XXXI-part 2

553 32 32
                                    




Mutluluk yakın veya uzak değildi. Mutluluk seçtiğimiz seçimlerdi.

Onu sevmeyi seçmek, onu itmeyi seçmek ya da onu unutmayı seçmek.

Hoseok seçimlerinde hep kendine dürüst olmuştu. O kadar dürüsttü ki, kendi ailesi bile bu dürüstlükten korkacak kadar uzaktı ondan.

Odadan çıktığında hissettiği duygu tamamen hayalkırıklığı değildi aslında. Bir soru sorduğunuzda, bunun iki yanıtı olabilirdi. Sadece siz yanıtı kendinize göre kurgulayıp o yanıta inanmak isterdiniz. Hoseok biliyordu sorduğu soruya gelen cevabın evet olmayacağını. Ama denemek, umut etmek her insanın içinde yeşeren duygulardan sadece bir tanesiydi.

Adımları yarı açık kapıya ulaştığında, girmeden derin bir nefes aldı ve kapıyı cılız bir güçle itti. Loş ışık hüzmesi ufaklığın yüzüne düşmüş, minik yüzünü tamamen ortaya çıkarmıştı.

Üzerine örttüğüne emin olarak odadan çıkmak istediğinde, komodinin üzerinde ki kitaba gitti eli.

Çirkin örnek yavrusu

Dudağından alaycıl bir gülüş geçti. Kitabı sıkıca kavrayarak odadan çıktı.

Adımları daha bir kaç dakika önce çıktığı odaya geldiğinde durdu, kafasını iki yana sallayarak uzaklaştı ordan.

Elinde ki kitabı niçin aldığı aklına geldiğinde ise gözlerini kapayarak salonda bir kaç saniye oturdu. Bu bir kaç saniye bir kaç saate uzadığında uyuyakaldığının farkına varamadı.

-

Kafamı heyecanla sallayarak onu onayladım.

"Çok isterim! Sen gittin mi daha önce?"

Şarkı bitmişti. Adımlarımız da durmuştu. Ama yerimizden kımıldamamış öylece birbirimize bakıyorduk.

"Gittim, iş için bir kaç kez."

"Nasıldı peki?"

Düşünmeden cevap verdi.

"Bilmem, değişik bir şey yoktu."

Kaşlarım çatıldı.

"Nasıl?"

Aslında çok şey sormak isterdim ona, bu konuda. Mesela uçağa binmenin korkutucu heyecanını ya da gerçekten bulutların elimizi değdireceğimiz kadar yakınımızda olduğunu.

"Neyi merak ediyorsun?"

Gözlerim parladı kısa bir an.

"Uçak, nasıl bir his? Korktun mu binerken?"

Aklıma getirdiğimde bile ellerim titriyordu, binmek nasıl bir histi kim bilir.

"Benim korktuğum bir şey gördün mü daha önce?"

Sesinde ki alaycıl tavırla gözlerimi kıstım.

"Ya! Neden dalga geçiyorsun? Gitti işte hevesim."

Belimde ki ellerini ittirerek tripli olduğumu belli ettim ve koltuğa kuruldum. Kollarım otomatik şekilde yerleşmişti göğsüme. Onu umursamadığımı gösterme amaçlı kumandaya uzandığımda derin nefesini duymuştum.

Ve yanıma iki adımda gelmesini.

"İş için gittiğimde sadece işimle ilgilenirim, aklımda sadece işimi bitirmek ve oğlumun güvende olduğunu görmek olur."

Yumuşayan bakışlarımla dudakları oynadı tekrar. Bana yukarıdan bakmak yerine yanıma oturdu.

"Seninle gezmek istiyorum ama"

İf the mafia falls in love |vmin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin