XV.

1.4K 96 68
                                    




İç çekişlerimin kesilmesi ve olduğumuz durumun farkına varmamla kendimi geri çekerek ondan yavaşca uzaklaştım. O da uzaklaşmama karşı çıkmayarak ellerini bedenimden uzaklaştırdı, uzaklaşmadı ama benden. Aramızda nefes alacak kadar boşluk, nefes alamayacak kadar ise bilinmezlik vardı. Elini bir kaç saniyenin ardından kaldırarak yüzüme değdirdi.

"Ağlamak iyi geliyor mu? İstediğin kadar ağlayabilirsin." Baş parmağıyla gözümün altını, göz yaşımın aktığı yerleri okşadı konuşurken.

"Hâlâ güzelsin Jimin, utanma. Güzelliğini istemediğin morluklar örtemez." Dudaklarım istemsizce yanaklarıma çekildi.

"Utanmıyorum ki, yaralar elbet geçer ama anıları-" duraksayarak yüzüne çevirdim gözlerimi "Siz unutabiliyor musunuz?" Sormak istediğim bu değildi. Parmaklarını yüzümden indirerek omzuma koydu. Köprücük kemiğimde gezindi, durdu.

"Minho'nun annesi öldü Jimin, Minho annesini hiç tanımadı. Ben de tanımadım gerçi" dudakları hafif yana kıvrıldı. " Ne ben Minho'ya iyi bir baba olabildim, ne de annesi." Gözlerim o konuşurken dudaklarını izlemişti. Dudakları düz bir hâl aldı. Kendimi durdurmayarak elimi yanağına yasladım.

"Minho daha bebek, hâlâ iyi bir baba olabilirsin biliyorsun değil mi?" Elimden geldiğince ona iyi bir babanın nasıl olduğunu öğretecektim. Babam iyi bir baba değildi ama zaten insan baba olarak doğmazdı ki. Öğretecektim, öğrencektim ve öğretecektik. İyi olmayı, baba olmayı ve iyi baba olmayı. Yanağında ki elimi çekmedim.

"Peki" sormak da tereddüt etsem de sordum. "Mİnho'nun annesi nasıl biriydi?" Bu sorunun cevabı beni ne kadar zorlasa da öğrenmek istemiştim. Sorum komikmiş gibi güldü. Kaşlarımı çatarak elimi oynattım ve elimi dudaklarının üzerine kapattım.

"Komik bir şey mi sordum?" Kafasını iki yana sallayarak gözleriyle elimi işaret etti. Elimi çekerek gözlerimi dudaklarına çevirdim, konuşması için. Elimi çekmemle dudakları düz bir hale gelerek aralandı.

"Komik, ama sorun değil tepkin. İlk soruna gelirsek iyi bir baba olmayı deniyorum. İkinciye gelirsek Minho'nun annesi Yejin, onunla aramızda sadece Minho vardı." Devam etmek istemiyormuşcasına gözüne başka bir tarafa çevirdi.

"Anladım" diyebildim sadece. Bunları söylemesi bile şaşırtıcıydı.

"Neyi anladın?" Gözlerini tekrar bana çevirerek merakla cevabımı bekledi.

"Anladım işte" bu sefer ben gözlerimi ondan uzaklara çevirdim. Olduğumuz ortamı inceledim İlk kez görüyormuş gibi. İlk kez jakuziyi kullanmıştım gerçi ama. Ben saçma bir inceleme yaparken çenemi tutmasıyla ona çevirdim gözlerimi.

"Bak Jimin, bunları bir kere söyleyeceğim, kafanda saçma düşüncelerin oluşmaması için." Uslu bir çocuk gibi kafamı salladım.

"Yejin, babamın istediği en iyi gelin adayıydı. Zengin bir aileden geliyordu, en önemlisi de babamın arkadaşının kızıydı. İkimizin evlenmesi işleri daha da büyüyecekti. Ve oldu da, içkime atılan bir ilaçla hatırlamadığım bir gece geçirdim ve" devam ettirdim.

"Minho oldu" kafasını aşağı yukarı oynatarak hafif yana yatırdı. "Anladın mı şimdi?" Anlamıştım anlamasına ama bir baba nasıl böyle bir şeye izin verirdi?

"Sarhoş olduğun geceyi hatırlıyor musun?" Aniden sorduğu soru beni bozguna uğratmıştı. Yutkunarak boynumu kaşıdım. Hatırlıyordum, hatırlamamayı yeğlerdim tabi. Dudaklarımı ıslatarak araladım.

"Bay-" bunu bekliyormuş gibi elini dudağıma koyarak beni susturdu.

"Taehyung, bana Taehyung de." Elini uzaklaştırarak konuştum. "Farketmeden size adınızla seslendim. Kusuruma bakmayın" soğuk çıkan sesimle gözlerini kısarak yutkundu. Neden birden böyle yaptığımı anlamaya çalışıyordu anlaşılan. Bıkkınca bir nefes vererek konuştu tekrar.

İf the mafia falls in love |vmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin