۱۳

4.1K 272 91
                                    


'çok sevmiştim seni,
çok görmüştün de mi?'

"Balın, akşam ne yapıyorsun?"

Genç öğretmen daldığı telefondan gelen sesle sıyrıldı. Dakikalardır çevrim içi bile olmayan kızın cevabını sırıtarak bekliyordu.

Yirmi beş yaşında olmasına rağmen bir ergen gibiydi.

Hala cevap vermediği arkadaşını hatırlayınca ona döndü.

"Evdeyim, bir şey yok şimdilik. Neden?"

"Akşam bir yerlere gidelim diyoruz. Özgür falan da geliyor, gelmek ister misin?"

Balın, seslice nefesini verdi. Özgür, Beden Eğitimi hocasıydı. Balın'a ilk geldiği günden beri ilgisini oldukça belli ediyordu. Balın ne kadar yüz vermemeye çalışsa da böyle topluluk olarak gittiği yerlerde önüne geçemiyordu.

Ama ne kadar önüne geçemese de Özgür'ün bilmediği bir şey vardı. Balın, kadınlardan hoşlanıyordu ve tek birini seviyordu.

O güzel kızı. Yanlış ama ona doğruluk hissini yaşatan kızı.

"Sınav konularını hazırlamadım tam, onlara bakmam lazım. Başka zaman?"

Sınav konularını hazırlamıştı ama arkadaşının ısrarcı olduğunu biliyordu.

"İtiraz kabul etmiyorum. Ayrıca konuları da hazırladığını biliyorum boşuna uğraşma. Akşam geliyorsun."

Diğer kadının Balın'ın cevap vermesine izin vermeden uzaklaşmasıyla oflayarak kafasını masaya gömdü. Bir süre yeni bahaneler bulmaya çalıştı ama titreyen telefonuyla hepsi aklından gitti. Beklediği mesajı görmesiyle gülümsedi.

Cemre:

Yalan söylemiyorsun değil mi?

Birinciyi...

Bilinmeyen Numara:

ikisi de yalan değil

umarım bir gün sana bunu gösterebilirim

umarım bir gün, ne demek istediğimi anlarsın

umarım bir gün, ihtiyacın kalmaz beni sorgulamaya

çünkü bilirsin belki o zaman,
kalbim ellerinde.

Balın telefonu masaya bırakıp dolan gözleri akmasın diye yukarı baktı. Öğretmenler odasının boş olmasına içinden şükretmişti.

Cemre'ye olan aşkını ne zaman birine anlatsa gözleri doluyordu. Zaten bunu sadece iki kişiye söylemişti. Biri ablası Melek, biri de o duyguların başrolü Cemre.

Yaptığı şeyin yanlış olması mı yoksa bu duyguların yoğunluğu ve derinliği mi buna sebep oluyordu bilmiyordu. Bu işe başlarken, o gönder tuşuna basarken aklını dinlememesi gerektiğini kendine şart koşmuştu ama aklı onunla oyunlar oynuyordu.

Onu asla huzuruyla, sevgisiyle bırakmıyordu.

Titreyen telefonla tekrar kafasını eğdi.

Cemre:

sanırım anlamaya başlıyorum

bu korkutucu bilinmeyen

bilmediğim birine inanıyorum

işin garip kısmı, bilmiyor gibi hissetmiyorum                            |18.50|

Balın okuduğu şeylerle kalbinin durduğunu sandı. Uzun zamandır amaçladığı şey olmuştu, artık onu bir şaka, bir saçmalık sanmıyordu. Belki güvenmiyordu ama onun için küçük bir delikten sızan ışık yeterliydi.

Tam heyecanla cevap verecekken içeriye tekrar arkadaşının, Gözde'nin girmesiyle telefonu hızlıca kapattı. Hattın ikinci hat olarak kendi telefonunda takılı olmasına rağmen heyecanlanmıştı.

"Hadi gel gidiyoruz."

"Ya Gözde ben gelmeyim, yaşlıyım ben. Akşam ölmeyi düşünüyorum meşgulüm."

Gözde'nin onu umursamayıp elinden tutup kaldırmasıyla oflayarak onu takip etti. Cemre'ye cevap da verememişti.

"Ee Balın, hobilerin neler?"

Balın, yüksek sesten ve yanındaki gereksiz sesten oldukça sıkılmıştı. Ne kadar kaçmaya çalışsa da her gittiği köşede bu adamın sıratan suratını görüyordu. Bir türlü yalnız kalamadığı için Cemre'ye de cevap verememişti.

O kadar heyecanlıydı ki, sonunda bir tepki almıştı ondan. Balın için bu yeterliydi. Onu o kadar uzun zamanda ve o kadar güzel sevmişti ki. En küçük bir ilgi işareti bile mutluluktan uçuruyordu onu.

Ama şu an buna sevinmek yerine karşısındaki adamla uğraşıyordu. Yine yüz yüze gelmek zorunda oldukları için kalbini de kırmak istemiyordu.

"Ben boş bir insanım Özgür Bey. Hiçbir hobim yok, hiçbir şey yapmam."

Adamın boş bakışlarına aldırmadan 'izninizle' diyip hızlıca dışarı çıktı. Çok fazla sesten bunalmıştı. Ayrıca burası şehirdeki tek eğlence mekanı olduğu için yaptığı şeylerin okulda dedikodu olarak ona döneceğini çok iyi biliyordu.

Dışarı çıktığında önündeki masaya yaslanıp derin bir nefes verdi. Aklıma gelen insanla hemen telefonunu çıkardı. Saatlerdir cevap vermemişti ona.

Bir saat önce gelen mesajı görmesiyle kaşlarını çattı. Fark etmemişti telefonun titrediğini.

Cemre:

Boşversene.                                 |22.39|

Genç kadın, kaşlarını çatıp bir süre mesaja bakakaldı. Ne olduğunu anlamamıştı, birden ne olmuştu?

Cevap vermesine fırsat kalmadan yanında bir beden belirdi. Döndüğünde gergin bir Özgür ile karşılaşmıştı.

Kaşlarını daha çok çatarak ona baktı.

"Balın, bir şey söylemek istiyorum."

Balın Hanım dememesi onu rahatsız etse de cevap veremeden Özgür tekrar konuştu.

"Ben senden çok hoşlanıyorum."

Ne olduğunu anlayamadan dudaklarından hissettiği baskıyla dondu.

Bunun anında okulda yayılmaya başlayacağından da haberi yoktu.

hüü
kaos

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin