۳۵

3.3K 268 100
                                    

"hayat rüya, her şey yalan."


cemre

Genç kız karaladığı son boşlukla önündeki optik kağıdını ittirdi. O kadar bunalmıştı ki, kendini optik kağıdıyla kesmesine beş dakika falan kalmıştı. Tamamı doldurulmuş olan kağıdı eline alıp kaldırdı ve Adsay'ın gözüne sokarcasına salladı.

Sınavdan saatler önce, hatta sınavın ilk aşamasında yani öğleden önce çıkmak istemişti ama Adsay gitmesine izin vermemişti. Cemre işte tam olarak bu yüzden kampa gelmek istemiyordu, böyle yerlerde birilerinin, Adsay'ın, onu kontrol etmesi çok kolay oluyordu. Mecbur bir şekilde ilk sınava girmişti ve çözmek zorunda kalmıştı. Planı sınavın ikinci kısmında kaçmaktı ama sevgili öğretmeni onu çok iyi tanıdığı için buna da izin vermemişti. Sonuç olarak Cemre, üç saat süren ikinci kısmı da çözmek zorunda kalmıştı.

Can çekişerek.

En kötüsü de aklının her köşesinde o varken başka bir şeyle ilgilenmek zorunda olmasıydı. Kahvaltıdan beri onu görmemişti. O hareketin şokunu atlatamadan Balın'ın hızlı bir şekilde çıktığını görmüştü. Mete'yi ittirip arkasından koşmuştu ama kadın o kadar hızlı yürümüştü ki nereye gittiğini bile görememişti. Sonrasında ise Adsay ile karşılaşmış, mecbur sınava girmek zorunda kalmıştı. Görevli öğretmenleri seyredip durmuştu ama bir türlü onu görememişti.

Onu merak ediyordu. Ona kendini açıklamak, defalarca özür dilemek ve yine ona sığınmak istiyordu.

Sadece onu istiyordu.

"Hocam beni yasal olmayan bir şekilde alıkoymanız bittiyse çıkabilir miyim artık?"

Yanına gelen Adsay'a kağıdı uzatıp hızla çantasını toplama başlamıştı.

"Buraya gelmek için kağıt imzaladın Cemre. Elbette seni yasal bir şekilde alıkoyuyorum."

Genç kız gözlerini devirip son kalemini de çantasına attı. Sandalyesindeki ceketini de alıp karşısındaki optiği inceleyen adama bir şey demeden ayaklandı.

Dakikalarca kadının gidebileceği yerleri aradıktan sonra onu bulamamıştı. Telefonunu Adsay'dan geri aldığı andan itibaren defalarca mesaj atıp aramıştı ama cevap alamamıştı.

Yorulduğu için olduğu yere oturup soluklandı. Üstünün toz olması umurunda bile değildi. Aklına gelen fikirle hemen Hazal'ı aradı.

"Alooo?"

Hazal'ın telefonu bağırarak açmasına istemsizce gülmüştü.

"Tek bir sorum var. Balın nerede olabilir?"

Karşılaştığı sessizlikle kaşlarını çattı.

"Balın kim kız- aa Balın Hoca doğru. Balın diyince tanıyamadım."

Arkadaşının gerizekalılığına göz devirdi. Daha çok ona muhtaç kaldığı için kendine de bir göz devirmeydi bu.

"Sorumu cevapla Hazal."

Bir süre Hazal'ın düşünmesini bekledi.

"Kafe?"

"Baktım, yok."

"Sınıflar?"

"Yok."

"Odası?"

"Oraya bakmamış olabilir miyim sence salak?"

"Sen iyilikten ne anlarsın ki köp-

Derin bir nefes verdi.

"Kapatıyorum Hazal."

Yanlış? (g x g)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin