"Lanet olsun! Bahar öldükten sonra Yavuz Derya'yı nasıl sevebilir?" Odamda, ciddi olmasına rağmen sesinin tınısında alayın gizli olduğu erkeksi bir ses yankılandığında tiz bir çığlık boğazımdan kaçtı. Koridor boyu parmak ucunda yürüyüp açık kapıdan salona baktım.
"Bu hikayede yanan kesinlikle Bahar oldu. Ölürken bile onu düşünüyordu. Kapat şunu, ilk sezonu tekrar izleyelim."
Uğur ile Gizem kanepemi ele geçirmişti. Koltuğu açıp genişletmişler, uzanıp dizüstü bilgisayardan dizi izliyorlardı. İkisi de her zamanki gibi zıt düşüncelerdeydi. Gizem dokunsak ağlayacak kıvama gelmişti. Hazır ol da bekliyor, iki elinde de peçete tutuyordu. Uğur ise bu duruma abartılı bir şekilde göz devirdi.
"Bu dizi asıl Fethi şehit olduktan sonra bitti." dedi burun kıvırarak. "Derya en iyisiydi. Zırlayacaksan başka bir yere geç ki tek başıma rahatça diziyi izleyebileyim."
Kapıya yaslandım. Kollarımı göğsüme sarıp şaşkınlıkla ikisine baktım. Eve hırsız girse fark etmezlerdi. Benim için endişelendiklerini düşünüyordum.
"Bence ilk sezonu açalım. Hem Avcı, hem Hafız hem de Bahar yaşıyor."
Öksürüp dikkatleri üzerine çektiğimde ikisi de bakışlarını bana kaldırdı. Beni gören Uğur "Derya mı, Bahar mı?" diye sordu. Gözlerimi kırpıştırdım.
Ne kadar çok özlenmişim!
Bir umutla Gizem'e baktım. "Bahar olduğunu söyle." Diye homurdandı. Dudaklarımı içeri katladım.
"Arkadaşınız," kendimi gösterdim. "Üç gündür ortalıkta yok ve siz kanepemi işgal edip dizimi izliyorsunuz?"
İkisi de birbirine bakıp aynı anda "Kesin bu Merveci." Dedi. Yanaklarımı Selena'daki Kıvılcım gibi şişirdim ve sakince havayı serbest bıraktım.
"Tamam, Derya güçlü bir karakter." Deyip Uğur'un tarafını tutacak gibi olduğumda "Ama en çok Bahar sevdi." Dedim. "Yavuz'un bir başkasını sevmesine gerek yoktu. Ayrıca bir kez olsun mezarını ziyaret etmedi." Yere dönüp iç çektim. "Bahar sonsuza kadar yanında sahte Yavuz Karasu mezarı ile uyuyacak."
Uğur, Gizem'in kulağına "Dertlenmiş. Canını sıkan bir şey olmalı." diye fısıldadı.
"Sizi duyuyorum." deyip salona girdim. Kendimi tekli koltuğa atıp başımı geriye yasladım. İkisi de dizi izlemeye devam ederken bakışlarım boş tavanda takılı kaldı. Yaşadıklarımı birine anlatmak istiyordum ama bunu nasıl karşılayacaklarını biliyordum. Polise gitmem gerektiğini söyleyeceklerdi. Aslında bir parçam polise gitmeyi düşündü fakat içimdeki korkak kız eğer birine anlatırsam işlerin çıkmaza gideceğini söylüyordu.
Gözlerimi kapattım. Bora ve Gece ile yaşadığım her an, sanki ölüyormuşum gibi gözlerimin önünden film şeridi gibi akıp geçti. Öylesine miydi, yoksa ikisinden ayrı kalmak benim için ölüm müydü?
Beni transtan çıkaran boynuma sarılan iki çift kol oldu. Gözlerimi açtığımda Uğur ve Gizem'in saçları ile karşılaştım. "Seni rahatsız eden her neyse bize anlatabilirsin." Dedi Gizem.
"Her zaman senin yanında olacağız, buzlar kraliçesi." Diyerek devam etti Uğur. Gözlerimde biriken yaş, beni süzülmekle tehdit etti. Tavana baktım ağlamamak için. İkisi benden geri çekilene kadar kendimi toparlamıştım.
"Biz gidelim artık." Tam Gizem'e kalabileceklerini söyleyecekken Uğur araya girdi.
"Haklı. Dışarıda bir işimiz var. Sende gelebilirsin ama Pazar günü yarışman olduğunu ve dinlenmen gerektiğini biliyoruz." Başımı salladım. Son günlerde yaşadıklarım çok ağır şeylerdi. Kesinlikle dinlenmem gerekiyordu.
İkisini yolcu ettikten sonra sıcak bir duş aldım. Bedenimden aşağı günlerin yorgunluğu akarken beynim hala geçmişimle doluydu. Bu gece beni zor bir uyku bekliyordu. Suyu kapatıp bordo bornozu üzerime geçirdim. Aynı renk havluyla saçlarımı sarıp odama girdiğimde ışığı yaktığım an bir çift şeytani gözle karşılaştım.
Hani küçükken deli gibi koşar, kalbin en hızlı attığı anı bekleyip arkadaşımıza "Bak, nasıl hızlı atıyor." Derdik ya. Kalbim o kadar hızlı atıyordu. Çığlık dahi atamadım. Sanki suyu kısıp kapatırken asıl son verdiğim sesimdi.
"Evime nasıl girdin?" diye sordum zorla yutkunarak. Sırıttı. Tekli koltuğumda oturmuş, bacak bacak üstüne atmıştı Buğra. Babamın adamlarından biri olduğunu bildiğim için tehlikenin kokusunu almıştım.
"Tahmin ettiğin gibi, beni baban yolladı." dedi sırıtarak. Oldukça rahattı. Çığlık atıp kaçmamı bekliyor gibiydi ama evim bahçeliydi ve en yakın evdekinin beni duyması imkansızdı. Üstelik bu saatte herkes uyuyordu. Yutkundum. Bu gülüşünü arttırdı. "Seni öldürmemi emretmedi ama duyduğum kadarıyla bu pazar yarışman varmış."
Arka cebinden çıkardığı bıçak, odanın ışığı altında parladı. Midemin bulandığını hissettim. Elim karın boşluğuma kaydı. Bu aralar hep dejavu oluyordum ve bu durum hayata tutunmamı zorlaştırıyordu.
Yalnızca birkaç saniyem olduğunun farkındaydım. Kaçmak için koştum ama adam peşimden gelip bacağımdan tutarak beni yere çekti. "Kolay biri olmadığın için seviyorum seni." Dedi ben elinden kurtulmak için çırpınırken. "Güzel eğlence olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Jugendliteratur❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...