Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Eve girer girmez hemen banyoya koştu Asil. Yol boyu kendini zor tutmuştu. Derman daha arabayı park eder etmez arabadan inmiş, koşarak eve girmiş ve banyoya atmıştı kendini. İsmet'in yüzsüzlüğü, midesini bulandırmıştı.
Derman, Asil'in koşarak eve girdiğini görünce, arabayı gelişigüzel bir şekilde park etti ve eve girdi hızla. Bir iki kez Asil'e seslendi. Asil, Derman'ın evde yankılanan sesini duymuş ve cevap vermişti zorla. Sesi, koridorun sonundan, banyodan geliyordu. Derman, banyoya doğru yöneldi ve kapıya vurdu hafifçe.
"Asil? İyi misin?" diye seslendi. Asil, o sırada yüzünü yıkıyordu. Yine de cevap verdi.
"İyiyim." dedi kısaca ve yüzünü kuruladı. Kapının kilidini açtı ve dışarı çıktı. Derman, Asil'in yüzünü görünce biraz olsun rahatlamış, biraz da endişelenmişti. Rengi solmuştu.
"Emin misin iyi olduğuna?" diye sordu Asil'e. Asil, başıyla onayladı.
"İyiyim cidden. Sadece hoş bir karşılaşma değildi. Bana da iyi gelmedi." dedi ve başına götürdü elini.
"Başın mı ağrıyor?" diye sordu Derman. Asil, yüzünü buruşturarak cevap verdi.
"Evet ama geçer birazdan." dedi ve salona yürüdü. Bedenini koltuğa bıraktı, başını koltuğun baş kısmına koydu ve gözlerini kapattı. Hâlâ ağrıyordu başı ama Derman'a söylemedi. Onu daha fazla uğraştırmak istemiyordu. İlaç da içemezdi. Şakaklarına vuran ağrı canını çok yaksa da, uyumaya çalıştı ama ağrı, uyumasına da izin vermiyordu.
Tam uzanmayı düşünüyorken, şakaklarında hissettiği ellerle, düşüncesini silip attı kafasından. Derman, başına masaj yapıyordu. Başına uygulanan hafif baskılarla, rahatlamış hissediyordu Asil. Derman'ın sihirli elleri, ağrıyı çekiyordu sanki başından.
Başındaki ağrı yavaş yavaş azalırken, gözlerini açtı. Derman'la göz göze geldi. Asil, ne diyeceğini bilemediği için gülümsedi. Derman'da Asil'e gülümsedi ve Asil'in gözleri kapandı tekrar. Bir teşekkür mırıldandı ve kendini uykuya bıraktı.
***
Asil uyurken, Derman daha rahat uyuması için, koltuğa yatırdı Asil'i. Oturarak uyursa rahat edemeyebilirdi. Kenarda duran battaniyeyi aldı ve Asil'in üstüne örttü. Daha sonra da, kendisi, cam kenarındaki berjer koltuğa oturdu. Sonbahar geliyordu ve ormandaki ağaçlarım yaprakları sararmaya başlamıştı bile.
Dışarıyı izlerken, arada bir de Asil'i kontrol ediyordu. Gözleri tekrar Asil'e kaydığında, çekmedi gözlerini bu kez. Asil'in yüzüne sadece uyurken rahat ve uzun uzun bakabiliyordu. Onu ilk gördüğünde de bakakalmıştı Asil'e ama Asil onu farketmemişti bile...
İki yıl önce
Genç adam, sonunda iş bulmuş, artık lokantaya tıkılıp kalmayacaktı. Ona göre değildi, sabahtan akşama kadar kasada oturmak. Bu yüzden birkaç yere iş başvurusunda bulunmuş, haber bekliyordu. Sonunda, beklediği telefon gelmiş, iş görüşmesi için, verilen adrese gelmişti.Büyük bir şirketin önünde durdu. Trafik her zaman yoğun olduğundan ve geç kalmak istemediğinden, abisinin arabasıyla gelmişti. Bir süre şirkete baktı ve indi arabadan. Şirkete girdikten sonra, güvenlikten de geçti ve kendisine söylenen kata çıktı.
Asansörden indikten sonra, koridorun sonundaki kapıdan içeri girdi ve kendini bekleyen adamla yarım saatlik bir görüşmenin ardından, gülümseyerek çıktı odadan. İşe alınmıştı.
İşe başladığında, diğer korumalar gibi, o da villada duruyordu. İhtiyaç olursa şoförlük yapıyordu. Genelde, kızların yanında o oluyordu bir yere gidildiğinde.
Derman, Asil'i henüz görmemişti. Asil, o sıralar yurtdışındaydı ve daha gelmemişti.
Derman, yine villada dururken, kendine seslenilmesiyle, başını sesin geldiği yöne çevirdi. Gülce, arabanın oraya gelmiş, ona sesleniyordu. Birce de yanındaydı.
"Buyrun efendim?" dedi Derman, yanlarına ilerlerken. Gülce, arabanın kapısını açtı ve çantasını bıraktı.
"Bizi hava alanına götürür müsün?" dedi. Birce de o sırada diğer kısıma geçti. Derman hızla başıyla onayladı ve cevap verdi.
"Tabii efendim hemen." dedi ve Gülce de bindi arabaya. Derman direksiyona geçti ve arabayı çalıştırdı.
Yaklaşık bir saat kadar süren yolculuktan sonra, nihayet hava alanına gelmişlerdi. Hepsi arabadan indi ve etrafa baktılar. Gülce, telefonunun saatine baktı ve rahat bir nefes aldı.
"Henüz iniş yapmadı uçak. Beş dakika var. Yetiştik." dedi ve Asil'i beklemeye başladılar. Yaklaşık on beş dakika bekledikten sonra, Asil göründü. Derman, Asil'i ilk kez görecekti. Bu yüzden Asil'i görse bile tanıyamayacaktı.
"İşte! Geliyor." dedi Birce heyecanla. Gülce de heyecanla ve gülerek, Birce'nin gösterdiği yere doğru bakınca, Asil'i gördü. Derman'da oraya doğru bakınca, Asil'i ilk kez gördü.
Sarı saçlı, mavi gözlü ve oldukça zarif birini görünce şok oldu. Böyle birini beklemiyordu. 'Bir insan, adıyla bu kadar mı uyumlu olur?' diye düşündü. Kalbi deli bir hızla atmaya başladı. Boğazına bir yumru oturmuştu sanki. Yutkunmaya çalıştı ama başarısız oldu. Midesine ağrı saplanmıştı sanki. Kalbi hâlâ deli gibi atıyordu.
Asil, ablalarını görünce gülümseyerek adımlarını hızlandırdı ve ablalarına sarıldı. Derman'ın bakışlarını farketmemişti.
O günden sonra, Derman bir çift mavi göze tutulmuş, başka bir şey düşünemez olmuştu.
Flashback SonuDerman, eski anılarından koptu ve yerinden kalktı. Kalbi hâlâ deli gibi atıyordu Asil'e bakarken. Asil'in yanına doğru gitti ve tam önüne, dizlerinin üstüne çöktü. Yüzünü izledi bir süre. Daha sonra, eli Asil'in sarı saçlarına gitti. Tüy gibi hafif bir şekilde gezdirdi elini saçlarında.
Akşam olanlar aklına gelince, yüzünde bir gülümseme belirdi. Asil'in sıcak elini eline kenetlemesi ve başını omuzuna koymasını hatırladı. İçi huzurla dolmuştu o anlarda. Nedeni ne olursa olsun, elinin sıcaklığını hissetmek ve Asil'in başının omuzunda duruşunun verdiği huzuru çok sevmişti Derman. Asil'le birlikteyken çok mutluydu.
Eli hâlâ Asil'in saçlarında gezerken, yüzünü izlemeye dalmıştı. Yuzundeki tebessümle, aşık olduğu yüzü izliyordu.
"Keşke söyleyebilsem. Keşke seni her gördüğümde dile gelen kalbimi duyabilsen." dedi fısıldayarak ve Asil'in güzel yüzünü izlemeye devam etti.
"Ama ziyanı yok. Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli."
Derman aşk adam 💙
Yorumlarınızı bekliyorum ❄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)
Roman d'amourAsil, büyümeye başlayan karnını okşuyordu ayna karşısında. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. 'Umarım bana benzersin. Dokuz ay karnımda taşıyorum sonuçta. Eğer bana benzemezsen, külahları değişiriz ufaklık.' ... 'Seni her şeyinle kabul ediyorum.' ded...