Lafımı bölen kişiye döndüğümde iki kişiydiler. Hangisinin 'selam' dediği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ben bakmaya devam ederken biraz daha önde olan çocuk elini uzattı.
''Berk'' dedi biraz önce 'selam' diyen çocukta buydu. Sesinden anlamıştım. Hala çocuğun elini beklettiğimi fark edip elini sıktım.
''Aslı'' dedim bende elini bıraktığımda arkasında ki çocuk elini uzattı.
''Tunç'' dedi gülümseyerek bende ona gülümsedim. Bu seferde Öykü'ye dönüp onunla tanıştılar. Berk sarışın kahverengi gözlüydü. Tunç'un kahverengi gözleri ve kahverengi saçları vardı. İyi çocuklara benziyorlardı.
''Oturabilirmiyiz ?'' dedi Tunç.
''Tabiki'' dedi Öykü benim fikrimi sormadan. Aslında bir nevi onları tanımadığım için oturmalarından rahatsızlık duymuştum.
Biraz konuşmaya başladığımızda onları sevmeye başlamıştım. Gerçekten iyilerdi. Ayrıca samimi.
''Yarın onlarla buluşmaya gidiceğiz dimi ?'' dedi Öykü eve doğru yürürken. Gelirken arabayla gelmiştik ama geri dönerken yürüyerek gitmek tercihimizdi.
''Bilmem gideriz heralde'' dedim bende.
''Niye bilmem ? Niye gideriz heralde ?'' dedi kaşlarını kaldırarak.
''Mert'ler bize şans tanımıştı bu gün o yüzden dışarı çıkmıştık ve işleri çıktığını söyledikten sonra yarın devam ederiz dediler yani yarın onlarla buluşursak Mert'leri ekmiş olucaz'' dedim Öykü'ye baktığımda çaresizce nefesini dışarı vermişti. Tekrar yola döndüğümde az kalmıştı. Birazdan gelmiş olurduk.
''Bir şey söyliycem onlar bizi bu gün ektiyse bizde yarın bir günlüğüne onları ekebiliriz ne olucak sanki'' dedi bir bakımı haklıydı ama bir bakımı işte.
''Ama Mert sinirlenirse bir daha bize hiç sanş vermez hem o çocukları daha kaç gündür tanıyoruz ki'' dedim.
''Sen Mert'leri de uzun süredir tanımıyorsun ya Aslı nolucak işte gidelim'' dedi sokağın köşesinden dönüp evin olduğu sokağa gelirken.
''Sen Mert'e aşık değil misin ?'' dedim kaşlarımı kaldırarak ona dönüp.
''Öyleyim'' dedi kafasını aşşağı yukarı sallarken.
''O zaman Mert'le zaman geçirmek varken niye o çocukların yanına gidiyorsun ?'' dedim yola bakmaya devam ederken kapının önüne yaklaşmış sayılırdık.
''Çünkü bu zamana kadar hep bekledim konuşuyım diye hayal kurdum biraz da o beklesin istiyorum o çocuklarla konuştuğumuzu öğrenirse belki kıskanır diye düşünüyorum'' dedi ama sadece düşünüyordu işte. Belki de gerçek olmıycak hayallerdi bunlar.
''Ya Aslı hadi gidelim ya nolucak gidiyoruz dimi ?'' dedi kapının önüne geldiğimizde.
''Tamam'' dedim çantamdan anahtarı çıkarıp kilide takarken. Eve girdiğimizde Mert ve Bora salonda oturuyorlardı ama arkaları bize dönüktü. Geldiğimizi anlamış olucaklar ki bize döndüler. Bora ağzı dolu bir şekilde konuşmaya başladı.
''Kızlar gelsenize'' dedi yemek yemeye devam ederken anca o kadarını anlamıştım yoksa daha çok şey söylemişti ama... Öykü kapıyı kapattı. Ona bakıp gülümsedim ve koşarak salona gidip Mert'in yanına oturdum. Bora tekli koltukta oturuyordu. Mert koltuğun tam ortasında oturduğu için Öykü de öbür tarafına oturdu. Önüme baktığımda pizza almışlardı.
Yemeği yedikten sonra kalkmıştık. Mert'lere bir şey söylemeden ilerliyorduk ki. Sabah ki masa gözüme çarptı. Biz sabah onu toplamamıştık ama masada bir tuhaflık vardı. Toplanmıştı. Belli ki Mert ve Bora toplamışlardı. Öykü'ye baktığımda biraz şaşırmıştı. Ona gülümseyip odama çıktım. Öykü de peşimden gelmişti.
