3 saat önce:
Yaklaşan ayak sesleri ile nefesimi tutmuştum. Ses çıkarmazsak bulamazlardı bizi değil mi? sessizce yutkunarak gözlerimi açtım. Kucağımda ki bedenin kıpırtısı ile korkuyla gözlerimi kucağıma indirdim. Minho uyku mahmuru haliyle kaşlarını çatmıştı. Bir kaç defa ağzını açıp kapamıştı mayışık şekilde.
"Anne ne oluyor?" hızlıca parmağımı dudağıma kapadım.
"Şş, bebeğim sessiz ol tamam mı? saklambaç oynuyoruz." kafasını usulca sallayarak kucağımda doğruldu. Gülümsemeye çalışarak yanağını okşadım. Ama uzun sürmemişti, kapının arkasından gelen ses ikimizi de korkutmuştu.
"Küçük Kim neredeymiş." duyduğu yabancı ses ile gözleri kapıya ardından yüzüme dönmüştü.
"Kiminle oynuyoruz?"
"Koruma abilerinden biri, ama bizi bulamaz. Kapıyı kitledim" kafasını anladığını belirtircesine sallayarak sırıttı. Saklambaçı seviyordu. Gergince gözlerimi etrafta gezdirerek işime yarayacak bir şey aradım. Makas, makas aradı gözlerim. Dolapta vardı biliyordum. Yavaş hareketlerle Minho'yu kucağımdan indirdim.
"Burada dur tamam mı? bir şeye bakacağım" tekrar kafasını sallayarak beni onayladı. Yerimde doğrularak sessiz adımlarla dolaba yürüyordum ki kapı kolunun hareket etmesiyle adımlarım durdu. Hızlanan kalbimle yutkunarak hızla dolabı açtım. Diş fırçaları, macun, diş ipi hayır. Her şey vardı ama makas nerdeydi? titreyen ellerim diğer dolaplara gitti. Kapı kolu bir kaç kez hızlıca oynadı. Ellerim hızlandı. Ama elime geçen tek bir şey yoktu. Kapı tekmelendi ardından ses duyuldu.
"Buldum sizi."
Kafamı iki yana sallayarak oynayan kapı koluna ardından Minho'ya çevirdim gözlerimi. Duvara yaslanmış halde kapıya bakıyordu. Elime aldığım havluyla yanına yaklaşarak kulağına eğildim.
"Kapı açılırsa küvete saklan olur mu? ben ikimizin yerine sobeleyeceğim."
"Neden ikimiz değil?"
"Seni bulamasınlar diye" kabul etmeyecek gibi olsa da bakışlarımla masumca kafasını sallamıştı. İlk defa ona böyle bakmıştım, ondan da olabilirdi. Derin bir nefes alarak tekmelenen kapıya döndüm. Ses kesildi. Kaşlarım huzursuzca çatılmıştı, niye ses kesilmişti? Taehyung mu gelmişti yoksa? heyecanla elimi kalbime koyarak gülümsedim. Sonunda gelmişti.
"Baban-"
Silah sesi. Minho'nun çığlığı. Titreyen ellerim ve duvara çarpan kapının sesi. Hızlıca Minho'yu kucakladım ve yerimde doğrularak küvete soktum onu.
"Kal burada, tamam mı bebeğim. Lütfen." bir şey demesine izin vermeden açılan kapıya döndüm. İçeri giren uzun boylu adamla elimde ki havluyu sıktım. Ne gülünç! silahlı adamı havluyla savuşturacağıma inanmak. Adam etrafı acelesizce taradı, gözleri ayakta dikilen bana uğradı. Kaşları şaşkınca havaya kalkmıştı. Beni beklemiyordu belli ki. Kafasını hafif yana atarak bedenimi süzdü. Elinde ki silahı önemsizce beline yerleştirmişti. Çenemi sıkarak gergince yerimde sallandım. Beni önemsemiyordu, bu iyi değildi. Bu hiç iyi değildi.
"Söyledikleri kadar varmışsın."
"Anlamadım?" pantolonumda hissettiğim el ile yutkunarak boşta ki elimi pantolonuma sürttüm. Kafamı arkaya çeviremezdim.
"Bir kadın kadar güzel olduğunu diyorum." pantolonum gerildi. Hayır bebeğim, saklan orda.
"Ben bir erkeğim."
"Farketmez"
"Johan!" farklı bir ses. Adamın bakışları benden çekildi. Bunu fırsat bilerek gözlerimi Minho'ya çevirdim. Pantolonumu minik eli kavramıştı. Ona gülümseyerek hızla önüme döndüm tekrar. Anlamıştı, oyunda olmadığımızı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İf the mafia falls in love |vmin|
FanficEski sevgilisi tarafından dolandırılan Park Jimin, İntihar etmek için geldiği köprüde onu annesi sanan bir bebeğe annelik yapacak mıydı?