Tetiği çek gitsin öldür namusunu temizle. Hangi namus?
Namussuzluk içinde namusu ararlar. Sevmekte sevilmekte bu topraklarda haramdır. Çocuksundur on beş, on altı yaşlardasın töre ederler berdel verilirsin. Bir hayat krokisini çizerler rulo şeklinde sarıp verirler eline yaşayacağın hayat yaşa yaşayabilirsin. Sevenler kurdukları mutsuzluğun üzerine kurulan aile temelleri ne kadar sağlam olur. Çocukken gelin etmişler seni, kırmızı baş örtüyü duvak diye örtmüşler göz yaşların görülmüyor, hıçkırıklarını duyulmuyor, ben küçüğüm diyemeden yard ellere gitmişsindir.
Kadın olmuşsundur belkide kumalı Ağa'ya veya yaşça büyük biriyle evlendirilmişsin kimin umurunda... Kadında olsan çocuksun halen. Dışarıdan sesler duyuyorsun çocuk sesleri yüzünde az da olsa gülümseme oluşuyor, mutluluk çizgileri belirginleşiyor. Dışarıya çıkmak için yerinden kımıldıyorsun kapı taş duvar gitmene engel veya çıkıyorsun çizgi oynayıp ip atlıyorsun. Ev halkından günah işlemişsin gibi dayak yiyorsun belkide ceza alıp mahsene atılıp günlerce kapatıyorsun. Acından ölmeyecek kadar yiyecek ve su veriyorlar.
Oynayıp oynayacağına pişman oluyorsun. Bir daha oynamak mı?
Asla erken yaşta olgunlaştırılıp kucağına bebek veriliyor. Nasıl tutulup bakıldığını bilmiyorsun. Çünkü halen çocuksun sen. Hatta bebeğine benim canım benim kanım diyemiyorsun. Anneliğini yaşayamıyorsun. Topluma anne ve baba sevgisinden mahrum çocuklar yetiştiriyorsun. Çalınmış bir hayat veya var elinde çocukluğun, gençliğin, kadınlığın, anneliğin oysa ki sadece çocuktun...
Aracın üzerindeki aslanlar kendilerini tutamayıp gözlerden yaşlar süzüyordu. Merak konusu uyandırıyor ne kadar bölgede yaşamış olsa da yaşanmış gibi anlatıyordu. Mert dayanamayıp merak edilen soruyu sormuştu.
"Suat bölgede yaşayan insan gibi değil de anlattıklarını yaşamış gibi anlattın kardeşim."
Suat sadece susmuştu öndeki şoför arkadaşına uyarı anlamında arabaya elini vurdu. Konuyu değiştirip sessizliğine büründü. Kısa süre sonra gelinmişti. Araçtan inen aslanlar bozkıra yayılmaya başlamışlardı. Suat'an uyarı deminde bir konuşma gelmişti.
" Arkadaşlar bizlere silah sıkamazlar ünüformalıyız. Askere silah sıkıp halkın tepkisini alıp aşireti karşılarına almak istemezler. Tek kurşun yiyecek kişi varsa eğer Yüzbaşı Murat'tır. Fazla açılmadan ilerleyelim sonrası Allah'a kalmış." Yüzbaşı ilk darbe ile yere düşmesine rağmen erkenden toparlayıp üzerine gelen köpeklere karşılık vermeye başlamıştı. Sayıca fazla olması yenilgiyle sonuçlanmıştır. Yere düşüşü Dicle'nin feryadına neden olmuştu.
" Bırakın onu bırakın!
Hanım Ağa'nın elinden kurtulmaya çalışsada bırakılmıyor. Kene gibi yapışmış tı. Hanım Ağa zevkle izliyor, Dicle bu halini görünce nefreti kat kat atıyordu.
" Benim hatam ben sevdim onu ben zorladım. Beni beni alın günahsız o yeter vurmayın öldüreceksin... Hanıma Ağa zevkle konuşmaya başlamış, ruhu kanla besleniyor sevenleri ayırmak zevk veriyordu. Elinden gelse bütün sevenleri bir kaşık suda boğası vardı.
"Hepsi senin suçun senin hatan sevmek senin neyine. Senin istediğin insanla değil, benim istediğim insanla evleneceksin."
"Asla evlenmem evlenemem. Çünkü ben Murat'ı seviyorum. Bir kere anla beni yada benide onunla birlikte öldür."
"Seni öldürmek mi?
Yüksek sesle kahkaha atıp sözüne devam etti.
" Sen zaten ölüsün yaşıyan bir ölüden farkın yok. Hiç olmadı olmayacak."
Yüzünü avucunun içine alıp Murat'ın kanlı vucudunu üstüne basa basa izlemesini sağladı.
" O zaman ölümüne neden olduğun gencin ölümüne izle."
Görmemek için gözlerini kapattı Hanım Ağa çenesinden tutup konuşmasına devam etti.
" Aç gözlerini bana zevk veriyor sen de izlemelisin."
Arkasından sesler yükseldi. Suat'ın acılı sesi boş araziyi dağlamıştı.
"Geldik komutanım dayanın."
Aslanlar vurdukları köpekler sürülerini sağa sola fırlatıyorlardı. Dayağa doyamıyan parayla satın alınan köpekler tekrar kalkıp tekrar dayaktan nasibini alan kuyruğunu toparlayıp kaçıyorlardı. Murat yerde baygın şekilde yatıyordu. Seslere tepki vermiyordu.
Suat Hanım Ağa'ya dönerek üzerine doğru yürümeye çalıştı. Arkadaşları engel olmuşlardı.
"Hanım Ağa! Yetmedi mi zulmün? Doymadı mı kanla beslenen ruhun? Köylüler Durağıni Ağa'dan korkar olmuştu. Sense Durani Ağa'yı aratmaz oldun. Allah şahit senin ölümün benim elimden olacak bilesin. Geçmişin yakanı bırakmayacak, ahirette hesabı sorulacak,
Arkanda bir Fatiha okuyanın olmayacak. Müker Nekir melekleri gelecek. Ve verilecek cevabın olmayacak. Her iki cihanda azabın büyük olacak. "
Sesini son demine kadar getirmiş öfkesi büyüdükce büyümüştü.
" Tekrar söylüyorum SENİN ÖLÜMÜN BENİM ELİMDEN OLACAK!
Geçmişin hesabını vereceksin üzerine sünger çekip unutturamassın."
" Yahya Dicle'nin kolundan tut gidiyoruz. "
" Hayır ben gelmeyeceğim Murat kalk söz vermiştin ben bırakmadan sen beni bırakmayacaktın. "
Yahya kızı sürükleyerek düşe kalka zorla götürüyordu. Suat dayanamayıp arkadaşlarının tutmasından kurtulmaya çalışarak:
" Yahya!
Diye seslendi.
"Şerefsiz nasıl götürmektir. Karşındaki bayan olduğunu unutma." Mert daha fazla dayanamayıp konuşmaya başladı.
" Suat kendine gel. Onun kızı ne kadar zarar verebilir ki... Biz komutanımızı doktora götürelim. "
" Siz bilmiyorsunuz Hanım Ağa'dan her şey beklenir. An gelir kendi çocuklarını gözü görmez. "🍁Bağrından söküp cennetinden alınmıştı.
Ayrılığı istemiyerek sürüklenerek götürülmüştü.
Canından dolayı canı yanmıştı.
Kana susamış caniler farkında değiller.🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardinli Gelin
Ficção AdolescenteBilemezdi gelecekte aşık olacağı adam, geçmişinde nefret duygusuyla yaşadığı insan olacağını...