''Bu gün süperdi'' dedi gülümseyerek yatağıma zıpladı. Şu an tam bir çocuk gibiydi. Bu dediklerine gülmeden edemedim. Sırıtarak bende yanına yattım. Üstümüzde ki kıyafetleri hiç umursamıyorduk. Cidden şu an üstümü değiştirmeye çok üşeniyordum. Görünüşe bakılırsa Öykü de öyleydi...
*****
''Aslı kalk'' dedi biri dürtüklerken. Kesinlikle Öykü'ydü bu.
''Offf off nedir benim bu kızdan çektiğim ya ne günah işledim ben!'' dedim uykulu sesimle.
''Ne kadar ayıp insan en yakın arkadaşına bunu söyler mi ya ?'' dedi Öykü gülerek.
''Ben derim'' dedim uyumaya devam etmeye çalışırken. Aslında Öykü bıraksa uyuycaktım. Bırakmıyor ki bi bıraksa.
''Sabahtan beri kitap okuyodum ilk kitabımı yarıladım sayılır ama sen uyanmıyorsun ki'' dedi. Bu kadar çok kitap okuması beni şaşırtmıştı açıkcası.
''Tamam'' dedim ve kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Geri geldiğimde Öykü telefonuyla uğraşıyordu. Benim ki nerde acaba ? Çantamdadır herlade en son ordaydı.
''Tunç bu gün buluşcağımız kafenin ismini mesaj attı'' dedi Öykü yuh ama cidden ya.
''Numarasını mı aldın ?'' dedim şaşkınlıkla.
''Evet tabi o ara sen kendi aleminde olduğun için'' dedi Öykü gülerek belki biraz ama dinliyordum sadece numarasını alırken görmemiştim. O yüzden şaşırmıştım.
''Hiçte bile sadece konuşma başlarda çok sıkıcıydı'' dedim öyleydi işte ben napabilirim ?
''Tamam tamam sen nasıl istersen öyle olsun'' dedi gülerek benimle alay ediyordu ama bende gülümsüyordum.
''İyi nereye gidicekmişiz ?'' dedim merakla.
''Ana caddeye yakın bir yerde yeni açılan kafeye ordan da başka bir yere gidicekmişiz ama neresi olduğunu söylemiyorlar'' dedi Öykü telefonuna bakmaya devam ederken. Öykü'yü umursamadan dolabıma döndüm ve kıyafet bakmaya başladım. Altım için toz pembe üstünde pembe, mavi ve beyaz çiçekleri olan şortumu üstüme çiçekli dantel işlemeleri olan tişortumu ve şortumdan bir karış uzun olan delikli beyaz hırkamı alıp banyoya girdim. Tam girmiştim ki tekrar geri çıkıp Öykü'ye baktım. Hala telefonuyla oynuyordu.
''Hey kalkta üstünü giy pislik'' dedim gözlerimi kısıp ona bakarken Öykü kafasını kaldırıp bana baktı. Gülümseyip telefonu yatağın üstüne bıraktı. Bende üstümü değiştirmek için banyoya girdim.
Üstümü giyinip saçlarımı tarayıp açık bıraktım. Banyodan çıktığım da Öykü de giyinmişti. Bu gün çanta almıycaktım. Dün yanıma aldığım çantamı bulup içinden telefonu ve biraz para alıp cebime koydum.
Aşşağı indiğimizde ben önden Öykü arkadan yavaş hareketlerle ilerliyorduk. Bir yandan Mert'lerin bizi böyle göremlerini istemiyorduk yani bu günü onlarla geçirmemiz gerekirken başka kişilerin yanına gittiğimizi. Açıkcası onlara vericek cevabım yoktu. Merdivenlerin sonuna geldiğimizde salona doğru baktım. Bora ve Mert salonda oturuyordu. Mert'in arkası bize dönüktü ama Bora'nın görme ihtimali çok yüksekti. Öykü'ye dönüp işaret parmağımla sus yaptıktan sonra önüme döndüm. Yavaş adımlarla yürümeye başlamıştım ki Mert ayağı kalktı. İnşallah bize dönmez diye dua ederek hızla ilerlemeye başladım.
''Nereye kızlar bu günü beraber geçiricez zannediyordum'' dedi Mert Öykü'den ses çıkmayınca.
''Dışarı'' dedim hızla bir çırpıda ve koşarak kapıdan çıktım.
Mert arkamızdan 'Ne ?' falan diye bağırsada umursamamıştık. Belki de döndüğümüz de sonumuz olabilirdi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ne Bu Kitap Sevgisi ??
Teen FictionAnnesiyle babası boşanan Aslı İzmir'e teyzesinin yanına üniversite için taşınır ve hayatı değişir. Aslı kitaplarının ellenmesinden hoşlanmıyor peki niye ? ***** ''Mert kitap okuyor da benim mi haberim yok ?'' dedi biri kafamı kaldırdığım da biri kit...