#3#

275 25 9
                                    

Ağzım açık ona baktım. Koliler bana çarparak merdivenin en aşşağısına gitti. Gene ağlamaya başlamıştım.

''İyi şanslar'' dedi gülerek ve gitti. O gittiğinde sesi duyan teyzem hemen yanıma geldi.

''Bence yardım almalısın tatlım'' dedi kolilere bakarak.

''Ben yapmadım o yaptı'' dedim çatallaşan sesimle.

''O derken ?'' dedi teyzem.

''O çocuk işte'' dedim sinirle merdivenin aşşağısına inerek kolilerimi yukarı taşımaya başladım. Hepsini taşıdığım zaman gidip odamı buldum. Kolilerimi odama taşıdım. Odam siyah beyaz şeylerden oluşuyordu. Güzeldi de. Ben odamı incelerken odaya teyzem girdi.

''Canım kıyafetlerin bir iki saate gelirmiş biraz dinlen yarım saat sonra akşam yemeğinde seni çağırırım'' dedi kafamı salladım ve teyzem de aşşağı indi. Bende o yarım saat içerisinde kitaplarımı yerleştirmee başlamaya karar verdim. Teyzem kitap okuyabileceğimi tahmin etmiş olucak ki buraya bir kitaplık yaptırmış. Bu kitaplık evdekinden çok daha büyüktü. Hemen kitaplarımı yerleştimeye başladım bir yandanda yuvarlandıklarında başlarına bişi geldi mi ? diye inceliyordum. Yaşadığım olaydan sonra onlara çok değer veryorum ve onları kimseye elletmeye niyetli değilim...

Bütün kitaplarımı yerleştirmiştim ki kapı çaldı.

''Girr'' dedim sakince kapıya baktığım da hizmetlilerden biri gelmişti.

''Efendim ?'' dedim kaşlarımı kaldırarak.

''Yemek hazır sizi aşşağı bekliyorlar'' dedi kafamı salladım o da odadan gitti. Bende peşinden odadan çıktım ve aşşağı indim. Teyzem, koli düşmanım ve bir çocuk daha masada oturmuş beni bekliyorlardı. Masaya oturduğum da herkes bana döndü.

''Aslı'' dedi teyzem, teyzeme döndüm.

''Efendim ?'' dedim sakin ve düz bir sesle.

''Bak bu Mert benim oğlum, Mert bu da Aslı'' dedi karşımda ki çocuğa bakarak, çocuğa yani Mert'e baktığımda o da bana bakıyordu. Kuzenim mi varmış ? ya da yiğenim oluyor galiba o konulardan hiç anlayamadım. Kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı ama yakışıklı çocuktu. Gülümsedim.

''Tanıştığıma memnun oldum Mert'' dedim o hiç bir şey demeden önüne dönüp yemeğini yemeğe başladı. Bende önüme döndüm ve yemeğimi yemeğe başladım.

''Yanında ki de Bora belki tanışmışsınızdır'' dedi teyzem yanında ki koli düşmanının adı Bora'ymış onunda Mert gibi kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Ona baktığım da bana gülerek bakıyordu. Ona tiksinir gibi baktıktan sonra yemeğime geri döndüm.

''Tanıştık arkadaş tam bir koli manyağı'' dedi gülerek ona bakma gereği bile görmedim ve yemeğimi yemeye devam ettim. Mert'in soğukluğu sinirimi bozmuştu.

''Sahi kolilerle ne alıp veremediğin var ?'' dedi alaycı sesiyle hala onu takmamaya çalışıyordum. Genelde benle uğraşan insanlara hep aynısını yapardım vazgeçmeleri için bunun öyle bir niyeti yok galiba gerçekten çok sinir bozucu bir çocuk.

''O bağırmandan sonra pişman olup dilini mi kestin ? seni anlıyorum'' dedi gerçekten bu son söylediği sinirimi bozmuştu ve şu an sinirden ağlamaya başlıya bilirim. Bu sözüne Mert kahkağa attı. Hafif kızardığını düşündüğüm dolmuş gözlerle kafamı kaldırıp sinirle ona baktım. Ne yaşadığımı bilmiyordu. Böyle konuşmaya hakkı yoktu.

''Çocuklar ayıp oluyor ama o Aslı artık bu evde yaşıycak laf söylemek yerine iyi anlaşmaya bakmalısınız. Size afiyet olsun'' dedi ve sofradan kalktı teyzem. Onlara baktığım da Mert hala gülüyordu Bora ise kaşlarını kaldırmış alayla bana bakıyordu.

''Kapa çeneni!'' dedim biraz yüksek bir sesle.

''Niye ? Emir vermek için çok üstün olman lazım çok alçaktasın'' dedi Bora.

''Çocuk gibisin ya ikinci sınıf öğrencileri gibi laf sokuyorsun'' dedim laf sokmanın verdiği zaferle ona diyodum ama ben de onun gibiydim.

''Zaten ikinci sınıfım üniversite ikinci sınıf'' dedi söylediği her kelimeye vurgu yapmıştı. Aklıma söyliycek bişi gelmedi. En iyisinin sofradan kalkmak olduğunu düşünüp kalktım.

''Aynı üniversitedeyiz'' dedi Mert

''Ama ben birinci sınıfım'' dedim Mert'e bakarak.

''Yakında başlıyor'' dedi Mert sadece kafamı sallamakla yetindim. Tam gidiyordum ki tekrar konuştu ama bu sefer Bora konuşmuştu.

''Üniversitede pek karşılaşmayız büyük bir yer ama ders saatlerimiz aynıysa seni çok sık görüp sinir edebilicem'' dedi Bora ona dönüp dil çıkardım.

Tekrar giderken ''Aslı'' diye Mert bağırdı arkamdan döndüğümde sofradan kalkıp bana doğru geliyorlardı. Acaba dil çıkarttığım için mi geliyorlar diye düşünmeden edemedim. Yanıma geldiklerinde Mert düşünceli bir şekilde bana baktı.

''İnsanlar bir sorun yaşar ve bir daha yaşamak istemedikleri için daha emniyetli hareket eder. Mesela en basit çok sevdiğin bir şeyin vardır. Başına bir şey gelmiştir. Bu canını çok yakar. Bida olsun istemezsin ve belki de ölümüne korursun onu zarar gelse sende ölcekmişsin gibi dimi ?'' dedi Mert cidden çok anlamlı konuşmuştu.

''Evet bu doğru bunu biliyorum bana niye anlatıyorsun ki ?'' dedim.

''Sen niye kitaplarına bu kadar değer veriyorsun ?'' dedi kaşlarını kaldırarak Bora da merakla bakıyordu. Bu nerden duymuştu ki şimdi. Ne diye bilirim ki...

Ne Bu Kitap Sevgisi ??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin