AŞKIN KÜLLERİ 🌾

90 3 0
                                    

   Fırsat buldukça kendine ve ailesine zaman ayırmasını seviyor, zamanın ne kadar değerli olduğunu biliyordu. Giden zamanın bilincindeydi. Ne zaman bir davada olumsuzluk hissetse içi daralır huzur denilen hissiyatı kalmazdı. Sanki bütün kainat vicdanı ile iş birliği yapmış gibi üzerine hücum ediyordu. Uykusuz geceleri başlayınca anlıyordu görünmez hataların olduğunu. Dağ gibi dosyaları bir bir önüne sıralardı.
Hiç bıkmadan usanmadan en ince ayrıntıyı atlamadan gözden geçirir davayı yeniden açılması için Yargıtay'a taşırdı. O zaman vicdanı huzura ererdi. Adil haksızlığa gelemez çocuklarına da kendi gibi cesur yetiştirmişti. Eşi İpek hanım ise bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın misali yaşantısı vardı. Murat hayalini gerçekleştirmiş askeriyede kalmış vatan için savaşmaya yemin etmişti. İpek hanım ne kadar da karşı çıksa da Yüzbaşı kararından dönmemişti.
İkizi olan Çisem sınıf öğretmenliğini kazanmış, tercihlerini özellikle Doğu illerini tercih etmişti. Evin neşeleri nasıl da hızlıca büyümüşlerdi. Bahçede koşan günler dün gibi akıllardaydı. İpek hanım hala daha bahçede koşan çocukları sanıyor yuvada uçmalarını hazmedemiyordu. Çisem odasından koşarak alt kata inip babasına sarıldı.
"Babacığım!
"Dur... Dur bir saniye boğacaksın beni, söyle bakalım seni böyle heyecanlandıran olay nedir?
Terçihlerim açıklandı görev yerim Mardin'nin ilçesine Midyat'a gerçekleşmiş."
"Demek iki kardeş aynı ilde ve aynı ilçede görev yapacaksınız, bunda da bir hayır vardır."
İpek hanım hoşluk olmamış duyduğu haber huzursuzluk yaratmıştı. Serdar Bey'in anlayışla destek vererek konuşmasına kızmıştı. Aklından elindeki telefonu alıp kırmak istiyor, ileriye gidip atamasını iptal edip kura çeken elleri kırası geliyordu.
Öfkesini eşinin üzerine kustu.
"Ya sen nasıl rahatsın böyle ataması doğuya çıktı. Doğuya törenin içine gidiyorlar güneye değil.
" Olsun doğumuzdaki ellerimizde al sancaklı bayrağımızda dalgalanmıyor mu? İnsanlar yaşamıyor mu? Bizlerde görevimiz yapmayalım mı? Çocuklarımız okuma, yazma öğrenmekten mahrum mu kalsınlar? Unutma sevgilim bizim yaşamış olduğumuz hayat olmayabilir bizde doğudaki insanların hayatını yaşıyor olabilirdik. Bizim tek farkımız eğitim alıp kendimizi geliştirmek. Onun haricinde farkımız yok aynı insanız."
Çisem annesinin ani çıkışına anlam veremiyordu. Oysaki bütün yaşantısı boyunca ailesine örnek almış bunca yıl okumuş ve ender bilgilerini muhtaç olan çocuklara paylaşacaktı. Neydi onu korkutan, rahat yaşantımız almış olduğumuz eğitime bağlıydı. Şimdi o eğitimi insanlardan mahrum mu bırakacaktı? Neden bir nedensiz korku yüzünden mi? Hayır Çisem kabul edemezdi. Nerede kaldı hipokrat yemeni ne anlamı kalmış okuduğu yılların ne önemi vardı. Gerçekten ihtiyacı olan illerde görev yapmaktan kaçınmakta ne demek oluyordu. Baba evinden ayrılmak zor olacaktı. İlk ayrılışı değildi kabul ediyordu çocukluk evinden, hatıralarından ayrılmak zor olacaktı. Başarının kapısını açmak için bir yerlerden başlamak gerekiyordu. Eğer geride bırakacağı insanlar varsa bırakmak kaçınılmazdı. Evlerinin alt katı günlük ihtiyaçları için kullanılıyordu. Üst katında yatak odaları vardı. Sıcaklığı her hissettiği her an aile bahçede zaman geçiriyordu. İkiz kardeşler Pati ve Çomar adında iki köpekleri vardı. Pati Çisem'e ait beyaz tüyleri mavi gözleri küçük yumuşak tüyleri vardı. Çomar Murat'a ait koyu kahverengi tüyleri siyah gözlüydü. Köpekler ile oynamak en keyif aldığı saniyelerdi. Çisem kısa süreliğine de olsa geçmişini gözden geçirmiş annesinin korkularını yenmesi için yanına yaklaşıp dizlerinin üzerine çöküp ellerinden tutup:
" Anneciğim endişeni anlayabiliyorum. Hayatla savaşmayı senden öğrendim. Şimdi sen bana diyorsun ki bu savaşı savaşmadan yenilgiyi  yaşa. Beni sen büyüttün senin cesur kanını taşıyorum. Ben savaşmadan kaybedemem eminim ki sen de istemezsin. Annelik duygularını bir kenarıya bırakıp, benim baktığım pencereden bakmanı istiyorum.
    Annem ben vazgeçmem hem istediğiniz zaman yanımıza gelebilirsiniz. İstanbul  ve Mardin arasında şunu şurasında kaç kilometre var. Biliyorsun kararımdan vazgeçmem hayatımdaki tercihimi biliyorsun. Yaşayarak öğrenmek, göz görmeden öğrenmek bana göre değil. Ateş yakıcı evet biliyoruz fakat yakıcı olduğunu yaklaşınca anlıyoruz. Bırak da deneyimleyerek değil de yanarak öğreneyim. Unutma benim yüzbaşı ikizim var. Başıma sıkıntı açamam açarsam da korur her zaman olduğu gibi. "
" Tamam git ama söz vermeni istiyorum. Ateşe yaklaşmadan yakıcı olduğumu öğreneceksin. "
" Tamam canım annem söz veriyorum. "

🍁Aşk nasıl bir duygudur.
Biraz yaklaşınca anlıyor insan yakıcı olduğunu.
Bir adım daha yaklaşınca anlıyor insan, tenindeki yangını.
Kalbim acıyor diyor insanoğlu aşık olunca.
Ama unuttuğu bir durum var.
Kendini yakan sevda ateşine atmadıkça anlaşılmaz içindeki yangını.
Aşk yakıcı maddedir gitsen gidemezsin kalsan kalamazsın. Kendini ateşe atar cayır cayır yanarsın.
Ama yine de aşktan kalan küllerini bırakmaya kıyamaz.
Bir araya toparlarsın sanki yeniden doğacakmış gibi... 🍂

Mardinli GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin