"sevmekten mi korktun?
ölmekten mi?
gözünde dolandım durdum
gönlüne yerleşemedim."•
Cemre"Kirlenmiş hissediyorum."
Cemre, elindeki ıslak mendille boynunu çitilemeye hırsla devam etti. İz bile olmayan bölgeyi temizleyemiyormuş gibi hissediyordu.
"Sanki namusum gitmiş gibi."
Islak mendili sürtmekten kızarttığı yere baktı. Boynunda koca bir hickey gibi duran kırmızılık sinirlerini bozmuştu. Silmeye başlamadan önce böyle değildi ama genç kız siniriyle bu hale getirmişti.
"Şahsen ben bu durumun taciz olduğunu düşünüyorum. Bu ne canım böyle? Daha karımız öpmemiş, sülük gibi yapışıyor beyefendi."
Kendi kendine konuştukça daha da gaza geldiğini fark edince banyodan çıkması gerektiğini anlamıştı. Tezgahta duran birkaç ıslak mendili -tekiyle temizlendiğine ikna olmamıştı- çöpe fırlatıp banyodan çıktı ve kendini bir iki adım ötesinde duran yatağa attı. Yorganın içinde duran yastığa debelenerek uzandı. Elinde aldığı yastığı koklayıp büyükçe gülümsemişti.
Çok seviyordu bu kokuyu, Balın'ın kokusunu, onu çok seviyordu.
Onun odasında akşam kontrolunden dönmesini bekliyordu. Tabii, Balın'ın bundan haberi yoktu. Gölden döndüklerinde akşam yemeği için mecbur ayrılmak zorunda kalmışlardı. Sonra da sınav sonuçları falan derken bir anda kontrol saatine gelmişlerdi. Cemre gölden dönüşlerini hatırlayınca seslice güldü.
flashback
Cemre neredeyse beş adım yanında ona asla bakmadan yürüyen kadına bakarak güldü. Balın, Cemre'nin güldüğünü duymasına rağmen önüne bakmaya devam ediyordu. Cemre, kadının daha çok kızaran yanaklarını fark edince sesli bir kahkaha daha patlattı.
"Hayır madem sonrasında utanacaksın, neden cesurca hareketler yapıyorsun Balın?"
Cemre'nin gülmesine sinirlenen Balın, şimdi ona kötü bir şekilde bakmaya başlamıştı.
"Utanma duygusu olan insanlar böyle davranır Cemre. Senin gibi arsız olmadığım için utanıyorum evet."
Balın, Cemre'nin daha çok gülmesiyle ona doğru hızlıca birkaç adım atmıştı. Cemre'nin kaçmasına izin vermeden belinden tutup çekmişti.
Dışardan görenler onları deli sanabilirdi. Çünkü ıssız bir toprak yolda, birbirlerinde oldukça uzakta -ve birbirlerine laf atarak- yürüyen sonra da birbirlerini kovalayan iki insanlardı.
O öpüşmeden sonra Balın'ın gitmeleri gerekliliğini hatırlatmasıyla konuşmadan yürümeye başlamışlardı. Akşam yemeğine yetişmeleri gerekiyordu.
"Ama ben seni böyle arsız da seviyorum, üzülme."
Cemre kollarının arasındaki kadına kocaman gülümsedi. Sanki on dakika önce saçma bir şekilde kavga eden onlar değilmiş gibiydi. Bu kadının ona yaşattığı hisler karmaşısını anlayamıyordu. Anlamak da istemiyordu çünkü bu kargaşa ona zarar vermiyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış? (g x g)
Romanceöğretmenxöğrenci textingimsi Bilinmeyen: -Cemre, sana çıkan tek yolumu kapatma lütfen. -Sana beslediğim duygularda boğuluyorum. -Garip kısım ise bazen bu durumda mutluluğu buluyorum, canımı yakmıyor. -Beynim utançla beni cezalandırırken o duyguları...