XIX.

1K 72 22
                                    




Gözlerini çenesinde ki acıyla açarak tavanda gezdirdi. Olanları unutmak istiyordu. Gözlerini açmamak, uyanmamak istiyordu. Kaç saattir uyuyordu acaba? Nasıl açıklayacaktı bu durumu? Sorulardan nefret ediyordu. Gözlerini sıkıca kapattı bir kaç saniyeliğine. İnsanların ona acımasını istemiyordu, insanların ona acıyarak bakmasını istemiyordu. İnsanlara açıklama yapmak istemiyordu. Yalan söylemek istemiyordu ama söyleyecekti. Yalan söylemek her zaman onun için çıkış yoluydu, kurtuluşuydu. En basiti kötü olsa da iyiyim demesiydi. İyiyim, her zaman. İyi olacağım, her zaman.

Tavanda gezen gözleri küçük bir horultu sesiyle yanına çevrildi hemen. Yaptığı bu hareket çenesinin acımasına sebep olmuştu. Yüzünü buruşturarak sızlandı. Uyuyan bedenin uyanmasından korkarak sesini çıkarmamaya çalışmıştı. Gözleri onun yüzünü inceledi. Üzerinde ki takım elbiseye rağmen uyurken bebek gibiydi. Hele o çıkardığı horultuya gülmek bile istemişti. Onun için o kadar uğraşmasına rağmen onu reddetmek her geçen gün zorlaşıyordu. Ne diyecekti ona? Nasıl açıklayacaktı? Yine itecek miydi onu kendinden?

"Uyurken bana bakabiliyorsun demek, devam et."

Bunu söylemiş ardından gözlerini yummuştu Hoseok. Yoongi dayanamayıp kıkırdadı. Siniri bozulmuştu, durduramadı kendini. Gözünden yaş gelene kadar güldüğünü Hoseok yanağına dokunmasa anlayamazdı. Yanağında ki el yanağını okşayıp konuştu.

"Ağla, ağla Yoongi"

Ağlamazdı ki o, elini yanağında ki ele atarak fısıldadı.

"Yapma"

Yapma canım yanıyor, bana acıma.

"Düşünme"

Soluklandığım göğüsten kafamı kaldırdım.

"Ne?"

Kafasının altında ki elini kaydırarak yanağına yasladı, böylece yüzünü tamamen bana sunmuştu. Ay yansıttığı loş ışık, karanlığın bile saklayamadığı parlak gözler. Nasıl anlatabilirdim ki güzelliğini, hayatımda gördüğüm en güzel adamdı. Öpmeye doyamadığım dudaklarını diliyle ıslatarak dikkatimi dağıtmayı başarmıştı. Şimdi gözlerimin odağı o güzel dudaklardı.

"Yoongi iyi, iyi olacak"

İyi değildi, yaşıyor olması iyi olduğu anlamına gelmezdi. Ben de iyiydim, ben gerçekten iyiydim ama.

"Hiç merak ettin mi? hiç iyi olup olmadığım aklına geldi mi baba?"

"İyisin işte bak, yaşıyorsun"

Yaşıyorum, yaşıyorum ya baba. Senin büyüttüğün bataklıkta bir çiçek.

Çenemi okşayan parmaklarla kaşlarımı çattığımı farkettim.

"Bataklık çiçeği"

"Ne?"

"Duymuş muydun bataklık çiçeğini?" Neden bunu sorduğumu bilmiyordum, bir anda ağzımdan çıkmıştı.

İf the mafia falls in love |vmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin