OKUL 🌾

18 1 0
                                    

   Yük dolu araçlar okulun bahçesinin içine girip durmuşlardı.  Bahçesi geniş arazi hakimdi. Kurumaya yüz tutmuş yabani ağaçlar vardı. Çatısı çökmüş, kırık dökük penceresi ve kapısı olmayan okuldan ibaretti. Onarılmaya ilk önce okulun çatısından başlamışlardı. Gelen askerler Murat'da dahil çatıya çıkıp çürümüş yarıca çökmüş çatıyı   bahçeye boşaltmışlardı. Üzerine  yeni gelen ağaç parçaları konulmaya hazırlandı.
   Okulun duvarları sağlamdı. Taş ve çamurdan örülmüş sağlamlığına deyilecek söz yoktu. Kavurucu sıcağın altında çalışanlar gökyüzüne bakıp duruyorlar. Alınlarında boncuk boncuk terler süzülüyor, dudaklar kuruyordu. Köylü  merak edip gelmemiş gelemezlerdi. En ufacık yardımda bulunan olursa başına neler geleceklerini az çok biliyorlardı. Murat en sonunda feryat etmişti. İstanbul'dan geleli birkaç ay olmuş Midyat'ın sıcağına alışık değildi. Deli gibi atan yüreği diline vurmuş konuşmaya başlamıştı.
"Yarabbim gökyüzünde bir bulut dahi  olmaz mı?
Yüz başının isyanı eğlenceli sahnelere yerine bırakmıştı. Kısa sürede sevilmiş ve saygı duyulmuştur. Ciddi ve samimi görevine aşık adam ve asla ihlali sevmez  yalanı sevmez nefret ederdi. Suat daha fazla kendini tutamamış konuşmaya başlamıştı.
"Komutanım şemsiye getirelim sarı teniniz kızardı bozardım. Çisem kardeşimizden de mutlaka güneş kremi olur sürelim."
"Suat fazla şansını zorlama istersen alır, o gün güneş kremini sana sürerim."
"Ya komutanım su içecek filan yok mu?
" Olmaz mı çalışın diye hiç bir masraftan kaçınmadım. Çisem bebeğim istediklerinı hazırla arkadaşlar susamış. "
" Komutanım içmek için değil. Sizin serinlemeniz için başınızdan aşağıya döküceğim. "
" Şimdi sen görürsün. Canını seviyorsan kaç kurtar kendini." Çatının üzerinde koşturmaya başlamışlardı.  Sincap gibi bir o yana bir bu yana atlayıp  zıplıyıp duruyorlar. Suat  çırpınışlarının yersiz olduğunu anlayınca çareyi çatıya kurulmuş merdivenden inerek kurtulmaya çalışsa da nafileydi. Yüzbaşı kararlıydı peşinden ayrılmayacak gölge gibi takipte kalacaktı.
   Aslında koşacak hali yoktu ve sıcağa alışık değildi. Askerlerin eğlendiğini görünce oyunu  uzatma isteği oluşmuş ufak bir kaçamaktan bir şey cikler olmazdı. Yüzbbaşı merdivenden inmeye başlamıştı. Artık iki genç de yerde kozlarını paylaşacak. Çatıdaki arkadaşları  seyirci olarak çatının  etrafında toplanıp oturmuşlardı. Ayaklarını aşağıya sarkmış  tezevratlar atarak eğleniyorlar dı. İki arkadaş küreşe tutulmuştur.
"Gel bakalım güneş kremini kime sürüyormuş sen anlat bakalım."
Yüz başı  Suat'ın ensesinden tutmuş Suat ise yüz başının bileğini tutmuş   güneşe devam ediyorlardı. İkisini gücü kuvveti vücut olarak yerindeydi. Fakat Suat yüznbaşıdan daha iri ve bütçeli isteseydi  bir hareketi bir ile  yere serebilirdi.   Saygıdan dolayı yenmesi için avantaj veriyordu. Aslında Murat ve arkadaşları da farkındaydı. İzlerken keyifleri yerinde oldukları için oyunu uzatıyorlardı. Yüz başı yüz üstü  yere düşmüş, Suat bacağından tutmuş  tuş etmeye çalışıyordu. Murat'ın dayanacağı gücü kalmamış, kısık sesle konuşmaya başlamıştı.
"Suat yeter kardeşim bitir artık. Senin gücün kuvvetin beni aşar."
"Olur mu komutanım tut bacağımda sol yanına doğru fırat beni."
"Gücüm kalmadı diyorum kardeşim beynine güneş mi geçti senin."
"Günah benden gitti artık.
YA ALLAH YA BİSMİLLAH... deyip belinden tuttuğu gibi havaya kaldırıp yere SIRT üstü yatırıp oyunu sonlandırmıştı. Kazanan taraf Suat olmuş iki taraf da oldukça yorulmuştur. Çatıda oturan Efe atlayıp koşarak yanlarına gelmişti. Pehlivanlar yerde yatıyor ve güneşi  kapatıp gölgelik getireni merak edip gözlerini kapaklarını aralamışlardı. Suat kendinden emin tavırlar hiç yorulmamış gibi konuşmaya başlamıştı.
" Sıra sende mi?
Gel bakalım."
"Yok aşa ben  seninle güreşe tutulacak kadar akıllımı peynir ekmekle yemedim. Pehlivanı halka tanıtmak gerekir. Ayrıca ödülünü vereceğim. Yüz başı Murat Akman'ı yendiğini bütün Midyat'ın  duyması  gerekiyor.
" Düştük mu çoluk çocuğun diline Allah sonumu hayıra çıkarsın."
"Kızmayın komutanım size de cesaret ödülü takacağım. Buna manda olsa dayanmaz."
Yattığı yerden kalkma yeltendi.
"Şimdi sen görürsün." Efeye Suat'ın yerinden kımıldamadı yetişti. Efe olduğu yerden tozu dumana katarak komasına...

Mardinli GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin