Keyifli okumalarr
----
Yangının kızgın alevleri, villanın çatısını ele geçiriyordu. Bora'nın güçlü kolları arasındaydım. O kadar halsizdim ki, bedenimin bir cesetten farkı yoktu. Konuşmak istiyordum fakat dudaklarım kilit vurulan kapı gibiydi, asla aralanmadı. Kolumu kaldırmak istedim, sanki tüm dünyanın yükünü ellerim arasında tutuyordum. Yapamadım.
"Akça..."
Öksürdüm, tahriş olan boğazım acıdı. Başım dönüyordu. Gözlerimi kapatmamak için direniyordum. Yangının çıtırtı sesleri uykumu getirmek için el birliği ile hoş bir melodi mırıldanıyordu. Bakışlarım, patlayan pencerelerin siyah boşluğundaydı.
"Akça..." dedi bir ses. Oldukça uzak ama aynı zamanda yakın gelen bir tondu. "Kendinde misin güzelim?"
Gözlerime konan ağırlık vardı, damarlarımda yol alan soğukluğu hissettim. Kurumuş dudaklarımda dilimi gezdirip yorgunca gözlerimi araladım. Bilincim yavaş yavaş kendine geliyordu.
"Yine yangını mı düşünüyorsun?" diye sordu aynı ses. Göz ucuyla sağ tarafıma baktığımda Bora'yı gördüm. Endişenin tohumu bakışlarında filizlendi. "Ne yapacağım ben seninle?"
Dikkatli bir hareketle beni kendine çekip kollarını omzuma sardı. Okyanus kokusu burnuma dolduğunda gözlerimin önünde dans eden kıvılcımlar yavaşça söndü ve gri dumanlar gökyüzüne kıvrıldı.
Geri çekildi yavaşça. "Dikkatini bana ver." dedi. Ağır nefesler arasında boş gözlerle ona baktım.
Gizem ilişti bakışlarıma. Göz yaşları içinde "Azra bunu sana nasıl yapabilir?" diye kendi kendine sorduğunda istem dışı tüylerim diken diken oldu. Uğur'un ürperdiğini gördüm. Gizem halimi göründe duraksadı, yüzü hafiften soldu.
"İyisin, değil mi?" diye sordu Bora. Ona bakmadan başımı onayla salladım. Birden aklıma son görüntüler geldi. Etrafa bakındım ve o an tekli koltukta dizlerini karnına çekip boş gözlerle etrafa bakınan Gece'yi gördüm. Bana bakmamak için direniyor gibiydi.
Bora'nın bakışları, gözlerimin iliştiği noktaya ulaştıktan sonra yeniden bana döndü. Saçlarımı geriye doğru okşadı. Gizem ayaklanıp bitmiş serumu dikkatle çıkarırken gözlerimi uzun kirpiklerle çevrilmiş koyu gözlerin sahibinden ayırmadım. Bakışlarımız buluştuğunda gözlerini saçlarıma sabitledi.
"Gözlerini kaçırma Bora." dedim çatallı sesle. "Pati'nin öldüğünü biliyorum."
Gece, sözlerim karşısında daha çok içine kapandı. Son anlar dönüp dolaştı zihnimde. Pati dumanın kokusunu alıp havlamasaydı, belki de ben şu an burada yatıyor olmazdım.
Yeniden küçük bedene çevirdim bakışlarımı. Çenesini dizlerine bastırıp parke zemini izlerken kendini suçladığını biliyorum. O hep çocuk kalmak isteyen deli dolu biriydi. Şu an büyük bir acı omuzlarına düşmüş, kırgın birine dönüşmüştü.
"Gece." deyip seslendim ona. Erken yaşta kendini suçlamaya başlayan kimse kolay kolay mutluluğa ulaşamaz ve pişmanlık hissi hayatı boyunca yakasını bırakmazdı. Kendimden biliyorum ve tıpkı onunla ilk karşılaştığımızda benim gibi olmaması için onu kurtardığım gibi şimdide benim gibi yaralı olmaması için elimden geleni yapacaktım. "Bana sarılmayacak mısın?" diye sordum. Yere eğdiği başını kaldırdı, alt dudağı titriyordu.
"Pati'yi kurtaramadım. Bana kızmadın mı?"
Başımı yavaşça iki yana salladım. "Yanıma gel." Bacaklarını çözdü, koltuktan aşağı sarkıtıp zıplayarak yanıma geldiğinde gökyüzünü gösterdim. Pencereden dışarı baktı. "Pati, arkadaşımın ve küçükken kaybettiğim kedimin yanına gitti. Onlar bulutların üzerinde bizi izliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Teen Fiction❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...