۲۱

3.7K 311 48
                                    

'dilimin ucunda dudakların,
sonu gelmez bu tuzakların.
kafamın içinde binlerce kafa var.'

Balın'dan

"Kütüphanenin kapısını Cemre ile yalnız kalın diye ben kilitledim hocam. Çok acil bir şey olursa nöbetçi masasının çekmecesinde yedek anahtar var, olmazsa da dokuza doğru bilmiyormuş gibi açmaya gelirim. İyi eğlenceler ;) -Hazal"

Hazal'ın mesajı aklıma gelince tekrar gülümsedim. Telefonumun şarjı bitmemişti. Açtığım anda gördüğüm mesajla bitmiş gibi davranmıştım.

Bazen fırsatları değerlendirmek gerekiyordu.

Yaptığımın zerre etik ve doğru olmadığını biliyordum. Zaten Cemre'yi hayatımın baş köşesine koyduğum andan beri etikliği ve doğruları sorgulamayı bırakmıştım. Sadece kafamda beni vicdanımla sınayan sesleri susturmak kalıyordu, onu da beceremiyordum.

Koltuğun kenarına başını yaslamış, sessizce kitabı okumaya devam eden Cemre'ye döndüm. Çok masum, çok sakin, çok güzel duruyordu. İkimiz de yarım saattir kitap okuyorduk. Gerçi ben okumaktan çok kaçamak bakışlarla onu izliyordum, gözlerimi alamıyordum ondan.

Kitabı bir anda kapatıp bana döndüğünde göz göze geldik. Donduğumu hissettim, gözlerimi kaçıracak vakti bile bulamamıştım.

"Yüzümde bir şey mi var?"

Bu soruya bir sürü cevabım vardı. Ona yüzündeki bütün güzellikleri sayabilirdim, saatlerce gördüklerimi anlatabilirdim ama bu cevaplar hoşuna gider mi emin değildim.

"Yok, gözüm dalmış."

İnanmadığını biliyordum, utanarak kaçırdığı bakışlarından onu izlediğimi de anlamıştı sanırım ama bir şey söylemedi. Daha fazla belli etmemek için kitabıma döndüm ve okumaya çalıştım.

Sadece çalışıyordum, başaramıyordum çünkü Cemre'ye bu kadar yakın olmak aklımı başımdan alıyordu. Yanımda oturması, burnuma dolan o güzel kokusu kafamı karıştırıyordu.

Kendime hakim olamayıp tekrar ona baktığımda küçük bir gülümsemeyle kitaba baktığını gördüm. Hüzünlü gibiydi.

"Cemre?"

İrkilip bana baktı. Sanırım ona baktığımı fark etmemişti, bir şeyler düşünüyordu. Sorar bir şekilde ona baktığımda tekrar gülümseyip kitaba döndü.

"Babam ben küçükken şiir okurdu yatmadan önce bana. Okuldan, ebeveynlerin çocuklarına genelde masal okuduğunu öğrenmiştim. Bir gün sordum, 'neden diğer babalar gibi masal okumuyorsun ki?' demiştim."

Kafasını bana çevirdi. Gözlerindeki hüznü görebiliyordum. Onu yok etmek istedim, ondan alıp kendi omuzlarımda taşımak istedim.

"Ne dedi peki?"

"Masallar aptallar için, şiirler ise aşıklar içindir. Yani ikisi de aynı şeye denk geliyor.' demişti. Tabii ki de on yaşında bunu anlamayıp bana masal okuması için ağlamıştım."

Güldüğünde ben de onunla beraber güldüm. Kesinlikle çok doğru söylemişti.

"Öğretmendi, değil mi?"

Kafasını sallayarak onayladı. O an, ona sıkıca sarılmak istedim.

Cemre'yi küçük görmemiştim hiç. Benim için, benim gözlerimde bir kadındı. Benden küçük olması onu hiç küçük yapmamıştı gözümde ama şu anki savunmasız hali, bir çocuktan farksızdı. Onu kollarımın arasında sonsuza dek korumak istedim, onun duvarları olmak, onunla olmak istedim.

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin