XXXII

359 26 19
                                    




Boyanın kağıda vuruş şekli hipnoz etmiş gibiydi beni. Anlamsız bakışlarım o küçük elin hareketlerini, kulağım boyanın o tırmalayan sesini takip ediyordu.

Minho, elinde ki kalemi acelesizce masaya bıraktığında gözüm hâlâ oradaydı. Oysa dün gecenin güzelliği, aklımı bugünün olacaklarını getirmemişti.

Sabah ki yürüyüşten sonra belki de aramızda ki sırlar kaybolduğundan ikimizde olmayan bir şekilde huzurluyduk. Kulübeye geldiğimizde de öyleydi, hatta o kadar huzurluyduk ki müstehcen şeylerin bizi yormasına izin vermiştik.

Sonra telefonun sesiyle bir rüyadan uyanış gibi olmuştu her şey. Taehyung telefonu gülümseyen ama ciddi sesiyle açmış, çatılan kaşları ile yataktan çıkışıydı benim de yüzümün düşüşü.

Öylece odadan çıkması kötü bir şeylerin olduğunu gösteriyordu. Belki de bizim iyi günlerimiz uzun olamıyordu diye düşünmüştüm.

Onun gibi odadan çıktığımdaysa iki eli alnında yarı çıplak yerde otururken bulmuştum onu. Endişeyle yaklaşan adımlarıma karşılık bana dediği tek şey ile ne hissedeceğimi bilememiştim.

"Bay Kim, ölmüş."

Yüzünde ki ifadeyi bir kağıda dökebilecek olsaydım, sanırım bunu yapamazdım.

Sesinde ki o öfkeye tezat yüzünde ki hüzün, o hüzne tezat gözlerinde ki parıltı.

O babasının ölmesine üzülen çocuk, Bay Kim'in ölmesine sevinen bir babaydı.

Şimdi ise evdeydim, Minho'nun o huzur kokan odasında onun beni çizmesini izliyordum.

Beni buraya getiren Taehyung olmamıştı, ne ara haber verdiğini bilmediğim bir koruma almıştı beni o güzel yerden. O an onun yanında olma düşüncesi kaplasa da içimi belki de bu iyi bir düşünce değildi.

Onu arayan büyük ihtimal abisi olduğundan onun yanına gideceğini düşünüyordum.

"Appa?"

Gözlerim titreşerek kapandı, açıldı.

"İyi misin? Appa?"

Gözümün önünde ki yüze odaklanarak nefes aldım.

"İyiyim, iyiyim bebeğim. Daldım sanırım."

Aslında üzgün değildim o adam için, onu tanımıyordum görmemiştim bile. Benim endişelendiğim Taehyung idi. Onun içindi bütün endişem.

Yüzüme küçük bir gülümseme kondurarak endişelenmemesi için minik bedeni kucakladım.

"Sen bana appa mı dedin bakalım? Doğru mi duydum?"

Küçük dudaklarını büzerek yüzümü ellerinin arasına aldı.

"Hıhı, artık sana appa diyeceğim. Çünkü sen bir appasın."

"Minho.."

"Efendim appa?"

Dudaklarımı alnına küçük küçük dokundurdum.

"Ben senin annen değil miydim?"

"Hayır, artık sana anne demeyeceğim. Ben artık büyüdüm."

Şaşkın bir ifadeyle onu kendimden uzaklaştırdım.

"Ne yani büyüdün diye bana anne demeyecek misin? Hem ne zaman büyüdün sen, hı?"

Ben konuşmamı sakince dinleyerek ellerini bu sefer iki yanına yerleştirdi.

"Bir kere ben 3 yaşındayım. Artık her şeyi biliyorum. Sen bir erkeksin, anneler kız olur."

İf the mafia falls in love |vmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin