II.

2.2K 154 30
                                    



Buraya neden gelmiştim ve neden hâlâ burda tutuluyordum bilmiyordum hiçbir fikrim yoktu.  Sakladığım bir şey de yoktu, o adamı  ve adamlarını da tanımıyordum. Orada olmam tamamen bir tesadüftü.

Belki de tanrı bana acıyıp ölmemi istememiştir, ya da sürünmemi istemiştir. İkinci düşüncem daha ağır basıyordu. Kafamda bu iki düşünce dönüp diyordu.

İtiraf etmeliyim ki intihar etmek  istemiştim o köprüde evet. Ama yapamamıştım, yapamazdım ki. Neden o pisliğin suçunu canım ödüyordu sanki.

Elimi cebime attığımda telefonu bulmanın aydınlanması gelmişti yüzüme. Fakat şanssızlığım yine peşimi bırakmamıştı. Şarjım bitmişti. Sinirle telefonu cebime geri soktum. Şanssız biri olduğum yaşadıklarımdan belliydi zaten.

Benim gibi bir insanı kandırmak kolaydı, hele ki sevilmemiş ve sevgiye muhtaç bir insan olduğumu bilirseniz. İlgiyi severdim ve o şerefsiz piç bunu kullanarak beni kandırmış ve ortadan kaybolarak beni bu  boka batırmıştı. Şimdi düşünüyordum da aramızda ki ilişkinin çıkar ilişki olduğunu bir ben farkedememişim. Alttan almak kolaydı fakat benim ki düpedüz enayilikti. Ve bunun cezasını en ağır şekilde ödüyordum.

Oturmaktan sıkılmış odayı inceleme fırsatı da bulmuştum, burası kesinlikle bir çalışma odasıydı. Düzenli ve temizdi fakat dediğim gibi hâlâ iç karartıcıydı.

Sıkıntıyla oflayarak kapıyı açtım.

"Ah, korktum!" Elimi kalbime atarak geriye atmıştım kendimi.

Birden önümde beliren koruma beni korkutmaya yetmişti.

"Bay Kim söyleyene kadar bu odadan çıkamazsınız."

Derin bir nefes alarak adama diktim gözlerimi. Bu insanlar kim oluyordu da bu kadar müdahale edebiliyorlardı bana?

"Beni kaçırdınız, silah doğrulttunuz. Bu da yetmedi beni soy-" saçlarımı geriye attım sakinleşmek adına.

"Bakın beyfendi bu yaptığınız suç, önümden çekilin lütfen! "

Kesinlikle beni umursamıyordu. Ona kıstığım gözlerimle baktığımda arkasında ki bedeni de görmüştüm çoktan. Bu sefer ona dikmiştim gözlerimi.

Bakışlarım korumanın da dikkatini çekmiş olmalı ki o da arkasını dönmüş patronunu görmüştü. 

"Efendim, beyfendi zorluk çıkarıyor."

Ben mi der gibi elim göğsüme gitti.

"Ben mi zorluk çıkarıyorum?"  inanılmazdı cidden.

Patronları dedikleri adam ise sadece gözlerini çevirmişti.

"Sen Minho'nun yanına git ve sende"

Bakışları korumadan bana döndüğünde eliyle içeri göstermişti.

"Buyur içeride konuşalım"

O sandalyesinde ben ise onun karşısında ayakta dikilmiş  tekrar tekrar etrafı  incelemekle meşguldüm.

"Sor"

Nihayet!

"Minho, annesi nerede?"

Kasları çatıldı.

"Bu seni ilgilendirmiyor." Kaşlarım çatıldı.

"Peki neden hâlâ buradayım?"

Çatık kaşları düzeldi ve yerinde kalktı.

İf the mafia falls in love |vmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin