#37#

30 2 4
                                    

Merhabalar! :) Uzun süre sonra tekrar yazdım :) Aslında başta sadece hikayeme ne oldu diye merak ederek baktım ve bir yorum da dahi olsa görmek beni çok mutlu etti :) :* Hikayemin merak edilmesine çok sevindim :) Bölüm pek içime sinmedi ama paylaşmak istedim. İyi okumalar! :* :)

Söylediği bir kaç kelime öylece kalmama neden olmuştu. Neden ki ? Şimdi neden beni bırakıyordu ki ? Bunları ona sormayı çok istesem de yapmadım. Düşüncelerim de boğulurken öylece ona baktım.

Sonunda bir tepki vermem gerektiğinde gözlerim dolu bir şekilde kafamı salladım ve arkamı dönüp hızlıca ilerlemeye başladım. Merdivenleri inerken göz yaşlarım çoktan akıyordu. 

Tam hastane kapısından çıkıyordum ki durdum. Gidip ona sormalıydım. Bu gün sormazsam belki de bir daha asla bunun nedenini öğrenemeyecektim. Göz yaşlarımı büyük bir hırsla sildim ve arkamı dönüp tekrar merdivenleri çıkmaya başladım. Bu sefer tamam deyip bitirmeyeceğim, eğer bir nedeni varsa benimde bunu öğrenmeye hakkım var merdivenleri tamamlayıp koridora geri geldiğim de Bora ve Mert orada oturuyordu. Yavaş adımlarla yanlarına ilerledim. İkisi de yere bakıyordu.

''Bora biraz konuşa bilir miyiz ?'' dedim. İkisi de kafasını kaldırıp bana baktı.

''Konuşacak bir şey kalmadı Aslı. Ben söyleyeceğim her şeyi söyledim zaten.'' dedi Bora.

''Evet ama ben söylemedim.'' dedim. Mert öylece bize bakıyordu. Bora derin bir nefes aldı ve ayağı kalktı. İlerlemeye başladığında bende peşinden gittim. Karşı duvarda merdivenlere yakın bir noktaya gelip arkasını döndü. Gözlerimin içine bakıyordu. Bende ona bakıyordum. Gözlerini çeken o olmuştu.

''Söyle.'' dedi emir verici bir tonda.

''Neden ?'' dedim. 

''Ne neden Aslı ?'' dedi kaşlarını çatarak. Kollarımı göğsüm de bağlayarak ona baktım.

''Bu ani karar neden ?'' dedim sinirli bir şekilde.

''Bunu öğrenmek istemezsin bence. En azından bir süre daha öğrenmeni istemiyorum.'' dedi. Artık gözlerimin içine bakmıyordu. Tabi ki bu beni daha çok meraklandırıyordu.

''Öğrenmek istiyorum.'' dedim gayet kararlı bir şekilde.

''İsteme Aslı... Lütfen... Şuan da yüzleşmek istemiyorum.'' dedi Bora.

''İstiyorum.'' dedim inatla.

''Peki.'' dedi ve elini pantolonun cebine soktu. Elini geri çıkardığında iki anahtar vardı. Anahtarları bana doğru uzattığında kaşlarımı kaldırarak ona bakmaya başladım.

''Al.'' dedi ama bu sefer sesinde bir emir vericilik yoktu. Elinde ki anahtarları aldım.

''Diğerinden biraz daha büyük olan anahtar bizim evin anahtarı onunla eve gir, üst katta ki koridorun sonunda ki oda benim odam. Odama gir ve önce yatağım altında ki iki kutuyu al. Daha sonra öbür anahtar ile yatağımın yanındaki çekmeceli bölmeli komidinin ikinci çekmecesini aç orada da bir kutu var onu da al. Tam iki gün sonra akşam sekizde seni teyzenin evinden alacağım. Yatağımın altından aldığın kutuları aç buluşmadan önce istediğin zaman aç ama çekmeceden aldığın kutuyu benim yanımda açmanı istiyorum. İşte o zaman sana her şeyi açıklayacağım...'' dedi . O kadar uzun konuşmuştu ki beynim bulandı. Neler dönüyor bilmiyorum ama çok merak ediyordum.

'Tamam' anlamında kafamı salladıktan sonra arkamı döndüm ve merdivenlere doğru ilerleyip merdivenleri inmeye başladım.

Donup kalmış şekilde öylece yürüyordum. Hastane kapısından daha yeni çıkmıştım ki birisine çarpmamla dengem bozuldu ve yere düştüm. Kafamı kaldırıp yere düşmemi sağlayan kişiye baktım. Ege. Yanında Rüzgar, Deniz ve Anıl ile ayakta duruyorlardı. Aslında onların ayakta durması gayet normaldi. Anormal olan şey benim yerde olmamdı.

''Aslı iyi misin ?'' dedi Deniz ban doğru yaklaşarak. İyi miydim ben ya ? Değildim dimi ? Sanki bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti tüm yaşadıklarım. Birden bire deli gibi ağlamaya başladım. Hıçkırarak delicesine ağlıyordum. Onlar öylece bana bakarken sonunda Deniz bana biraz daha yaklaştı, yere çömeldi ve bana sıkı sıkı sarıldı.

''Ne oldu sana ? Kim ne yaptı ?'' dedi Deniz çocuksu yumuşak bir sesle. Bu ses beni kendime getirmişti. Deniz'den biraz uzaklaştım ve gözyaşlarımı silip ayağı kalktım.

''Yok bir şey.'' dedim usulca.

''Emin misin ?'' dedi Ege kaşlarını kaldırarak.

''Gayet iyiyim ben.'' dedim göz devirerek.

''İyi değilsin sen.'' dedi Rüzgar kafasını 'hayır' anlamında sağa sola sallayarak.

''Bence de.'' de Anıl Rüzgar'ı onaylar şekilde. Depderin bir nefes aldım ve onlara baktım. Onlara bu konulardan bahsedemezdim. Onlar daha Bora ile olanları bilmiyorken ayrıldığımızı söyleyip yanlarında öylece ağlayamam. Bunu biraz önce yapmış olabilirim ama tekrar yapmak istemiyorum.

''Ben iyiyim sadece son günlerden olan şeyleri pek kaldıramıyorum sanırım... Siz neden geldiniz ?'' dedim kaşlarımı kaldırarak. Aslında söylediğim şey yalan değildi. Son günlerimiz tuhaftı.

''Bora'nın ailesine tam arabaya bindikleri sırada bir araba çarpmış biraz hızlıymış sanırım yaraları falan varmış bizde ziyarete geldik. Aslında sen burada olduğuna göre sanırım olanları biliyordun ?'' dedi Rüzgar. Ben buradaydım ama kendi dertlerimden neler olduğuna pek dikkat etmemiştim.  

''Peki, benim işlerim var. Görüşürüz.'' dedim onlara el sallayarak oradan uzaklaşırken. Hızlı adımlarla hastanenin bahçe çıkışına doğru ilerledim. Annesi ve babası kaza geçirmişlerdi. Hemde daha arabalarını hareket bile ettirmeden... Peki ya biz ? Ayrılığımızın bu olayla bir alakası olabilir mi ki ?...




Ne Bu Kitap Sevgisi ??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin