۱۵

4K 312 97
                                    

'zor günler geçer tanırım.'

Genç kız gergin hissediyordu. Regl haftası değildi veya onu sıkan bir sorumluluğu yoktu. Bunlara rağmen anlamlandıramadığı bir gerginlik vardı üzerinde. Hazal'a katlanamıyordu, hayır, kimseye katlanamıyordu. Sinirliydi, her şeye bağırıyordu.

Hafta sonuları genelde Hazal ile bir kafede ya da bir kütüphanede ders çalışırlardı. Cemre bugün bunun için hazır hissetmiyordu kendini. Evde durmaya katlanamamıştı, Hazal'a katlanamamıştı. Hayatında hiç uğramadığı bir yere, okulun kütüphanesine gelmişti.

Onu hafta sonu okulda gören Adsay'ın gözlerinin dolduğunu uzaktan bile anlayabilirdi.

Ders çalışmaya gelmiş olmasına rağmen, bir saattir masada oturuyor olmasına rağmen sadece on soru çözmüştü.

Kitabının köşesine garip, hiçbir anlam ifade etmeyen çizgiler çizmişti. O karmakarışık çizgiler, Cemre'nin zihnini anlatıyordu. Ne kadar siyahlar içinde, ne kadar karışık olduğunu gösteriyordu.

Tekrar oflayarak kalemini bıraktı ve etrafa bakınmaya başladı. En köşede, güneş alan ve tenha bir yerde oturmayı tercih etmişti. Hafta sonu olduğu için kalabalık değildi, tek tük insanlar vardı.

Karşısındaki büyük kitap raflarını incelerken en köşedeki kadın gözlerine takıldı. Cemre anında anlamıştı onun Balın olduğunu. Arkası dönük olsa bile anında fark etmişti. O sarı-kahverengi saçları, toplu olduğu halde, nerede olursa tanırdı.

Bir süre kadını inceledi. İş gününde olmadığı için rahat olan kıyafetlerine baktı, bir dar pantolon ve bol sweatle bile ne kadar güzel olabildiğini gördü.

Dün Hazal'ın anlattığı şeylerden sonra, daha doğrusu bütün okula yayılan o dedikodulardan sonra görmemişti öğretmenini. Dersi olan bir sınıfa girmediğini de öğrenmişti.

Sanırım o da benim kadar rahatsız bu dedikodulardan, diye düşündü Cemre. Kendinin neden rahatsız hissettiğini bilmiyordu ama bu doğru gelmiyordu ona.

Kadını izlemeye devam ederken Balın'ın arkasını dönmesiyle irkildi genç kız. Bir anda göz göze gelmişlerdi. Gözlerini kaçırmadı.

Cemre, Balın Hoca'nın gözlerini, gözlüklerin ardında bile, çok beğeniyordu. O mavi gözleri, sanki her şeyin aynasıydı.

Gökyüzünün aynası, doğrunun ve yanlışın aynası, güzelliğinin aynasıydı o gözler.

Yanına yavaşça yaklaşmaya başlayan kadından gözlerini çekmedi.

"Hafta sonu okula gelecek kadar ders aşığı olman gözlerimi yaşarttı doğrusu Cemre."

Cemre, ismini daha çok sevmişti o an.

"Ben hep böyleydim hocam."

Balın'ın kıkırdamasına Cemre de gülümsedi. Karşısına oturan kadına gülümseyerek baktı.

"Tabii, o yüzden buraya gelmeden önce kütüphanenin yerini güvenliğe sordun değil mi?"

Genç kız seslice güldü. Evet, gelmeden birilerine sorarak öğrenmesi gerekmişti.

"Emin olmak istedim. Hem siz ne yapıyorsunuz ki burada? Hafta sonları ilgilenmeniz gereken birileri yok mu?"

Umursamıyormuş gibi önündeki kitabın sayfalarını çevirmeye başladı. Balın'ın ona fark ettirmeden güldüğünü bilmiyordu.

"Hayır yok. Tamamen boşum."

Cemre duyduğu şeyle kafasını kaldırdı ve öğretmeninin gözlerine baktı. O mavi gözler yine aynı şekilde bakıyordu ona.

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin