"bir kelime daha edemem, ama anla."•
Cemre'den
Başımın altında hızlanan kalp atışları nefeslerimi düzenliyordu, beni mutlu ediyordu. Benim için atıyordu kalbi. Gülümsedim.
Bana atıyordu.
Ona dediklerimden sonra bir şey diyememişti. Sesli bir şey dememesine rağmen bedeninin tepkilerini görebiliyordum. Kalbinin hızlı atışlarını hissedebiliyordum. Arada bir kendini hatırlatırcasını daha da sıktığı sırtımdaki ellerini hissedebiliyordum. Alnımı yasladığım, ateşe değmişcesine yanan boynunu hissedebiliyordum.
Ah hocam, size kızmak istiyordum. Karşıma çıkmak yerine bilinmeyen gibi bir şeyle uğraştığınız için size kızmak istiyordum. Bağırmak, çağırmak... Belki de biraz küsmek. Bunları düşünerek gelmiştim buraya. Bunların yerine, daha da çok aşık olmuştum.
Kızmak istememin yanı sıra, kızgın hissetmemek çok garipti. İnanamasam da bunu yaptığı için kızgın değildim. Başta kandırılmış gibi hissetsem de geçmişti. Garip kısmı mutluydum. Buna cesaret ettiği için mutluydum.
"Hocam..."
Yavaşça geri çekildi. Elleri hala bedenimdeydi, vücudu hala bana temas ediyordu. Kafası birkaç santimetre uzağımda duruyordu. Gözleri hızlı nefeslerine rağmen sakinlikle bana bakıyordu. Parlayarak...
Sanki gözlerinin içi gülüyordu. Gözlerinin içinden görebiliyordum her şeyi. Bunu neden yaptığını, o bahsettiyi sevgiyi...
Her şeye şahit oluyordum.
Bakışlarım istemsizce dudaklarına indi. Şu zamana kez onu birçok kez öpmek istemiştim, kafamda bunu defalarca hayal etmiştim. Öğretmenimle böyle şeyler hayal ettiğim için utanmıştım, yine de durduramamıştım.
Şimdi ise karşımdaydı. Bilinmeyen, Balın Hoca... İkisi de karşımda tüm gerçekliğiyle duruyordu.
Bakışlarımı tekrar gözlerine çıkardım. Bakışları değişmişti. Heyecanı belirgindi. Gözleri kısılmış, bakışları dudağıma inmişti.
Bedenim, direnmeyi bırakalı çok olmuştu. Şu an hiçbir şey, ne sinir ne bilinmeyen ne gizlenen şeyler ne de onun öğretmenim olması umrumda değildi.
Belindeki elimi yavaşça yanağına çıkardım ve yüzünü kendime doğru çekmeye başladım.
Onu öpecektim.
Onun da öpeceği bana doğru eğilmesinden belli olunca gülümsedim. Dudaklarımız temas etmeden gelen öksürük sesiyle korkarak geri çekildim.
İrkilerek geri giderken ayağımın kapı eşiğine takılmasıyla yalpaladım. Dengem bozulurken Balın Hoca'nın belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni çekmesiyle düşmeyip ona yapışmıştım. Kafam tekrar boynuna gömülmüştü. Eski halimize dönmüştük.
"Bölüyorum ama kapıyı kapatsanız mı artık. Soğuk giriyor."
Arkadan gelen kadın sesiyle kafamı biraz kaldırdım. Duvara yaslanmış sırıtarak buraya bakan, büyük ihtimalle otuzlarında olan güzel bir kadın duruyordu. Üzerinde sadece bol bir tişört vardı, bacaklarını görüyordum.
Kimdi bu? Gece gece ne işi vardı Balın Hoca'nın evinde? Yalnız yaşadığını daha önce söylemişti. Peki kimdi bu kadın?
İstemsizce moralim bozulunca ellerimi bedeninden çektim ve geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış? (g x g)
Romanceöğretmenxöğrenci textingimsi Bilinmeyen: -Cemre, sana çıkan tek yolumu kapatma lütfen. -Sana beslediğim duygularda boğuluyorum. -Garip kısım ise bazen bu durumda mutluluğu buluyorum, canımı yakmıyor. -Beynim utançla beni cezalandırırken o duyguları...