Önceki bölümü atlamayın lütfen...
"Anne..." dedim güçlükle. Annem, yüzünde şok olmuş bir ifadeyle bana bakıyordu. Aslında haksız da sayılmazdı. Kim olsa şaşırırdı. Ben bile hâlâ inanamıyordum.
"Bu ne?" dedi sakin bir şekilde. Yavaşça kalktı oturduğu yerden. Test sonucu hâlâ elinde duruyordu. Yanıma doğru geldi ve kağıdı üstüme attı. "Bu ne demek oluyor?!" diye bağırdı bu kez. Hemen gözlerim dolmuştu. Zaten ağlayacak yer arıyordum.
"A-açıklayabilirim..." dediğim anda, gözlerimden yaşlar firar etmeye başlamıştı bile. Annem beni dinlemeden bağırmaya devam etti.
"Nasıl hamile olabilirsin nasıl?! Nasıl yaparsın bunu? Ailemize nasıl yapabilirsin?! Hiç mi düşünmüyorsun babanı? Beni? Bizi hiç mi düşünmedin?" dedi ve ağlayarak çıktı odamdan. Annem çıktıktan sonra olduğum yere bıraktım bedenimi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim.
Birkaç dakika içinde Gülce ablam geldi odama. Kapıdan hızla girince hemen ablama baktım.
"Asil! Asil ne oldu? Niye ağlıyorsun?" dedi yüzüme bakmaya çalışarak. Bir şey demeden ablama sarılıp ağlamaya devam ettim. Ablam da sırtımı okşuyordu yavaş yavaş. "Tamam. Sakin ol. Geçecek tamam mı? Sakin ol." dedi yumuşak bir sesle. Bir süre sonra Birce de geldi.
"Asil neden ağlıyorsun?" diye sordu ve ablama baktı. "Abla neler oluyor? Annem de evden ağlayarak çıktı. Neler oluyor?" dedi. Gülce ablam sinirli bir şekilde cevap verdi.
"Birce biraz sussan diyorum. Görmüyor musun Asil'e bir şey olmuş?!" dedi ve saçlarımı okşamaya devam etti. Birce de diğer yanıma oturup gözümdeki yaşları sildi usul usul.
"Ağlama. Ben ağlayanlara hiç dayanamam." dedi ve elini sırtıma koydu o da. Beni bu evde en çok seven kişi ablamlardı. Buna bugün daha çok emin olmuştum.
***
Orada ne kadar ağladım bilmiyorum ama sonrasında Gülce ablam beni kaldırıp banyoya götürdü. Elimi yüzümü yıkadı. Kendisi kuruladı yüzümü de. Ablamın benimle böyle ilgilenmesi bile duygulandırıyordu beni.
Yatağıma girdim ama yatmadım. Sırtımı yatak başlığına dayayarak oturdum. O sırada Birce ablam da geldi odaya. Gözleri kızarmıştı. Cidden dayanamayıp, o da ağlamıştı benimle.
"İyi misin yavrum?" dedi Birce bana. Başımla onayladım. Ama asla iyi değildim elbette.
"Ne oldu Asil? Annemle kavga mı ettiniz?" diye sordu Gülce. Daha ben bir şey diyemeden, Birce cebinden kağıt çıkardı.
"Yoksa bu mu kızdırdı annemi?" deyince, elindeki kâğıdın benim test sonucum olduğunu anladım. Artık şaşırmıyordum çünkü zaten bu olacaktı. Ne kadar saklayabilirdim ki?
"O ne?" diye sordu Gülce ve Birce'nin elinden aldı kağıdı. Okudukça, yüzünde şok ifadesi beliriyordu. Ağzını eliyle kapattı şokla. "Hamile misin?" dedi daha sonra fısıldar gibi. Başımla onayladım. Konuşacak halim kalmamıştı artık.
"Bunu mu öğrendi annem?" diye üsteledi Birce. Tekrar başımla onayladım. "Ondan mı bu çocuk?" diye sorunca, daha bir utandım. 'Ondan' derken, eski sevgilinden bahsediyordu. Beni aldattığını yakalayınca, terketmiştim.
"Evet." dedim. Gülce, başıyla onayladı.
"Babam duyarsa daha kötü olur. Bir şeyler yapmalıyız." dedi. İki elimde yüzümü sıvazladım.
"Yapılacak şey belli. Aldıracağım. Doğuramam." dedim. Birce, başıyla onayladı.
"Bence de. Yapılabilecek en mantıklı hareket bu olur." dedi. Gülce, sert bir şekilde çıkıştı Birce'ye.
"Saçmalama. Bir candan bahsediyoruz. Allah ona can vermiş. Bizim o canı almaya hakkımız yok." dediği sırada, odamın kapısı açıldı ve annem girdi odaya. Daha biz bir şey diyemeden konuştu, odaya girdiği gibi.
"Kızlar çıkın. Asil ile yalnız konuşacağım." dedi. Ablamlar ikiletmeden çıktılar odadan. Annem, odanın ortasında dikiliyordu.
"Karnındaki çocuk kimden?" diye sordu. "Ah dur ben söyleyeyim. Yoksa şu vasıfsız, seni aldatan eski sevgilinden mi?" dedi. Gözlerim dolmuştu yine. Hamileliğin en çok bu yönünden nefret etmiştim. Her şeye ağlama potansiyelim vardı.
"Aldıracaksın bu bebeği!" dediği sırada, Gülce odaya daldı.
"Olmaz anne. Aldıramaz bebeği. Çok günah." dedi. Artık canıma tak etmişti. Ben de o sinirle yataktan kalktım ve Gülce'nin kolundan tuttum.
"Boşver abla." dedim ve elimi çektim ablamın kolundan. "Aldırmalıyım bu bebeği. Doğuramam." dedim sesim titreyerek. Gülce vazgeçecek gibi durmuyordu. Gözleri dolu dolu olmuştu. Bu bebeği cidden istiyordu.
"Anne, bu bebek kimden olursa olsun, bizim de bir parçamız. Hepimizden bir parça taşıyor. Bu kadar taş kalpli olamazsın değil mi?" dedi, titrek bir sesle. Annemin gözleri bile dolmazken, dolabıma yöneldi. Alt kısımda duran valizi çıkardı ve açıp yatağın üstüne bıraktı.
"Dağ evine gideceksin. Eğer burada kalırsan her şey birkaç aya kalmaz ortaya çıkar. Bebek doğana kadar orada kalacaksın. Babanın bu meseleden haberi olmayacak. Hatta hiç kimsenin haberi olmayacak. Seninle birlikte bir de koruma gelecek. Alışverişini falan o yapar." dedi. Bu iyi miydi kötü müydü bilmiyordum. Daha bebeği doğurup doğurmayacağıma bile karar vermemiştim. Ben daha ağzımı açamadan Gülce atıldı.
"Ben de gideyim Asil'le." dedi. Annem başını olumsuz bir şekilde salladı.
"Olmaz. Eğer sen de gidersen baban şüphelenir. Asil tek gidecek. Zaten yanında Derman'da olacak." dedi ve bana çevirdi bakışlarını. "Hadi hazırlan. Birazdan yola çıkacaksın." dedi ve çıktı odadan. Annem odadan çıktıktan sonra yatağın kenarına oturdum ve zaten gözlerimde hazır bekleyen yaşları serbest bıraktım. Gülce de bana sarıldı ve teselli etmeye çalıştı.
"Geçecek bitanem. Geçecek." diyerek saçlarımı okşuyordu yine. Umarım geçerdi. Bir an önce geçmesini umuyordum.
Gidişat nasıl?
Yorumlarınızı bekliyorum ❄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)
RomanceAsil, büyümeye başlayan karnını okşuyordu ayna karşısında. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. 'Umarım bana benzersin. Dokuz ay karnımda taşıyorum sonuçta. Eğer bana benzemezsen, külahları değişiriz ufaklık.' ... 'Seni her şeyinle kabul ediyorum.' ded...