Medya: Barış
Keyifli okumalar...ଘ
Bir zamanlar katil olduğunu düşündüğüm ellerim şimdi delice titriyordu. Ruhumu rahatlatacak bir cümle yoktu. Hislerim uyuşuyordu sanki. Siyah gökyüzünde ay hareket ettikçe dünya uzaklaşıyordu bedenimden. Zaman durmuştu, hem de acının en çok iliklerime işlediği ana denk gelmişti. Küçükken birçok kez zamanın durmasını istemiştim. Şimdi iyi bir dilek olmadığının farkına vardım.
"Yoksa beni özlemedin mi, benim güzel balerinim?" diye sorduğunda ağzımdan titrek bir nefes aldım. Soğuk hava ciğerime dolduğunda göğsüm acımıştı. Bakışlarımı, endişeli ifadeyle beni izleyen Bora'dan çekerek etrafa bakındım. Bir yerden bizi dinliyor olmalıydı. Kuşlar kulağına fısıldamazdı; yerin kulağı yoktu. Henüz Bora ile birbirimize kurduğumuz bir cümleden yalnızca saniyeler sonra o sözlere cevap veremezdi. "Kuşlar fısıldadı, güzelim." dedi sanki anlamış gibi gülerek. Bu cümlesi daha çok izlendiğimize emin olmama neden oldu. "Hatta yerin kulağı var. Bak gerçekten var. İnan bana."
Sözleri karşısında gözlerim kapandı. Kalbim delice atıyordu, hemen arkamda atan Bora'nın kalbinin hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Ne oluyor?" diye sordu Bora tereddütle. Dudaklarım sanki tutkal ile birbirine tutuşturulmuş iki tahta parçası gibiydi. Asla aralanmadı. Şimdiye kadar ruhum sorunsuz yaşıyordu evet ama şimdi yorulmuş, kaçmak istiyordu geçmişinden. "Telefonu hoparlöre al." dedi. Söylediğini yaptım. Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım ve titreten parmağımla hoparlöre tıkladım. "Sen kimsin?" diye sordu boğuk bir sesle.
Sevdiğin kızı katil yapan adam, dedi içimdeki kız. Bunu söylerken ağzı bir karış açılmıştı çünkü o da katil olduğumuzu kabul etmişti ve şimdi şaşkınlık onunda iliklerine işledi.
"Akça beni gayet net hatırlıyor." dedi Barış cevap olarak.
Göz ucuyla bana baktı Bora ama benim gözlerim hala telefondaydı. Ellerim delice titrerken hafifçe yukarı kaldırdım. Delirmiş gibiydim. "Sen nasıl hayattasın, Barış. Sen öldün." dedim adeta fısıldayarak. "Sen benim gözlerimin önünde öldün."
"Barış?" dedi Bora. Daha çok sorar gibiydi. Kim olduğunu idrak ettiğinde delici bakışlarını yüzümde hissettim fakat dönüp bakamadım. Olduğum yerde bir heykel gibi hareketsiz kalmıştım. Sanki ruhum çekilmişti, yaşadıklarım kötü bir kabus olabilir miydi?
Gözlerimi kapattım, şakaklarımı ovuşturup başımı iki yana sallarken Barış'ın gülüş sesi kulağıma doldu. Bedenim buz kesmişti. Her geçen saniye daha fazla titriyor, gerçeklikten biraz daha uzaklaşıyordum. Kalbim delice atıyordu. Elimi kalbime yasladım.
"Babanın bir cümlesi vardı. Ha, hatırladım." dedi keyifle. "İmkansız olduğunu bile bile birbirinizi sevmek intihardı. Ölüme koşuyorsun, minik balerin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Teen Fiction❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...