#25#

104 21 19
                                    

Multimedia Öykü

Öykü'den devam

Biraz sakinleşmiştim ama hala ağlıyordum. Rüzgar'a sarılmayı Mert gördüğünde bırakmıştı. Şu an kendime çok kızıyorum. Niye ona sarılıyorsun ki niye yani !?

''Artık derse giremezsin saat çok geçti. Hadi kalk seni bir yere götüreceğim.'' dedi Rüzgar. 'Hayır' anlamında kafamı iki yana salladım.

''Gelmiyeceğim'' dedim kısık sesimle. Ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözlerimi onu mavi tonlarında ki gözlerine çevirdim. Uzun süre bana baktı. Gözlerimi ayırmadan bende ona bakıyordum. Onu anlamaya çalışıyordum. Ne yapmaya çalışıyordu ?

''Hadi kalk.'' dedi ve ayağı kalktı. Bana doğru döndü ve elini uzattı. 'Hayır' anlamında kafamı iki yana salladım. Önümde dizlerinin üstüne çöktü.

''Öykü... Bak biliyorum yardım istemediğini söyledin. Ben sana yardım etmiyorum sadece sakinleşmeni sağlıyorum'' dedi.

''Gördü...'' dedim Rüzgar'ın arkasında ki duvara gözlerimi dikmiş bakarken. Kafamı arkamdaki duvara yaslamış bacaklarımı kendime doğru çekmiştim. Rüzgar kafasını çevirip baktığım yere baktı.

''Sarılırken gördü. Zaten...'' daha devamını getiremeden gözümden yaşlar akmaya başlamıştı.

''Z-zaten söylediği laflar... O kadar çok ağırıma gitti ki...'' dedim ağlamamın arasında zar zor konuşmuştum. Rüzgar derin bir nefes aldı.

''Tamam anlıyorum.'' dedi Rüzgar.

''Anlamıyorsun... Sana bana yardım etme dedim. Niye hala yanımdasın ki !?'' diyerek ona bağırmıştım. Bağırışım boş tuvalette yankılandı. Rüzgar'ın yanında durmak istemiyorum. Çantamı elime aldım ve ayağı kalktım. Saçlarım dağılmış, makyajım akmıştı. Umrumda değildi. Hızla tuvaletten çıktım. Merdivenlere ilerledim ve koşar adımlarla merdivenleri inmeye başladım.

''Öykü!'' diyerek arkamda ki Rüzgar bağırmıştı. Gelme ya! Niye geliyorsun ki ? Hayatımı daha da berbat etmek için mi ?

Koridorda hızla köşeyi dönüp koşmaya başladım. Kolumdan tutulmasıyla durdum. Rüzgar.

''Bak tek bir şey sorucağım... Lütfen.'' dedi. Olmaz onu dinliyemem.

''Kolumu bırak.'' dedim sakin bir şekilde. Rüzgar kolumu tutan eline bakıp bıraktı. Daha sonra bana baktı. Uzun uzun baktı.

''Başka bir yerde konuşalım mı ?'' dedi. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtım. Kafamı olumlu anlamda salladım.

''Ama... Bir daha konuşmayalım tamam mı ?'' dedim. Sorum üzerine Rüzgar afalladı.

''Öykü... Bir şey mi oldu ? Niye böyle davranıyorsun ?'' dedi anlamadığını belli eden bakışlar atarak.

''Bak seninle daha fazla konuşamam... Konuşmamalıyım. Bu ikimiz için de daha iyi olucak'' dedim. Bir şey demedi.

''Hadi artık ne yapıcaksan yap bir an önce bitsin'' dedim. Gözlerini kapatıp açtı ve ilerlemeye başladı. O önden ben arkadan gidiyorduk. Okuldan biraz uzakta ağaçlık bir alanda durdu.

Güzel bir yerdi. Oradaki büyük bir kayaya oturdu ve elini kayaya vurup gel anlamında başıyla beni çağırdı. Yanına gittim ve kayaya oturdum.

''Sor artık'' dedim sabırsız sesimle. Etrafımızda bir sürü ağaç vardı. Yemyeşil bir ortamdı. Mükemmeldi ama şu an her şey bana kötü geliyordu.

''Aslında aklımda birden fazla soru var'' dedi ve kafasını yana çevirip bana baktı. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim.

''Tamam. Bir daha hiç konuşmayacaksak sor'' dedim. Olumlu anlamda kafasını salladı.

''Tuvalette niye ağlıyordun ?'' dedi. Ona Mert'in bana dediklerini söylemeyeceğim.

''Mert için'' dedim. Şaşkınlıkla dönüp bana baktı. Sanki her gün Mert için gidip tuvalette ağlıyormuşum da bunu yeni öğrenmiş gibi.

''Niye onu bu kadar çok seviyorsun ?'' dedi Rüzgar.

''Sevmiyorum'' dedim. Rüzgar kaşlarını çatarak bana baktı. Bense önüme bakıyordum. Upuzun ilerleyen yemyeşil ağaçlara.

''Sevmiyor musun ?'' dedi Rüzgar şaşkınlığını dile getirerek. Dönüp ona baktım. Şaşkın ifadesiyle suratıma bakıyordu.

''Ben Mert'i sevmiyorum ben ona aşığım'' dedi Rüzgar bir şey demedi. Sadece şaşkın ifadesi yüzünden silinmişti. Tekrar önüme döndüm ve ağaçlara bakmaya devam ettim.

''Hemde deli gibi seviyorum.'' dedim.

''Peki... Hani sen onu bu kadar çok seviyorsun ya. Ya bir gün biri de seni bu kadar çok severse. Sırf Mert için onu reddedip onunda senin gibi her gün üzülüp ağlamasına göz mü yumacaksın ?'' dedi kaşlarını kaldırarak.

''Ben Mert'i seviyorken başkası beni seviyor diye Mert'i bırakıp başkasını sevemem ki'' dedim gözlerim dolmuştu bile. Bu gün fazlasıyla duygusaldım.

''O zaman Mert seni sevmiyor diye niye üzülüyorsun ? Belki o da başkasını seviyor'' dedi. Ya gerçekten öyleyse ?

''Ama ben Mert'i hiç başkasına benim ona baktığım gibi baktığını görmedim'' dedim.

''Peki... Biraz önceki soruma geri dönersek. Bir gün biri sana seni sevdiğini söylerse onu reddedicek misin ? Mert'in sana yaptığı gibi'' dedi. Söyledikleri zoruma gitmeye başladı. Çantamı alıp ayağı kalktım.

''Bak eğer biri beni sevicekse ona şimdiden söylemek isterdim beni sevmesin diye çünkü ben Mert'i seviyorken ona aşıkken başkası beni sevse de... Bilmiyorum. Tek bildiğim şey ne olursa olsun ben Mert'i seveceğim... O beni sevmese de. Soruların bitti. Bitmemişse de artık bitti. Peşimi bırak bana yardım etme.'' dedim ve arkamı dönüp hızlıca ilerlemeye başladım.

Ağlayarak hızlı adımlarla ilerliyordum. Rüzgar için değil. Mert aklıma geldikçe Mert için ağlıyordum.

Biraz önceki büyük kaya gibi bir kaya gördüm ve gidip oturdum. Ağlamaktan artık bacaklarım beni taşımıyordu. Nefes almak bile benim için çok zordu.

''Öykü! İyi misin !?'' diye bağırarak Aslı yanıma geldi.

''Niye geldin ?'' dedim kısık ince sesimle.

''Mert beni aradı ve çok kötü olduğunu söyledi.''

Ne Bu Kitap Sevgisi ??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin