"Evet savaştan çıkmış gibisin anlat bakalım, savaşın kimle veya kiminle? Öyle konuyu değiştirip benden kaçamazsın."
" Sen anlat bakalım yakışıklının gönlünü fetheden güzelde kim?
" Çisem nasıl anlatsam konuyu, nereden başlasam doğru olur inan bilmiyorum."
" Başla bir yerden işte, kim neyin nesi kimlerden aşiret ile bağlantısı var mı? Ne zamandır birliktesiniz?
Aşık mı, aşık mısın?
" Dur hele bir soluklan nefes al. Nasıl konuştun öyle tek nefeste."
" Söz konusu aşksa konuşuluyor kardeşim."
" Haklısın galiba, ilk görüşümde görevden geliyorduk. Yüzünde peçe vardı. Atı ile rüzgara meydan okuyor, şalının altından boy gösteren, rüzgarla savrulan siyah uzun saçları yüreğime dokundu. Derman aşiretinin kızıymış, Hanım Ağa'sı var ki herkese korku salıyor." "Hanım ağa kim?
" Anladığım kadarıyla annesi bir kaç saatliğine çıkmasına izin veriyormuş. Dicle'de kendini Midyat'ın sessiz ovalarını atıyor .İki saat gezintisinde kayalık olan uçurumun kenarında karşılaştık."
" Karşılaştınız mı ?
Uçurumun kenarındane işi var mış ? İntihar eylemi mi düşünüyor muş?
"Çisem yine tek solukta konuştun sakin ol .Sadece dolaşmak amaçlı, seslenince korktu zaten. Geriye doğru çıkınca ayağı boşluğa geldi. Düşecekken son anda elinden tuttum. Ürkek ceylan gibiydi çok korkmuştu .İlk tanışmamız ve ilk konuşmamızdı. Bugün parmak uçlarımız birbirine değdi. İlk önce birazcık tedirginleşti. Sonrasında kaçmadı kalbindeki duygulara teslim olup, parmak uçlarımı tuttu. Elindeki sıcaklık tenimi ısıtmaya yetmişti. Tabi ki utangaçlığını hiçe sayamam. Sonrasında rüzgarda uçuşan saçlarını yüzünü kapattı. Yüzündeki saçlarını ellerimle toparladım. Çok masum ölesiye mutlu oldum.
Dokunduğum birlikte olduğum kızlar heyecanlandırmamış, bırak heyecanlandırmayı ufacık hissiyat oluşturmamıştı. Ama Dicle öylemi ince işlenmiş değerli bir eşya demeye dilim varmıyor inan bana adını bende bilmiyorum. Nereye koyarsan koy yetersiz kalacaktır. Çünkü peçeli kızı koyacak yer yok kalbim, dünyam, ruhum, vücudumda ki nekadar organ varsa yeterli değil. Karşıma koysalar bir ömür boyu bak deseler hiç sıkılmadan tereddüt etmeden bakmaya razıyım.
"Yüzbaşı Murat aşıksın ve aşk kapını çalmış gözün aydın kardeşim. Anlattıkların güzel duygular fakat unutma derim İstanbul'da değiliz Midyat'ta ve köy gibi bir yerdeyiz. Buraların aşkı bizim memleketin aşklarına da kızlarına da benzemiyor. İnsana fena halde çarpıryor. "
" Hey bir saniye bunları söyleyen sen misin?
Şimdi sen anlat bakalım, senin düşüncelerini alak bullak eden delikanlı da kim?
"Saçma sapan konuşma Murat daha bugün geldim ."
"Evet bugün geldin ayağının tozuyla aşık olmuşsun. Yoksa bu günkü yabancı delikanlıya mı gönlünü kaptırdın.
Çisem derin düşüncelerine kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Yaşadıklarını tekrar gözden geçirmiş ilk karşılaştıkları andan itibaren ve gün batımına yaklaşan olan saatleri tekrar gözden geçirmişti. Düşünceleri Murat'ı doğruluyordu. Belindeki sıcaklık halen belindeydi. Bir nefeslik an yüzündeki ifadeyi değiştirmiş kıyafetlerine kokusu sinmişti. O dokunuş araba ve gencin arasındaki kalışı yüzündeki çizgiler gözlerdeki mutsuzluk iyice belirginleşmişti. Neden mutsuz ve kabaydın. Kendinde kilitleyen hayatında yaşanmışlıklarını merak eder olmuştu. Tanımıyordu ama nedense konuşma isteği oluşmuştu. Ellerde demli bir sıcak çay, oturup sadece konuşmasını istiyordu. İsmini bilmediği yabancı anlatsın Çisem dinlesin. Sesindeki hoşnutluk mest ediyordu. Görünüşü kaba bir köylüyü andırıyor olsada sesi yok mu sesi?
Ah ah!
Kardeşini anlatmak da tereddüt etmişti. Bu güne kadar aralarında sırrı olmamış bu günden sonrada olmayacaktı. Anlatmaya karar vermiş kendini anlatırken bulmuştu.
"Evet bize yabancı olan genci düşünüyorum. Bakınca tam bir köylüyü andırıyor, sesi yok mu sesi beni benden alan. İnsan sesi aşık olabilir mi?
" O Çisem sen benden de dertli çıktın. Bir saniye sesimi dedin sen!
Ses ne alaka konuşmadınız ki. "
" Evet ama sen gidince ben de dışarıya çıktım. Kulaklarımda kulaklık ve yüksek sesle müzik dinliyordum. Yola çıkmışım farkında değildim. Şoförü arabayı zor frenlemiş arkama gelince ben de geriye doğru çıkıyordum. Ayağına basmış olsam gerek ki panikle geriye doğru döndüğümde bu günkü genci gördüm. "
" Eeee sonra ne oldu?
Eminim ki hepsi bununla sınırlı değildir. "
" Yok değil geriye doğru çıkarken ayağım taşa takıldı. Düşecektim ki tuttu. Konuştuklarını anlamayınca kulağımdaki kulaklığı çıkarttı. Diğer kulağıma elini uzattı izin vermeyince elindeki kulaklığımı yere fırlattı. Sonra kullanmış olduğu cümle vardı. ASKER SEVGİLİN YENİSİNİ ALIR DEDİ.🍁Aşk ufaktan ufaktan yer edilmeye başlanmıştı.
Gençleri saran Midyat ateşi nereye götürecektir.🍂🍀 Evet arkadaşlar hep birlikte öğreneceğiz. Yorum yazıp beğeni yapmayı unutmayın lütfen... 🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardinli Gelin
Roman pour AdolescentsBilemezdi gelecekte aşık olacağı adam, geçmişinde nefret duygusuyla yaşadığı insan olacağını...