"Bence rahatsız oluyor şuan, bi şey desene. Nasıl kardeşsin sen?" diyerek gerginlikle çıtlattığı parmaklarını bir tur daha geçerken gözlerini bile kırpmadan karşısındaki iki kişiyi izliyordu Cengiz.
Cemre limonata için limonları ikiye böl ekle meşgulken yaptığı işten kafasını kaldırmadan sırıttı Cengiz'in söylediklerine. Şuan kıskançlık yaptığının farkında olmadan kudurması aşırı komik görünüyordu. Üstelik Emre durumun farkında bile değildi.
"Hmm, rahatsız olsa eminim olay çıkartırdı. Emre'yi tanımıyor musun sanki." diyerek daha çok damarına basmayı tercih etmişti.
Göz ucuyla diğerini kontrol ettiğinde amacına ulaştığını da gördü. Neredeyse yerinden fırlayacakmış gibi görünüyordu.
"Saçını mı kokladı o? Gördüm," Cemre başını kaldırıp abisi ve ders hocasının karşılıklı pasta yedikleri masaya baktı.
"Saçmalama istersen." dedi Cengiz'e cevaben göz devirerek. "Aralarından otoyol geçecek neredeyse. Gözlerin mi bozuldu senin acaba?"
"Komik değil Cemre. Biraz daha dalga geçersen yemin ediyorum Korkut'a yaptığın kurabiyelerin hepsini yerim."
"Üf iyi be." dedi Cemre göz devirerek. "Ayrıca burda kendi kendine kudurup duracağına git yanlarına otur, bu kadar meraklısın da."
Cengiz diğer sarışına ters bir bakış atıp parmaklarını çıtlatmaya devam etti. "Emre kovdu beni görmedin herhalde. Hem.. " dedi fakat cümlesini tamamlamadan parmaklarıyla oynamayı kesip olduğu yerde kalakaldığında Cemre ne olduğunu anlamak için onun baktığı yere baktı.
"Oha," dedi gördükleriyle oldukça şaşkın bir halde. Bir eli istemsizce Cengiz'in kolunu yakalamıştı. Çünkü içten içe birazdan onun öne atılıp müdahale edeceğini hissetmişti.
"El-elini mi tutuyor? Elini? Tutuyor mu? Şuan?"
Kekeleyerek konuşan ve kalbine bıçak saplanmış gibi bir acının tüm göğüs kafesine yayıldığını hisseden Cengiz, oturduğu yerden ayaklanmıştı birden.
Cemre de gördükleri için şaşakındı ama önce Cengiz'le ilgilenmesi gerekiyormuş gibi hissettiğinden yanındaki adamı iki kolundan yakalayıp baktığı yerden kendisine çevirmeye çalıştı.
"Arkadaşlar sonuçta, ne olabilir ki?" dedi onu ikna etmeye çalışarak. Cengiz saniyeler içinde yıkılmış görünüyordu ve bu Cemre'yi iki kat şaşırmıştı.
Cengiz gidecek gibi hamle yaptığında "Hayır," dedi daha sıkı tutarak. "Şimdi bir şey yaparsan, Emre kızabilir. Daha kötüsü korkabilir. Bi sakin olur musun?"
Cengiz Emre'nin elini çektiğini gördüğünde gergin e yutkunup derin bir nefes almayı denedi. Ama sabrı taşımıştı. Daha fazla beklemeden Cemre'nin tutuşundan kurtulup gözlerini ayırmadığı masaya doğru yürüdü. Cemre boşa kalan elleriyle kararsızca arkasında dikilirken peşinden gitmemeyi tercih etmişti.
Cengiz masaya yaklaştığı gibi boş olan sandalyeye oturdu. Ona şaşkınca bakan Emre'den çok, ders niyetine Emre'yle yürüdüğünü düşünmesin sebep olacak hal ve tavırlar içerisindeki diğer adama bakıyordu.
"Cengiz, napıyorsun burada?" diye şaşkınlığını dile getiren Emre'ye dönmek zorunda kaldığında yüzündeki ifadeyi düzeltmeye çalıştı.
"Sosyal becerilerimi geliştirmeye ihtiyacım var diye düşündüm. Hocan da baktım çok güzel anlatıyor gibi görünüyor. Gelip dinleyeyim dedim." diyerek bir yalan attı.
