"Demek benim köyümde değişiklikler yapılıyor ve benim bundan haberim yok... Dicle askerle buluşuyor ve benim Bundan haberim olamaz! Şimdi git okulu başlarına yakın yıkın geldiklerinde yanık enkazı görsünler. Neden ve kimlerle savaştıklarını anlasınlar. Duvara boyalarla benim ismim yazılsın. Küçük beyimlerini kim yaptı diye düşünüp yormasınlar. Dicle'ye gelince yarın hayatının şokunu yaşayacak. Barzani Ağa'ya haber sal peçeli kızla olan evliliği gerçekleşecek."
Yahya'nın yüzünde yüzün yer açtığı ince çizikler kan belirtileri ortaya çıkmıştı.
" Hanım Ağa'm Barzani peçeli kıza çok yaşlı. Hem Özgür Ağa'm izin vermez ki. "
" Kes sesini!
Yüzüne sert bir tokat daha geldi. "Benim kararlarım ne zamandır sorgulanıyor oldu?
" Ben Dila Baranoğlu sözümün üzerine söz konuşulmaz konuşanın ellerim ile dilini kopartır köpeklere yediririm. Bu böyle biline şimdi yıkıl karşımdan!
Emirlerime itaat edip yerine getir." "Hemen Hanım'ım emrin olur."
Deyip yanından ayrılıp yüzümdeki süzülen hafif kanlarını avucunun içi ile silerek avludan dışarıya çıktı. Ellerini göğe kaldıp:
"Ey Allah'ım adalet sadece adet...
Gece sessiz gündüzün vermiş olduğu yorgun seslerin aksine huzur veriyordu. Gece kuşlarının sesleri karanlığa yansıyor, ateş böceklerin ışıltıları gökten yıldız düşmüş gibi parıldıyordu. Unutmak için sarhoş olan Özgür Ağa acısı ile uyumuştum. Çisem sıcak kucağını hissetmiş karşılık bulan duyguları barındırıyor. Murat peçeli sevgilisinin dudaklarındaki sıcaklığına dokunmuş öğle de uyumuştu. Dicle cennetinden çıkmak istemiyor gerçekleri görmezden geliyordu. Hanım Ağa yarın ki planı gözden geçirip askerin canına okuyacağı anı iple çekiyordu.
Öfkeden göz kapaklarını kısılmış, dişleri ses çıkarıyordu.
Planlarının suya düşmesini istemiyordu. Evlilik gerçekleşecek peçeli güzel duygusuzca bir eşya gibi satılacaktı. Kıyafetlerini çıkartıp geceliğini giyinip yatağına uzandı. İmsak atmış şafak sökmüş ezan sesi köyü inletiyordu. Güneş süzülmeye başlamış, alacakaranlık yerini güneşin altın sarısı ışıklarına bırakmıştı. Hanım Ağa okuldan gelecek haberi bekliyordu.
Özgür sarhoşluğundan uyanamamış, Dicle aşk sarhoşu olup içi kıpır kıpır gün batımını bekliyor yerinde duramıyor. Çisem heyecanla herkesi ayağa kaldırmış kahvaltıyı yarıca çabucak yaptırmış, askerlere kahvaltıdan kaldırmıştı.
Murat söylene söylene kahvaltısına devam etti. Çisem sabrı kalmamış önündeki kahvaltı tabağını eline alıp: "Hadi geriye kalan acılığını arabada doyurmaya devam edersin."
"Çisem söylenme."
"Murat anlatsana içim içime sığmıyor okuluma gitmek istiyorum."
Sahneler gülümsemelerine neden olmuştu.
"Tamam bize kahvaltıyı haram ettin. İçimdeki insan sevgisine yazıklar olsun."
"Bak hala tıkanıyorsun ve ağzın doluyken konuşmaya çalışıyorsun. Ya hadi kalk!
Dürtmekle kaldıra bilmişti. Eline ekmek arası domates salatalık sıkıştırıp ısırarak kahvaltısına kaldığı yerden devam etti. Çisem ve Murat kendi araçlarını binmiş askerler askeriye araçlarına binip köye doğru ilerlemişlerdi. Gençleri küçük bir sürpriz bekliyordu. Yahya Hanım ağanın talimatı ile birlikte Konak'tan bir kaç tane adam almış okula gidip çatıya çıkıp yıkıp döküp okulun içinde ateşe verip yakmışlardı.
İtfaiye arabası ne olur ne olmaz diye bekletmişlerdi. Ateş sönünce de soğutma yapıp, duvarlara yanında getirdikleri boyalarla Hanım ağanın yazıp uzaklaşmışlardı. Şarkılar eşliğinde gelen gençler okulun çatısını görünce, gözlerine inanamıyan Murat ani fren yapıp durmuştu. Çisem Murat'a çıkıştı.
"Kardeşim yavaş!
Yüzünü okula taraf çevirince şaşkınlığını gizliyemedi. Midyat'ın sıcağında harcanan emek vardı. Çisem telaşlı arabadan inip okula doğru koştu. Su misali gözlerden yaşlar süzülüyor, kırmızı beneklerini ıslatıyordu. İçindeki acı sesine yansımış konuşmaya başlamıştı.
"Bu ne ya kim yapmış olabilir bilerek isteyerek yazıktır günahtır. Okulu ne hale getirmişler. Allah kahret yakmışlar bilerek isteyerek yakmışlar."
Murat ve Arkadaşları öfkeden deliye dönmüşler di. Yarım kalan hikaye olarak kalmayacak, hayalleri süsleyen okul yeşerecek çiçeklerini bekliyor, çiçeksiz kalmayacaktı. Toprakta tomurcuk olan tohumun filizlenip gün yüzüne çıkartacaktı. Kolay olmayacak sınavlardan geçecekti. Ama olacaktı candır yanacak, kandı atacaktı. Çünkü tek anladıkları olan olağan üstü duygular kan kokusu baruttan ibaretti. Aşklar çatışacak gurur ve ego canlanıp yürüyecek ti.🍁Nefret ve sevginin bir arada olan aşkın hikayesi şimdi başlıyor gençler.🍂
🍀 Yorumlu değenilerinizi bekliyorum.🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardinli Gelin
Novela JuvenilBilemezdi gelecekte aşık olacağı adam, geçmişinde nefret duygusuyla yaşadığı insan olacağını...