"Dün, gecenin üçünde bir kadın elinde tekerlekli bavulla geçti sokaktan. Bir yere gitmiyordu, birinden gidiyordu." Avuç içini alnına yaslayıp ağlamaya başladı Gizem.
Çatalına taktığı salatalığı ağzına atarken Uğur "Bayılıyorsun romantizme. Belki saat beşte uçağı vardı kadının." dedi. Daha çok ağladı Gizem.
"Tek başına mı yolculuk yapacaktı?"
Güney elini omzuna attı. Büyük bir içtenlikle "Ben senin tek yolculuk yapmana asla izin vermem." dedi.
"Sana uçak için uygun bir makyaj yapabilirim, Güney." deyip portakal suyundan küçük bir yudum aldı Gece.
Ardından baktığım kapıdan uzaklaşıp sırtımı duvara yasladım. Yüzümde gülümseme yayıldı ama dışarıdan bu tebessümün çılgın bir sırıtış gibi göründüğüne emindim. Yaklaşık bir hafta sonra eve gelmiştim. Yarın geleceğimi sanıyorlardı.
"Neden tek başına geldin?" Sağ tarafımdan gelen sesle korkuyla yerimde sıçradım. Vücudumdan bir ürperti geçti. Ne ara geldiğini anlamadığım için şaşkınlıkla gözlerimi büyütüp ona baktım.
"Doktor iyi olduğumu söyledi-"
"Seni almaya gelecektim." deyip lafımı kesti. Ciddi duruyordu. "Ya seni takip etselerdi?"
"Aptal değilim." dedim. "Şoförünü arayıp beni alması gerektiğini söyledim."
Yanıma yaklaştı. Omuzlarımdan tuttuğunda gözlerinin içine baktım. Özlem duygusu hakimiyet kuruyordu, bunu kelimelere dökmeyeceğini biliyordum ancak o beni şaşırtıp "Artık ayakta durabiliyorsun. Hastanedeki soruna cevap vereyim. Seni özledim." dediğinde kendime hakim olamayıp şaşkınlıkla "Ne?" dedim.
Beklemiyordum. Elini yanağıma dokundurup nazikçe çenemdeki kesiğin üzerinde gezdirdi. Bu da kalbimin daha hızlı atmasına sebep oldu. Birbirimize çok yakın duruyorduk. Yavaşça eğildiğinde gözlerimi kapatıp nefesimi tuttum. Çenemdeki kesik izine nazik bir öpücük kondurdu.
Geri çekildiğinde gözlerimi aralayıp ona baktım. "Beklemiyordum." dedim. Yanağımı okşayıp gülümsedi.
"İçimde kalacağına yapar pişman olurum, güzelim." dedi ve gülerek göz kırptı. "Hayat felsefem bu."
Başımı hafifçe yan yatırdım. "O zaman umarım içinde kalacak başka bir derdin yoktur." dedim.
Dudak büzüp düşünür gibi yaptı ve yalan söyleyerek "Şu anlık yok." dedi. "Peki senin?"
Gülümsedim. "Yoruldum. Sarılalım mı?"
Ona ilk sarıldığımda hissettiklerimin hala etkisindeydim ancak o sarhoş olduğu için büyük ihtimal hatırlamıyordu. Bu durum beni üzmüştü.
Cevap beklercesine ona baktım. Bir şey söyleyecekti ama bir anda duraksayıp sadece başını salladı. Belime sarılıp beni kendine çekti. Onun açısından ilk sarılmamız olduğunu varsayarsak bu fazla hızlıydı.
Sanki hissetmiş gibi güldü. "O lanet günü hatırlıyorum." dediğinde gözlerimi kapatıp rahatlayarak tebessüm ettim. Onunla dalga geçtiğim için lanet gün diye hitap ettiğinin farkındaydım.
Kolları belimdeydi, bende sarmaşık gibi sardım kollarımı beline. Yüzümü göğsüne yaslayıp kokusunun içime çektim, o da aynı şekilde başını boynumun girintisine gömüp derin iç çekti.
"Acını hafifletmek için söylemiyorum.” dedi. "Kısa saç sana çok yakışmış."
"Bana hala bir kuaför borçlusun." dedim mırıldanarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAHKAR MELEK
Teen Fiction❛Ben Akça Aksel. Ağça Aksel sanıldığım için kaçırıldım.❜ ⇝ "... Hala benim meleğimsin." Burukça gülümsedim. "Emin misin?" Başını aşağı yukarı salladı. Boğazını temizleyip dudaklarıma baktı. Ben tepki veremeden yüzümü tuttu ve bana yaklaştı. D...