"Ama dersimiz bitti ki zaten."
Cengiz onun gerginliğini görmezden gelerek çantasını toplamaya başlayan hocaya çevirdi bakışlarını tekrar ama adam tek kelime bile etmemişti.
Cengiz gözlerini kısarak "Tüh," dedi. "Ben de çok istiyordum. Neyse bir dahaki sefere artık."
Hoca ikisine de selam verip iyi günler dedikten sonra Cemre'nin olduğu yere giderek onunla da vedalaşmış ve kafeden çıkmıştı. Onun her hareketini ters bakışlarla takip eden Cengiz, adam gözden kaybokduktan sonra Emre'ye dönmüştü.
Fakat Emre'nin kendisine bir şeyi çözmek ister gibi dikkatlice gözlerini kıstığını ve çekik gözlerinin neredeyse yok olduğunu gördüğünde duraksadı.
"Ne?" dedi kaşlarını kaldırarak.
"Emin değilim." dedi Emre düşünceli bir sesle. "Az önce öğrendim. Şuan galiba kıskanç hissediyorsun."
"Ne?!" dedi Cengiz bir kez daha. Ama bu kez çok daha şaşkın ve telaşlıydı.
"Evet," dedi Emre emin olmuş gibi kararlı bir sesle. "Bugün kıskançlık duygusunu öğrendim ve tüm belirtileri taşıyorsun. İnsanlar arkadaşlarını, ailelerini, eşyalarını ve sevgililerini kıskanabilirler. Doğru değil mi?"
"Doğru," dedi Cengiz dalgınca ama sonra hemen düzeltme ihtiyacı hissederek "Ama ben kıskanmadım. Kıskanabilirdim, ama hayır." dedi.
"İnanmıyorum." dedi Emre kararlılıkla. Kendi doğruları konusunda aşırı inatçıydı ve Cengiz bunu şuan hariç hep tatlı buluyordu.
"İlgilenmiyorum." dedi surat asarak. Kollarını göğsünde toplamış, Emre'nin yarım bıraktığı pastaya bakıyordu." Yememişsin." dedi başıyla işaret ederek.
Emre pastaya bakıp Cengiz'in önüne ittirdi. "Doydum çünkü. Sen ye." dedi. Normalde eşyalarını aşırı sahiplenen biri olmasının yanında yemeklerini de paylaşmayı sevmezdi Emre. Bu yüzden Cengiz, kendini ayrıcalıklı hissediyor ve küçük bir çocuk gibi mutlu oluyordu.
Anında surat asmayı kesip Emre'nin çatalını aldı ve önündeki keki yiyesim yoksa da hevesle yemeye başladı.
"O benimdi." diyerek çatala uzanan Emre'yi ise tek eliyle bertaraf ederek "Benim için sorun değil." demişti.
Emre, başkasının çatalını kullanmamak hakkında bilimsel makale gibi nutuk atmaya devam ederken büyük bir cam kırılma şangırtısıyla birlikte ikisi de yaptıkları işi bıraktılar.
Emre yüksek sesten hiç hoşlanmadığı için direkt korkuyla Cengiz'in kolunu yakalamıştı. Böyle zamanlarda temastan çekinmiyordu. Cengiz kolundaki ele bir bakış atsa da şuan Cemre'nin elindeki tüm bardakları neden yere attığıyla daha çok ilgilendiği için endişeyle yeniden o tarafa dönmüştü.
Gördüğümden emin olmak için gözleri kısılırken "Korkut gelmiş." diyerek ortamdaki ani sessizliği bozan ise Emre olmuştu.
Herkes'in meraklı bakışları altında birbirine sarılan Korkut ve Cemre sanki diğer insanlar yokmuş gibi sadece birbirlerini gördüklerinden etraflarında olan bitenden haberdar değillerdi ama kafedeki herkes onları izliyordu. Cemre'nin ufak bardak şovu bunda en etkili sebepti.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLECHAZO - GAY
Teen FictionKorkut, adı gibi bir adamdı. Nitekim insanlar isimlerinin anlamlarını karakterine yansıtılardı. Böyle söylemişti Cemre'nin annesi. Cemre'nin adını da annesi koymuştu. O daha doğmadan, hatta cinsiyeti bile beli değilken.. Yüksek ihtimalle kız olur sa...