۴۲

1.9K 214 55
                                    

'kaldığım yerler çok uzak
sana artık gülüşlerim,
yabancı artık bana.'

"Cemre, aç kapıyı."

Genç kız gülümsedi. Sıcaklıktan çok yoksun bir gülümsemeydi bu.

ne gemiler yaktım

"Umay, lütfen bebeğim aç kapıyı artık. Korkuyorum."

ne gemiler yaktım

Cemre önündeki çiçeği gözlerini ayırmadan izlemeye devam etti. Odada sadece şarkının kısık sesi geliyordu.

o kadar yandı ki canım, sonunda karşıdan baktım

Lavinia çiçeği, onun çiçeği solmuştu.

ne göreyim, kendime yıldızlardan daha uzaktım

"Annem, lütfen. Hadi aç, bak korkuyorum."

O, sanki kapıdan gelen sesleri duymuyordu. Gözlerini ölmeye yaklaşmış çiçekten çekemiyordu.

Tekrar hissizce güldü.

Bir çiçeğe nasıl bakamamıştı, nasıl becerememişti onu yaşatmayı?

Dizlerini kendine daha çok çekti oturduğu yerde.

"Cemre arkadaysan çekil bak döverim."

Birkaç saniye sonra kapıdan gelen yüksek sesle yeni uyanmışçasına irkildi.

Annesi kapıyı kırmıştı.

"Yuh!"

Şaşkınca kadının elindeki tokmak çekice baktı. Kapısının ortası delinmiş bir şekilde yere düşmüştü.

"Gerizekalı kendine bir şey yaptın sandım kalbime iniyordu!"

Anlamamış bir şekilde kadına baktı. O sırada annesi koca delikten kapının kilidini açarak içeri girmişti. Bir süre kendini sakinleştirip, üzerini düzeltmişti.

Bir süre onun elindeki çekici bir yere koymaya çalışmasını ve duvarın dibinde, yerde oturan kendisine yaklaşmasını izledi. Hava karardığı için oda karanlıktı, koridordan giren ışık aydınlatmaya başlamıştı odayı.

Annesi, onun gibi yanına oturunca hiçbir şey olmamış gibi çiçeğini gösterdi.

"Bak anne, soldu."

Annesi sessizce onu süzdü. Cemre, beş gündür okula gitmeyi bırak odasından çıkmıyordu. Ne kadar uğraştıysa onu çıkaramamıştı. Hazal bile defalarca denemişti, çıkaramamışlardı. Bazen içerden hafif müzik sesi duyuyordu, böyle anlarda içi rahat ediyordu.

"Hepsi solmamış annem, kurtarmaya çalışırız."

Cemre heyecanlı bir şekilde annesine dönmüştü.

"Kurtarır mıyız gerçekten?"

Kafasını salladı annesi hızlıca. Onun hassas bir dönemde olduğunu biliyordu. Kafasının çok karışık olduğunu, bir şeylere yetemediğini anlamıştı.

Çünkü Cemre, babasına çok benziyordu.

Burukça gülümsedi buna annesi. O kadar benziyordu ki ona, bazen karşısında görüyor gibi oluyordu. Şimdi de o anlardan biriydi işte.

Gözlerindeki o boş bakışlar, anlamsız bir şeye çok takılmak, kendini herkesten uzaklaştırması, kabuğuna çekilmesi, hatta kıyafetleri bile, üzerindeki o kıyafetlerin rengi, siyahlığı bile, aynıydı.

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin