Önümdeki adamın başını eğip onaylamasıyla iki adam yanıma geldi. Biri elimdeki ipin düğümünü açarken diğeri ayak bileklerimdekini çözmeye başladı. Benim ise şaşkın bakışlarım Gece'nin üzerindeydi. Demek ki bu adamın bu kadar kötü davranmasının sebebi Gece'nin abisi olmasından kaynaklıydı ve ben onu kaçırmakla suçlanıyordum.
İpler tenimi çıplak bırakıp yere düşerken ağrıyan bileklerimi kendime çekip ovuşturdum. Morarmıştı ve iz çıkmıştı. Bakışlarım tenimde gezinirken göz odağıma minik bir el girdi. Yavaşça Gece'ye baktım.
"Bayan kelebek, benimle gel." dedi kocaman gülümsemeyle. "Yaralarını temizlememiz lazım."
Önümdeki adam kardeşine dik dik baktı, etraftakilerin gözü ise yanlış bir şey yapmamam için benim üzerimdeydi ancak herkesin bakışlarında Gece iyi olduğu için ne kadar rahatladıklarını görüyordum.
"Hadi, gidelim." Küçük kız elimden tutup beni korkunç odadan çıkarmaya çalıştı.
Abisi arkamızdan "Prensesim. Buraya gel." dedi ama Gece başını iki yana sallayıp beni işaret etti.
"Hayır. Bayan kelebeğe yardım etmem lazım. Kelebekler hassas olur."
Adamın yüksek sesle homurdandığını duydum. Odayı arka kapıdan terk etmeden önce heybetli bir adamın yanında durup ağzının altından bir şeyler mırıldandı. Konuştuğu adam başını sallayıp yanımıza geldi.
"Küçük hanım." dedi. "Büyüklerin işine karışılmaz."
Gece kaşlarını çattı. "Güney, geçmemize izin ver. Yoksa seninle tekrar evcilik oynar ve sana yeniden balerin kıyafeti giydiririm."
Gözlerimden akıp geçen yorgunluğa gülüşüm eşlik edecekti ki dudaklarımı birbirine bastırıp bu güdüyü engelledim. Güney'in gözleri genişledi, çaresizce geçmemize izin verdi.
"Onlara karşı kazanmaya bayılıyorum." dedi Gece, kendi kendine gülüp beni dışarı çekti. Uzun süredir karanlığa alışan gözlerim ışık ile buluşunca kamaştı. Bakışlarımı kısıp merdivenin basamaklarını çıkmaya başladım. Düz zemine geldiğimizde sanki Gece benimle empati kurmuş gibi ışığı kapattı, iyi olup olmadığımı kontrol etmek için bana baktı. Artık koridoru aydınlatan tek şey camdan sızan ay ışığıydı. Ona bakıp gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Gülümsedi ve beni evin içinde sürüklemeye devam etti. Gözlerim, açık kapıların ardında yansıyan ışıklardan dolayı aydınlığa alıştığında etrafa kaşlarımı kaldırıp baktım. Pencerenin ardından gözler önüne serilen bahçede birçok güvenlik vardı. Kaçmaya yeltendiğim an tüm çabamın boşa çıkacağının bilincine vardığım için omuzlarım düştü ve çaresizce etrafta göz gezdirdim. Benimde hayatım lüks içinde geçmişti ama bu ev fazla büyük ve lükstü. Babam zengindi ama hayatımın büyük bir döneminde yanımda değildi. Küçük yaşta balerinliğe başlayıp kendime bakmak zorunda kalmıştım. Başarılı olduğum için kazandığım para her zaman bana yeterdi.
Gece'ye baktım. Yanından geçtiği insanlara el sallarken, "Seni boş bir odaya götüreceğim" diye mırıldandı.
Yorgun adımlarla ona eşlik ederken ne diyeceğimi bilmiyordum. Aklımda dönme dolap misali dolanan düşünceler vardı. Mesela o adam kimdi? O kadın neden Gece'yi kaçırmaya çalıştı? Peki, Ağça kim?
"İşte odan." dedi Gece. Elimi bırakıp zıplayarak eşyaları göstermeye başladı. "Televizyon var. Dolapta kıyafet yok ama adamlardan birini yollayıp sana kıyafet aldıracağım. Banyo var-"
Tam devam edecekken karın gurultusu lafını kesti. Ellerim karnıma kayarken utançla gülümsedim. O ise sanki bir yetişkinmiş gibi anlayışla gülümsedi.
"Yemek ister misin? Güney'e hamburger siparişi verdirdim. Midem küçük olduğu için fazla geldi. Seninle paylaşabilirim. Aslında paylaşmayı hiç sevmem ama seni sevd-"
"Gece."
İkimiz de dönüp sesin geldiği yöne baktık. Kapının ardında beni suçlayıp ameliyat etmekle tehdit eden çakma doktor vardı. Gözleri Gece ile benim aramda gidip gelirken kardeşine kaşlarını çattı. Gece'de aynı inatla kaşlarını çatıp kollarını göğsüne sardı.
"Odasını gösterdin. Artık gel. Uyuma zamanın."
"Ama abi o acıktı." dedi itiraz ederek. "Misafirlerin rahat hissetmesine yardımcı olmamız gerekmez mi?"
Birkaç saniye yoğun bir şekilde bana baktı, ardından derin bir iç çekti. "Tamam miniğim. Ablana biraz yiyecek getirteceğim. Şimdi benimle gel."
Gece başını sallayıp bana baktı. "İyi olacak mısın bayan kelebek?"
"Evet, teşekkür ederim Gece." Yanında diz çöktüm ve yalnızca onun duyabileceği kadar kısık sesle konuştum. "Ayrıca bana kelebek demene gerek yok. Benim adım Akça. Pek çok insan bana adımla hitap edemez ama sen çok özel ve tatlı bir kızsın."
Aynı sessizlikle konuşup "Teşekkür ederim Akça." dedi. Koşarak abisinin elini tuttuğunda ayağa kalkıp doğruldum. Tam odadan çıkacakken adam omzunun üstünden bana baktı. O karanlık odada elleri bağlı olmadığım için, evde yalnız uyanıp annesini arayan çocuk gibi çaresiz duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Teen Fiction❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...