۴۳

2K 219 82
                                    

'sitem etme, haberi yok dağların
gözlerini, ellerinle bağladın
faydası yok, geç kalınmış figanın'

"Hocam biz bu konuyu geçen hafta işlemiştik."

Balın şaşkınca öğrencisine baktı. En önde oturan kızın, yarım saattir anlattığı şeye şimdi müdahale etmesi daha da şaşırtmıştı onu.

"İşledik madem niye yarım saattir anlattırıyorsunuz bana?"

Balın bıkkın bir şekilde derin bir nefes verdi. Diğer ders Mete'nin telefonunu almaya çalışacağı için gergindi. Bu gerginlik aklının dağınıklaşmasına, işini aksatmasına sebep oluyordu. Zaten bu olaylar başladığından beri sürekli işini aksatıyordu. Bu yüzden çok kızgındı kendine.

"Hocam siz öyle anlatınca bölmek istemedik."

Ellerini saçlarından geçirip elindeki kalemi masaya bıraktı. Ne yapacağını şaşırmıştı artık, bir an önce her şeyin normale dönmesini istiyordu.

Sonra düşündü, onun normali bile karışıktı ki. Öğrencisine aşıktı, hayatında normallik kalmamıştı.

"Tamam, bırakıyorum dersi haftaya devam ederiz. Çok ses yapmamak şartıyla takılabilirsiniz."

Sırasına oturup telefonunu eline aldı. Gözü her zamanki gibi Cemre'den bir mesaj aramıştı ama yine, hiçbir şey yoktu.

Hazal ile konuşalı iki gün olmuştu. Bu iki günde Mete'nin okula gelmeye başladığını görmüştü ama Cemre hala gelmiyordu.

Balın'ın sürekli telefonu nasıl alacağını düşünüyordu. Sınavlar bittiği için telefonları toplamak gibi bir şey yapamazdı. Derse girmeden telefonları toplama düşüncesiyle birkaç kere Adsay'ın ağzını aramıştı ama onun bu düşünceye karşı olduğunu anlayıp vazgeçmişti. Dünkü derslerinde sürekli Mete'yi yoklamıştı ama çocuk bir kere bile telefonuna bakmamıştı. Balın'ın seçenekleri tükenmeye başlamıştı.

O sırada elinde titreyen telefonla heyecanlı bir şekilde ekrana baktı ama gördüğü isimle heyecanı sönmüştü.

O değildi.

Hazal:

Hocam iki ders sonra Mete'nin dersi beden, spor salonunda olacaklar. Telefonu soyunma odasında çantasında olur, Özgür Hoca spor salonunda telefona izin vermiyor. Herkes dersteyken halledebilirsiniz. Maalesef ki tek başınasınız, dersimiz Adsay Hoca'yla. Asla çıkamam.

Balın gergince yerinde kıpırdandı. Bu şansın belki de tek şansı olabileceğini biliyordu ama Özgür'ü o kadar görmek istemiyordu ki. O ansızın öpme olayından sonra onu tacizden şikayet etmemesinin sebebi özür dilemiş olması ve okulda sürekli yüz yüze gelmek zorunda olacaklarıydı. O günden sonra pek onu görmemişti, adam genelde öğretmenler odasına çıkmıyor, salonda takılıyordu. Arada denk geldiklerinde de Balın onu görmezden gelmişti.

Kafasında dönen düşüncelerle uzun bir süre boğuştuktan sonra çalan zille toparlanmaya başladı.

Başka şansı yoktu.

İki ders sonra spor salonunun önündeydi. Dersinin boş olmasına şükretmişti, daha fazla işini aksatmak istemiyordu. On dakika kadar dışarda bekledikten sonra derse başladıklarını düşünüp salona girdi.

Spor salonu okuldan ayrı tek katlı bir binaydı. Girişte iki beden eğitimi hocasının odası vardı. Hemen yanında soyunma odaları başlıyordu. Onların oldukça uzağında, koridorun sonunda da salon vardı. Kapısı küçük bir kapı olduğu için salondan koridor gözükmüyordu ama hocaların odası hem soyunma odalarının hem de salonun girişini görebiliyordu.

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin