#14#

164 20 16
                                    

''İstiyerek olmadı gerçekten onun orda olduğunu bilmiyordum'' dedim bende üzgün sesimle.

''Hayır! Hayır, o yüzden demedi o yüzden demez o'' dedi ve ağlamaya başladı. Bence anormallik bu evdeydi. Bu eve gelen herkes ağlıyor. Yani gözlemlerim bir tek ben ve Öykü'den oluşsada..

''O benimle oynamıyor o yüzden günaydın demedi bana, Aslı bişi desene!'' diye bağırdı.

''Tamam sakin ol o yüzden dememiştir belkide'' dedim sadece daha ne diyebilirdim ki zaten bide üstüne ağlıyor karşı çıksam daha kötü olucak zaten haksızım ortada karşı çıkıcak bir şey de yok ki karşı çıkıyım. Açıkcası bana ne yapsa haklı herşey benim suçum. Ya da Bora'nın suçu sonuçta bizi dinlemeseydi bunların hiç biri olmıycaktı. Evet kesinlikle Bora'nın suçu. Hepsi onun yüzünden. Onun yüzünden Öykü kafayı yiyor.

''Belkide değil dememiştir o!'' dedi gene bağırarak.

''Tamam ya niye bağıryorsun'' dedim sakin sesle.

''Çünkü o öyle bir şey yapmaz tamam mı !? Yapmaz o! O canı öyle istediği için söyledi! Benimle oynamaz o!'' diye bağırıyordu. Resmen deliye dönmüştü. Aslında resmen değil açık açık delirmişti işte.

''Tamam evet öyle'' dedim sakince aklıma onu teselli etmek için hiç bir şey gelmiyordu. Bir yandan da böyle konuşarak onu umursamadığımı düşünmesini istemiyorum.

''Ya Aslı! Sakin olmasana bir şey desene yoksa susuyim diyemi yapıyorsun !?'' diye bağırdı bu sefer.

''Ya tamam bağırma sakin ol'' dedim derin derin nefes alarak sakinleşmeye çalışıyordu. Kendine geldiğinde konuştu.

''Tamam sakinim'' dedi hafif kısık bir sesle.

''Peki'' dedim bende.

''Mert o yüzden dememiştir dimi ?'' dedi endişeli bir sesle. Cidden benim tahminim doğrumuydu ki ? Bunu bende bilemiyordum ama bir an da öyle söylemesi tuhaftı. Ne kadar saçmaydı ya çocuğun bir lafı nelere sebep oluyordu.

''Bilmiyorum ama bence sen şu anlık onun bildiğinden habersizmiş gibi davran yani normal davran'' dedim Öykü sadece kafasını sallamakla yetindi. Biz böyle durup birbirimize bakarken kapı bir an da açıldı. Bora gelmişti. Zaten ondan başka odaya böyle kimse girmez. Onun bu hareketine gözlerimi devirmeden edemedim.

''Gözlerini deviricene aşşağı gel'' dedi nasıl fark etmişti ya. Arkasını döndü ve kapıdan çıkmadan önce tekrar bize döndü.

''Öykü sende'' dedi ve çıkıp gitti. Bizde kalkıp peşinden aşşağı indik. Mert salonda yayılmış oturuyordu. Evet öylece oturuyordu. Hiç bir şey yapmadan. Bizim geldiğimizde anlayınca bize döndü.

''Yemek yapsana'' dedi Öykü'ye bakarak yapsana dediğine göre ona söylüyor. Bana değil. Niye ki ? Benden o kadar mı nefret ediyordu ki ? Benim yapıcağım hiç bir şeyi istemiyordu.

''Peki yapıyımda niye ki ?'' dedi kaşlarını kaldırarak.

''Çünkü hizmetliler evde yok'' dedi oda kaşlarını kaldırarak.

''Niye Aslı'yla beraber falan değilde sadece ben'' dedi Öykü kaşları hala havadaydı.

''Çünkü ondan nefret ediyorum bu gayet açık'' dedi o da kaşları havadayken.

''O zaman bendende nefret et onun en yakın arkadaşıyım sonuçta'' dedi Öykü hala ikiside aynı pozisyonda duruyorlardı.

''Evet ederdim ama o zaman yemek yapcak insan olmaz o yüzden şu anlık senden nefret etmiyorum ama bu etmiyceğim anlamına gelmez'' dedi sakin sesle. Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu ki ? Bize dediklerinin farkında değilmiydi. Öykü'nün onu sevdiğini biliyorsa bari ona kötü davranmasın. Biliyor ama bu hiç bir şey değiştirmiyor işte... Malesef.

''Ne yani yemek yapıyım diyemi öyle diyosun ?'' diye sordu Öykü sinirle.

''Evet'' dedi gene sakince şu an 'benden hoşlanıyorsun ya yaparsın' falan derse bayılırım cidden. Öykü sinirle ellerini sıktı. Sinirlenmişti ve sinirlenmekte gayet haklıydı. Daha bu sabah ona günaydın demesi Öykü'yü sevindirirken şu an Öykü çok sinirliydi. Mert'e dalsa ellemem, ayırmam dövsün valla. Hiç umrumda değil hiç bir şey Mert'in umrunda değilse benim de değil işte.

''Ne noldu niye öyle bakıyorsun ?'' dedi gülerek.

''Ya sen ne biçim birisisin ya'' dedi Öykü ve Mert'e doğru ilerledi. Saldırıyordu ki Bora tuttu. Öykü ''Bırak beni ya gerizekalı'' diye çığlıklar atarken ben orada sadece durduğumu fark edip Bora'ya doğru koşup sırtına çıkmaya çalıştım. Normalde benim onun sırtına çıkıp onun dengesini bozmam ve Öykü'yü bırakmasını sağlamam gerekiyordu. Tek yapabildiğimse debelenmek. Aslında boyum kısa değil ama bir türlü bırakmasını sağlıyamıyordum. Neden ya ?

''Niye böyle salak bir şey yapıyorsunuz ?'' dedi Mert sakin bir sesle bunu söyleyince yaptığımın salakça olduğunu fark ettim ve Bora'yı engellemeyi bıraktım. O da Öykü'yü bıraktı. Öykü'yü kolundan çekip yanıma aldım.

''Hadi salaklığı bırakında yemek yap'' dedi laf gene Öykü'yeydi.

''Yapmıycam'' dedi Öykü.

''Yapsana'' dedi Mert sinirle bu seferde Öykü sakin bir şekilde konuşuyordu.

''Banane ya hizmetçi yoksa ben napabilirim beni ilgilendirmiyor erkekte olsanız sizde yapabilirsiniz çok zor bir şey değil niye ben yapıyorum'' dedi Öykü sinirle. Bence Öykü'yü sinirlendirmek çok kolay. Aslında kim hakkında böyle desem tersi çıkıyor ama...

''Evet Mert niye kıza yaptırıyosun çok meraklıysan sen yapsana'' dedim Öykü'ye hak vererek.

''Sen karışma'' dedi Mert bana bağırır tonda.

''Niyeymiş o ?'' dedim bende sinirle.

''Çünkü senden nefret ediyorum'' dedi sert bir sesle.

''Niye ki naptım ben sana ?'' dedim çatallaşmış sesimle.

''Bir düşünsene ne yaptın acaba !?'' dedi bağırır tonda. Artık sürekli benimle böyle konuşmasını canımı sıkmaya başladı.

''Hiç bir şey yapmadı'' dedi Öykü net sesiyle.

''Sen nerden biliceksin ki !?'' dedi ve devam etti.

''Niye sizden istiyorsam gider dışarda yerim daha iyi ya!'' dedi ve ayağı kalkıp salondan çıktı. Onun peşine Bora da ayağı kalkıp salondan çıktı. Onlar salondan gider gitmez. Gözümden bir damla yaş geldi.

''Sana ağlama derdim ama aynı durumdayız'' dedi Öykü ona döndüğümde onun da gözünden bir damla yaş aşşağı süzülüyordu. Tam birbirimizi bulmuşuz işte. Sürekli ağlıyoruz. Ne kadar ağladığımı sayamıyorum artık. Başıma o kadar çok şey geliyor ki. Bu evde kalan insanın ruh sağlığının bozulmaması elde değil. İnsanın bir günüde kavgasız geçmez mi ya !?

''Yemek'' dedi bu sefer Öykü. Kaşlarım çatık bir şekilde Öykü'ye döndüm.

''Ne onlara yapmadık diye bu kendimize yapmıycağımız anlamına gelmez açım ben'' dedi ona cevap vermeden gülerek mutfağa doğru ilerledim. Doğru onlara yapmıycağımız kendimizin aç kalıcağı anlamına gelmiyordu...

Ne Bu Kitap Sevgisi ??Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin