptığını sandığı her şey için kendimi bok gibi hissettim."

Elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve sessizlik içinde bir kaç şey kurcalayıp telefonu Cemre'nin kucağına attı. Tüm bunları yaparken sakindi Korkut. Bu noktaya gelebilmek için çok fazla imtihan etmişti kendini. Ve artık içi rahattı.

" Bunu görene kadar, ben bile kendimden şüphe duydum. O yüzden sana kızmadım veya kırılmadım." dedi. "Bana, kendimi iğrenç hissediyorum, dediğinde ben zaten.."

"Ne bu?" diyerek sözünü kesti Cemre. Kucağına atılan telefonu eline almış ve ekranda başlatılması bekleyen bir video olduğunu görmüştü. Fotoğrafla aynı ambiyansa sahipti. Tıkladı ve Korkut'un cevapsız bıraktığı sorunun cevabını bulmak için izledi.

Bu fotopraftakiyle aynı odaydı. Korkut ve Gözde birbirlerine yaslanmış şekilde kameranın rahatça görebildiği şekilde odaya gidiyorlardı. Başta aceleci adımlar atıyorlar gibi gelse de dikkatli baktığında Korkut'un adımlarının savsak ve kendinde olmadığı için Gözde'nin taşımakta zorlandığı için savsak adımlar olduğu anlaşılıyordu. Sarhoştu. Hatta yarı baygındı.

Videonun devamında Cemre'nin bakmaya dayanamayacağı bir kaç şey oluyordu. Gözlerini kısıp yeterli olduğuna inandığında telefonu fırlattı yatağın bir köşesine ve ofladı. Gözleri dolmuştu.

"Resmen taciz bu." dedi tiksintiyle. "Ne yapacaksın?"

Korkut iç geçirip Cemre'nin yanına oturdu. Çocuğun kendisinden kaçırdığı yeşillere bakmaya çalıştı inatla. Onun dolu dolu olmuş yeşillerini sonunda yakaladığında uzun zaman sonra ilk kez gülümsedi. Cemre'nin yaralı yüzünde gezdirdi bakışlarını içi giderek. Yutkundu.

"Kendim için mutluyum." dedi. "Kendimde olmasam bile, hala seni sayıklıyorum. Bitmişim resmen."

Cemre sinirleri bozuk bir şekilde güldü kendini tutmayarak. Videonun sesi vardı. Ve Cemre defalarca adını duymuştu.

"Konu bu mu şimdi?" diyerek kaçtı konudan. "O kıza ne olacak?"

Korkut yatağa bıraktığı diğer fotoğrafların içinden bir tanesini daha seçip Cemre'ye uzattı. Cemre midesini ağzına getirecek bir başka fotoğraf daha görmeye katlanabileceğini sanmıyordu ama göz ucuyla baktığı fotoğrafta gördükleriyle ağzından yüksek sesli bir şaşkınlık nidası kaçtı.

Daha sıkı tuttuğu fotoğrafı yaklaştırıp baktı.

"Tekin ve Gözde'nin ne alakası var?" diye sordu. Bir kafede çekilmiş ikilinin fotoğrafına bakarken.

"Ben de bunu merak ediyorum." diye cevapladı Korkut.

***

Sizce Tekin ve Gözde'nin ne alakası olabilir?

Gecikmeler için özür dilerim. Ay hamileliğin en berbat dönemindeyim. Sabah bulantıları, düzensiz kan şekerim filan derken çoğunlukla günü atlatmak üzerine kendimde olmayarak geçiriyorum tüm vaktimi. Umarım toparlayacağım.

FLECHAZO - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin