"Baba, annem ne zaman uyanacak?"
Rüyada mıydım? Bebeğimin sesi o kadar yakındı ki.
"100'e kadar saydın mı Minho? Doktor 100 olunca uyanacak demişti." Bay Kim'in sesi ile güldüm, buna gülmek denirse.
"Baba bak dudağı oynadı!" Rüyada değildim. Zihnim açıktı. Sadece gözlerimi açmam gerekiyordu. Bunu istiyor muydum bilmiyordum. Uzun bir uykudan uyanmış gibiydim. Son olanlar beynimde dolanıyordu. Ne zamandır uyuyordum bilmiyordum. Çok değil bir kaç dakika sonra ayak sesleri, ardından yüzüme değen el hissetim. İrkilerek kafamı oynattım.
"Jimin Bey, ben doktorum. Güvendesiniz sakin olun ve gözlerinizi açmayı deneyin."
Doktorun sesi ile kendimi kastığımı farkettim. Doktor bu sefer parmağını göz kapağıma getirerek göz kapağımı yukarı kaldırdı. Reflekse gözlerimi kırpıştırdım. Ardından gözüme gelen ışıkla rahatsızca kıpırdandım. Elimin üzerinde bir el hissettim, konuştu.
"Sakin ol, rahatla" Onun sesi rahatlatıcıydı, onun sesi güven vericiydi. Doktor tereddüt ederek elinde ki ışığı gözüme tuttu. Rahatsız olsam da bekleyerek elimin üstünde ki ele odaklandım.
"Baba ben de ben de" elim sıcaklığını kaybetti ama bu kısa sürmüştü. Bu sefer elimin üstünde minik bir el vardı.
"Anne çok uyudun. Ağlamamı istemiyorsan uyan." Sözlerine karşılık gözlerimi kırpıştırdım. Işık nedeniyle çabuk açamasam da görmüştüm. Minho Bay Kim'in kucağındaydı. Elleri ise elimin üstünde. Konuşmak için ağzımı açmıştım ama boğazımda ki acı ile geri kapattım ağzımı. Başımda durumumu inceleyen doktor konuştu. Orta yaşlı biriydi, yaşının verdiği bir tatlılık vardı.
"Bir sorun yok ama bir gün daha kalmasında sakınca yok. Bir şey olursa ne yapacağınızı biliyorsunuz. Geçmiş olsun"
"Sağolun doktor bey." Bay Kim Minho'yu kucağından indirerek geçirdi doktoru. Gözlerimi sadece kafasının yarısını görebildiğim bedene çevirerek gülümsedim. Boyu minicik olduğu için yetişemiyordu.
"Göremiyorum!" Sesi her an ağlayacak gibi çıkmıştı. Kıyamıyordum ki. Hafif yerimden doğruldum, ne kadar vücudum ağrısa da.
"Dur yerinde"
Doğrulduğum gibi geri yattım. İtaat etmemin sebebi itaatsizlik yapacak kadar gücüm olmadığındandı. Psikolojik yorgunluk fiziksel yorgunluktan kötüymüş. Bir ayda hayatım boka batmış, düzelmiş ve yeniden boka batmıştı. Bu döngünün devam etmemesi için her şey yapabilirdim sanırım. Bir ay saydığım, hayatımda bir bok batağıydı. Ne çok aynı kelimeyi kullandım değil mi? Ne kaba ama.
Geri yattığıma şaşırmıştı Bay Kim, bana kaşlarını kaldırarak baktı. Şaşkınlığını belli ederek. Ona gülümseyerek gözlerimi hâlâ yatağa çıkmak için debelenen Minho'ya çevirdim. Çıkamayacağını bilmesine rağmen çabalıyordu, bu bana hayatımı hatırlatıyordu.
"Baba kucak!"
"Minho annen seninle uyuyacak kadar iyi değil."
"Ama özledim" öne büzdüğü dudaklarını parmaklarım arasında kıstırmak için eğilecektim şimdi. Bebeklerin bu kadar tatlı olması haksızlık değil miydi? Öksürerek araya girdim. Bay Kim'in gözleri öksürüğüm ile bana dönmüştü.
"Bay Kim, sorun değil. İyiyim ben." Gözleri kabul etmek istemediğini belli etsede oğlunu kucaklayarak yanımda ki boşluğa koydu. Minho yüzümü rahatça görmenin rahatlığı ile sanki bu ani bekliyormuş gibi ağlamaya başladı. Telâşlanarak yerimden doğruldum tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İf the mafia falls in love |vmin|
FanfictionEski sevgilisi tarafından dolandırılan Park Jimin, İntihar etmek için geldiği köprüde onu annesi sanan bir bebeğe annelik yapacak mıydı?