"Erkencisin." dedi yatakta esnerken bana bakan Uğur. Esnemesi son bulduğunda gözlerini kırpıştırdı. "İlk defa erkencisin."
Gizem elini Uğur'un yüzüne vurup onu susturduğunda gülmeden edemedim. Bugün çok iyi bir ruh halinde uyanmıştım ve Bora'nın gününü cehenneme çevirmeye hazırdım.
"Uykumu iyice aldım. Bu yüzdendir." dedim. Aynanın karşısındaki sandalyeye oturup uzun saçlarımı tararken dudaklarımda hain bir sırıtış vardı. Bora dün geceyi hatırlıyor mu bilmiyorum ama bu durumu kesinlikle kendi çıkarıma kullanmam lazımdı. Aniden aklıma gelen düşünceyle "Uğur." diye seslendim.
"Hı?" dedi mırıldanarak.
Dün gece gardenya gibi koktuğumu söylemişti Bora, ve Uğur eski sevgilisine her zaman çiçek aldığı için çiçekler konusunda iyiydi. "Gardenya çiçeğinin anlamını biliyor musun?" diye sordum.
Başını yastığa yaslayıp tavanı inceledi. Sanırım Gardenya çiçeği aldığı birini hatırlamıştı. "Beyaz bir çiçek açtığı için meleğe benzetilir. Bu da günahsız bir melek anlamına gelir. Hassas olduğu için, beni unutma ve gerçek aşkımsın gibi anlamları da taşır. Tüm bunların yanında gizli aşkı da simgeler." dedi, göz ucuyla kalbi açıdan dolayı bin bir parçaya ayrılan bana baktı.
Günahsız melek...
"Neden sordun?" dedi merakla.
"Hiç." Başımı iki yana salladım. "Öyle, birden aklıma geldi."
Aynadaki yansımama baktım. Bir gün beni gerçekten bırakacaktı çünkü kendisinin şeytan, benim melek olduğumu söylemişti ancak bildiğiniz gibi şeytanda bir zamanlar melekti. Bora bir zamanlar iyi biriydi ve benim şu an iyi biri olarak gözüküyor olmam kötü olmayacağım anlamına gelmezdi çünkü geçmişte bende iyi biri değildim.
Ayrıca şimdi kariyerim çıkmaza sürükleniyordu. Onca sıkı çalışmanın, harcadığım yılların boşa gittiğini anladığım andan beri harap durumdaydım. Evet, Gece'ye ders veriyordum. Bu biraz olsun kendimi iyi hissetmeme sebep olsa da gerçek her zaman beynimin içinde dönüp acısını hissettiriyordu.
Tarağı masaya bırakıp yavaşça ayağa kalktım. Yatak odasının kapısını arkamdan kapatarak koridora çıktım. Günaydın, deyip gülümseyen personeli selamlayarak koridorlardan geçtim. Aşağı inmek için merdivene adım atacağım an Gece'nin odasından gelen gülme sesini duydum.
"Güney, çok güzel oldun!" dedi ellerini sevinçle birbirine vurarak.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım Gece, Güney ile oyun oynuyordu. Ne yaptıklarını merak ettiğim için aralık duran kapıdan onları izledim. Beni fark eden Güney, tüm yüzünü görebilmemi kolaylaştırmak ister gibi bana baktı. Gördüğüm manzara karşısında gözlerim kocaman açılırken gülmemek için ağzımı kapattım.
"Sanırım kuaförcülük oynuyorsunuz." dedim, Güney'in makyajlı yüzüne bakarak.
"Aa, Akça!" dedi Gece beni fark ederek. "Abim Güney ile ne istersem yapabileceğimi söyledi, ben de ona makyaj yapmaya karar verdim. Şimdi saçlarını yapacağım."
Güney derin bir iç çekti ama çaresiz bir şekilde "Evet, küçük hanım." sözlerini mırıldanarak başını salladı. Bu halini gören onun bir mafya için çalıştığını asla düşünmezdi.
"Bu arada Akça, abim kendini iyi hissetmiyormuş. Bu yüzden Güney'e benimle ilgilenmesini söyledi." Gece sevinçle el çırparken Güney'in yüzü düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Novela Juvenil❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...