KIZIL SAÇLI 🌾

30 1 0
                                    

   Arabaya doğru yürüyüp ön koltukta duran çantasını eline alıp telefonunu çıkartıp arama tuşuna bastı.
"Evet çalıyor hadi ikizim aç telefonunu."
Uykulu sesle...
'Efendim. "
" Sen uyuyor musun? Kalk yolda kaldım gel beni al. "
" Ne yollu ne kalması ne saçmalıyorsun sen?
"Ooooo senin dünyadan haberin yok. Gerçi nasıl olmasını bekleyebilirim ki annem ile babamı sıkı sıkı tembihlemiştim  söylemeleri için."
"Sen bana sabah sabah ceza mısın yaaa."
"Midyat' tayım diyorum, lastiğim patladı gel beni al diyorum."
"Ne Midyat'ta mı?
" Evet Midyat'a girmeden iki kilometre kala  yolda kaldım. Ben de anlamam ki bu işlerden. "
   Telaşa kapılıp yorganı üzerinden atıp giyinmeye başlamıştı.
" Sen aracına binip kapıları kilitle ne olur ne olmaz. "
" Şimdi de sen saçmaladın İstanbul sokaklarında endişeye kapılmaz, ne oldu sana...
"Sana laf yetiştiremem hemen kapat telefonu geliyorum."
Hızlıca giyinip nöbetçi komutandan izin alıp arabasına binip yollara düşmüştü. Yalnız kalmaması için yolda aramıştı.
"Efendim...
"Geliyorum korkma tamam mı ?
Ne korkması ya haydi telefonu kapatıyorum  fotoğraf çekeceğim."
   Telefonu kapatıp arka koltukta duran  fotoğraf  makinesine uzanıp eline aldım.
"Evet şimdi resim zamanı nasıl ıssız yer. Aslında sessizliği insanı  korkutmuyor da değil. Neyse ben işime döneyim."
Güneş altın sarısı rengi ile etrafı  ışık saçmaya başlamıştı. Ovaların bazı yerleri aydınlıkla bazı yerleri ise gece kadar karanlıktı. Güneşin sıcaklığı nasıl iklimi değiştiriyor ise insanoğlu da aynı böyle idi.  Bir tarafı yazı yaşarken bir tarafı kışı bazen de sonbaharı  yaşıyabiliyordu. Bir bakmışsın ki kalbinde güller açmış bir bakmışsın ki kalbindeki yeşeren çiçekleri soldurup, yapraklarını döktürüp ruhunu buz gibi  dondurup kışı yaşatıyorlar, ne kadar da gariptir ki dağların değişen ikliminden daha değişkendir insan hali. Özgür sabah erken   içi içine sığmıyordu. Yüzünde garip bir gülümseme vardı.Üzerine beyaz gömlek ve siyah keten pantolon ve beyaz spor akabılarını giyinmiş saçlarını soldan sağa taramıştı.
    Hanım ağa üçüncü katta oturmuş, sabah çayını yudumluyor  her zaman olduğu gibi yine yalnızdı. Özgür'ün gülümsemesini  şahit olmuş, şaşkınlınlığına kapılıp elindeki   sıcak çay bardığını içindeki çayı ile  birlikte  yere düşmüştü. Kara zindanda ışık doğmuş kuruyan dal filizlenmeye yüz tutmuştu. İri gözleri büyümüştü. Akşamdan sabaha hayatında ne değişmiş olabilirdi. Hanımağa ayağa kalkmış oğlunu göz hapsine almış, merdivenlerden koşarken çifter çifter inmesine şahit olmuştu. Yüzündeki gülümseme devam ediyordu.
"Kapıyı aç Yahya!
    Yahya uzun uzun ağasında ki gülümsemesine bakmıştı. Yüzünde oluşan garip ifadeyle kapıyı açtı. Özgür aracına binip hanana doğru  gitmek için yol almışto. Hanımağa Yahya daki şaşkınlığı görünce bilgiye sahip olamayacağını anlayınca yanına  çağırıp konuşmaktan  vazgeçti. Ağa  aradığı aşkına yaklaşmışken şoförüne: "Arabayı durdur yardıma ihtiyacı var."
Şoför aracı durdurmuş ağa araçtan aşağıya inmişti. At kuyruğu yapılmış uzun kızıl saçları vardı. Özgür'ün  göz bebekleri ışıl ışıl parlamaya devam ediyordum. Kızıl saçlıya doğru yürürken yanına yaklaşan arabayı görünce kıskançlık duygusu içini sarmıştı. Hiç tanımadığı insanı kıskanır mı? Özgür yürümeyi bırakmış olduğu yerde kalakalmıştı. Yaklaşan aracı genç kızın beklediği herhalinden belliydi. Yüzünü  göremesede vucut dili konuşuyor kendini belli ediyordu. Araç bir kaç metre ötede durmuş içinden genç delikanlı inmişti.
Kollarını açmış kızıl saçlı güzeli bekliyordu. Genç kız koşarak kendini kollarına bırakmıştı. Öyle bir kucaklaşmayı ömrü boyunca görmemişti. İçinden" kardeş olamazlar mutlaka sevgilisidir" dedi. Gülen yüzünün yerini eskisi gibi hüzüne bırakmıştı. Aracına binip yanlarından geçerken şoföre "arka camı kapat" emrini vermişti. Gözleri kızıl saçlı güzelin yüzünü görüp kalbine dert olsun istemiyordu. Kendine ait olmayan güzel ve güzeli istemiyordu.
"Delisin sen insan habersiz gelir mi sabah değil de gece gece yarısı lastiğin patlasaydı."
"Kurtarıcım  helikopter ile gelir beni  alırdı."
"Dalga geçme lütfen."
"Haydi lastiği değiştirelim bir an önce gidelim. Kurt gibi acıktım Seni Midyat'ın yöresel yemekleri olarak görüyorum. Birazdan çatal ve bıçakla yemeye başlayacağım."



🍁Korkma çünkü hiç bir aşk yarım kalmayı hakketmiyor. 🍂

Mardinli GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin