Mer ha baaa
Bugün iki bölüm atıyorum. 47.bölüm bittikten sonra 48'e geçebilirsiniz. Keyifli okumalarr 🧡
----
Önümdeki polis memurunu takip ederken birkaç kişi dönüp bana bakıyordu. Tabi bakarlardı, nur yüzlü biri insan kaçırır mıydı? Her ne kadar iç sesim geçmişte daha kötülerini yaptığımı söylüyor olsa da masum insanlara zarar vermezdim. Hedefim can yakanların canını yakmaktı. Böyle olmasa ileride sevgilim olacak adamın geçmişte neden saçını kazıtayım ki?
'Çünkü ileride sevgilin olacağını bilmiyordun.' dedi içimdeki kötü kız. Ona el hareketi çekerken masum yanım beni ayıplıyordu.
Ne ara bu kadar iyi anlaşmaya başlamışlardı?
Polis memurunun girdiği odaya arkasından bende girdim. Odanın ortasındaki sandalyede otururken ellerime bakıyordum. Kelepçe takmayacaklar mıydı?
Boğaz temizleme sesiyle başımı kaldırdım. "Bir süre burada duracaksın." dedi polis memuru. Soru sormayacak mıydı? Avukat istemek başlı başına saçmalık olurdu çünkü polis memurunun amacı beni sorgulamak değildi. Durum çok tuhaf geldi. Öyle ki burada oturuyor oluşumun asıl amacının suçlu olduğum için değil de, dış etkenlerden korunmak olduğunu düşünmeye başladım ama bu seçenek fazlasıyla mantıksızdı. "Bir gecelik misafirimiz olacaksın. Şimdi uslu dur." deyip odadan çıkarken kısa bir süre arkasından bakındım. Uslu durmaktan başka yapacak bir şey mi vardı? Ne bekliyordu? Sandalyeyi alıp yanımdaki camı kıracağımı mı?
Etrafıma bakındım. Yanda bulunan camın arkasında büyük ihtimal biri vardı. Sırıtarak el salladım. Bir süre sonra polis memuru geri geldiğinde bıkkın gözlerle bana baktığına göre el salladığımı görmüştü.
Koluma girip beni kaldırırken kendimi kıldan ince bir köprüde yol alıyor gibi hissettim. Uzun koridor bitmiyordu. Sonunda demir kapılar üzerime kapandı. Kilit sesi uzun bir süre duyacağım tek ritim olabilirdi.
Polis memuru uzaklaşırken iki elimle demirleri tutup yüzümü aradaki boşluğa yerleştirdim. "Avukat isteyebilir miyim?" diye seslendim. Cümlem duvarlara çarpıp birkaç defa yankılandı. "Bora Pusat'ı şikayet etmek istiyorum! Gece sivrisinekler sabah Bora. Bıktım bu adamdan!" Cevap gelmedi. Kendi kendime mırıldandım. "Bari Azra'nın saçını yolup haklı sebepten düşseydim buraya."
Bu noktaya nasıl geldiğimi düşündüm. Sakin bir hayatım vardı. Sonra her şey alt üst oldu. Herkes kafayı yedi. Bora'nın ev sınırları arasında mantıklı düşünebilen tek kişi Gece kalmıştı sanırım.
Topuklarım üzerine çömeldim. Kollarımı sarıp dirseklerini yerleştirirken halime güldüm. "Tek dertleşeceğim kişi sen kaldın sanırım." dedim. Küçük fare burnunu çekti ve yavaşça deliğine döndü. "An itibari ile bende kafayı yedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Teen Fiction❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...