Teninin kokusunu buram buram içine çekmişti. Günün vermiş olduğu ter kokusu parfüm kokusuna karışmış ama o koku bile güzel geliyordu. Gözlerini kapatıp uyumak uyandığında yanında olması istediği kişinin kucağındaydı. Dışarıdan araba sesi gelmişti. Özgür'ün tahammülün sınırlarında olacak anlar kapısını çalmıştı. Umursamaz bir tavırla bahçeye doğru yöneldi. Dışarıya adımını attığı an yüzbaşı ile karşılaştı.
Çisem'i kucakta görünce endişeye kapılmış tı. Seninde korku ve endişe vardı.
"Çisrm'im! deyip delikanlının kucağından alıp sorgular gözlerle delikanlıya bakıp araca doğru yürüdü. Kapıyı açıp ön koltuğa oturt.
" Bekle beni güzelim seninkine gözdağı verip geleyim. "
" Ama haksızlık lütfen rahat bırak." "Bırakamam ikizimin kalbini kazanmışsa benziyor, gözlerine bakınca belli oluyor zaten. Bakalım birader sana ne kadar düşkün aşkına sağlam görelim. Bakalım güvenilir mi? Emanet edebileceğim insan mı? Ayağın nasıl canı yanıyor mu?
" Çok değil. "
" Senin canın oldum olası çok kıymetlidir. Küçücük iğne batsa kıyameti koparırsın."
Aracın yanından ayrılıp Özgür'e doğru yaklaştı. Nabız yoklamak için sesini yükselti.
"Sen ne ayaksın nesin necisin Çisem'in yanında ne işin var. Başımı sağa çevirsem sen sola çevirsem yine sen."
İşaret parmağını göğsüne vurarak:
" Hiç hoşuma gitmiyor uzak dur. Baş ihsan istemem."
Söylenen sözler bağrına taş gibi oturmuştu, vücudunu parçalara ayırsalar kanamazdı. Akciğerini cayır cayır yakan ateş vardı. Karaciğeri görevini unutmuş kalbe kan pompalamıyor, beyni konuşması için uyarı vermiyordu. Donmuş kalmış taş gibi katıydı. Kendine toparlayıp konuşmaya başlamıştı. Sesinde hayal kırıklığı vardı.
"Ben sevgilinize sadece yardım ettim. Canı yanmış yürüyemiyorum. Bu kadar abartılacak durum yok. Kendisi daha dikkatli olursa yardıma koşacak birileri olmaz."
Yanından ayrılıp aracına binip uzaklaştı. Murat anlamıştı sesinden buruklukla çıkan sevgilin cümlesi kendini anlatmıştı. Yumruklar sıkılmış iyi gözlemlemiş hatta mutlu olmuştu.
Aşıktı yaşanması gerekiyor yaşanacaktır. Yüzbaşı aracını yaklaştı kapıyı açıp koltuğuna oturdu. Yüzünde gülümseme vardı. Çisem konuşanları delicesine merak ediyor, anlatmasını bekliyordu. Anlatılmayınca sorular sormaya başlamıştı.
"Haydi ama beni meraktan çatlama da söyle."
"Genç adam sana aşık beni Senin sevgilin sanıyor. Sesindeki acıyı duy malıydın. Resmen içim acıdı.
" Ne sevgilim mi?
"Evet yalnız köylüyede benzemiyor şoför filan arabası varlıklı insanlara benziyor. Aşiret ağası olabilir ben den söylemesi uzak durmakta fayda var."
Dedi demesine de kendi de aşiret kızına gönül vermişti. Kendi uzak duramamışken ikizinden böyle bir şey istemesi benzerlikten başka bir şey değildi. Aracı çalıştırmış askeriyeye gelinmiştir. Yol boyunca konuşulmamıştı. İkiz kardeşler kendi sevdasını düşünüyorlardı. Murat aracı durdurup dışarıya çıkmıştı. İkizi kapıyı açıp inecekti ki Murat engelledi.
"Bekle bebeğim kucağıma alıp götüreyim."
"Saçmalama ya ben inerim."
"Öyle mi Çisem Hanım delikanlının kucağında gayet memnundunuz. Bırakmayacakmış gibi tutmuştunuz, yabancı demiyorum bile...
" Murat lütfen ama. "
" Şaka yaptım niyetim seni incitmek değil sadece kızdırmak istiyordum. Tutun elimden prenses."
"Hayır diyemem yüzbaşı Murat." "Gidelim."
Tedavisi yapılmış, herkes yorgundum. Odalarına çekilip duşlar alınmış yatağa uzanılmıştı. Yarın olunca Dicle'yi bekleyen acı bir sürpriz vardı. Odasında bu günkü yaşananların tadını çıkarıyordu. Özgür ise odasında viski elinde sarhoş olana kadar içip unutmak için çaba hacıyordu. Unutabilir miydi? Aşk kolayca unutulan unutulacak madde değildi. Nihayet beklenen an gelmiş Hanım Ağa Yahya ile başbaşa kalmıştı. Karşısına geçip el pençe durmuş hakim karşısındamış gibi sorgulanmaya hazırdı. Hanım Ağa beklenen soruyu sormuştu.
"Evet Yahya anlat bakalım gözlerin ne gördü. Kulakların ne işitti."
"Hanım şey...
" Lafı geveleme de anlat!
"Hanım'ım dağ ettiklerinde bir üniformalı asker ile görüşüyor. Asker İstanbul'dan geleli bir ay olmuş geleli. Hakim Serdar Tuzcuoğlu'nun oğlu kendisinde sıkça bahsediliyor. Adaletli ve merhametli gördüğü hiç bir şey den korkmazmış. Hakkında olumsuz konuşmalar yok. Yüz başıda babasına benzemesinden anlıyormuş. İkiz kardeşi de gelmiş ismi neydi Çisem... Çisem. Evet evet ismi Çisem. Öğretmen Midyat'a bizim köye çıkmış görev yeri. Okul için yardım toplanmış çatısı onarılmış. Yanlız köy halkı gençleri sevgili sanıyor. "
" Demek okul onarılıyor ve benim bundan haberim yok. "
Öfke ile ayağa kalkıp yüzüğünü avuç içine alıp sert bir tokat atıp konuşmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardinli Gelin
Teen FictionBilemezdi gelecekte aşık olacağı adam, geçmişinde nefret duygusuyla yaşadığı insan olacağını...