Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Asil, 'Korkunun ecele faydası yok.' diye düşündü ve telefonu açtı. Bu, eninde sonunda olacaktı. Ne kadar erteleyebilirdi ki? Sesinin titrememesine özen göstererek konuştu.
"Efendim baba?" dedi. Sesini normal çıkarabilmişti.
"Evde misin oğlum?" diye cevap verdi Refik bey. Sesi gayet normal ve sakindi. Asil, önce başıyla onaylasa da, daha sonra görmeyeceğini düşünerek, sesli bir şekilde cevap verdi.
"Evet baba. Evdeyim. Ne oldu ki?" diye sordu. Babasının sesinin sakin gelmesiyle, 'Belki de hâlâ öğrenmedi.' diye geçirdi içinden.
"Bir şey yok. Oraya geliyorum. Yoldayım zaten. Biraz sonra orada olurum." dedi. Asil, sert bir şekilde yutkunup, babasını onayladı ve kapattılar telefonu.
"Babam geliyor." dedi, Derman'a bakarak. Hâlâ Derman'ın kucağındaydı.
"Ne dedi peki?" diye sordu Derman. Asil, saçlarını karıştırıp cevap verdi.
"Pek bir şey demedi. Sesi çok sakindi. Sadece, oraya geliyorum dedi." diye cevapladı. Daha sonra da, yavaş bir şekilde, Derman'ın kucağından kalktı.
"Bu olacaktı zaten. Daha fazla saklayamazdık." dediği sırada kapı çalmaya başladı. Derman'la birbirlerine baktılar. Bu kadar çabuk geleceğini beklemiyorlardı.
"Sakin ol tamam mı? Kötü bir şey olmayacak. Bana güven." dedi Derman, yumuşak bir sesle. Asil, başını salladı hızla. Derman, Asil'in yanağını okşadı ve kapıya gitti. Kapıyı açtığında, gerçekten de Refik bey gelmişti.
Refik bey, Derman'a selam verip içeri girdi. Asil, salonda dikilmiş, babasını bekliyordu. Babasının yüz ifadesine baktığında, gayet sakin olduğunu gördü. Ama yine de korkuyordu içten içe.
"Hoş geldin baba." dedi, kısık çıkan sesiyle. Babası, Asil'e yaklaştı ve elini uzattı.
"Hoş buldum." dedi. Asil, babasının elini öptü ve Refik bey uzun koltuğa oturdu. Asil ve Derman hâlâ ayaktalardı.
"Bir şey içer misin baba?" diye sordu Asil. Refik bey, sadece su isteyince, Derman mutfağa yürüdü. Asil hâlâ dikilirken, babasının sesiyle irkildi.
"Ne dikiliyorsun oğlum salonun ortasında. Gel otur şöyle." diye yanını işaret etti. Asil, babasının sözünü ikiletmeden oturdu. Tam babası söze girecekken, Derman suyu getirdi ve Refik beye verdi. Refik bey, sudan biraz içip, bardağı önündeki sehpaya koydu ve oğluna döndü. Asil, başını önüne eğmiş, elleriyle oynuyordu bilinçsiz bir şekilde.
"Ben bir şeyler duydum oğlum." diye söze girdi babası. Asil, sessizce yutkundu. Derman, karşılarındaki koltukta oturuyordu sessizliğini koruyarak.
"Ne duydun?" diye sordu Asil, kısık çıkan sesiyle. Şu an hem korkuyor hem de utanıyordu. Babası, oğlunun elinin üstüne koydu elini, destek olmak ve güven vermek için.
"Oğlum. Sen bana yalan söylemezsin değil mi? Benden bir şey saklamazsın. Bu dünyada, kimseye güvenmesen bile, babana sonsuz güvenebilirsin. Bunu biliyorsun değil mi?" dedi babası, güven veren bir sesle. Asil, zaten kendini zor tutuyordu. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"Baba ben..." dedi ve babasına sarıldı. Babası da, Asil'in bedenini sardı. Oğlunun saçlarını okşayarak, sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Tamam. Sakin ol oğlum. Ağlama." diyordu bir yandan da. Asil'den ayrılıp gözlerini sildi oğlunun. Daha sonra, masanın üstünde duran suyu uzattı ve eliyle tutarak içirdi kendi elleriyle. Oğluna çok değer veriyordu ve onu böyle ağlarken görmek, onu da üzüyordu.
Asil, suyu içtikten sonra, bardağı masanın üstüne bıraktı. Babası, oğlunun yüzüne baktı.
"Daha iyi misin oğlum?" diye sordu. Asil, rahatlamış hissediyordu. Babasından böyle bir tepki beklemiyordu. Babasına cevap vermediğini farkederek başıyla onayladı.
"Hadi şimdi söyle bakalım, bu bebek yüzünden mi buraya geldin?" dedi. Asil, başıyla onayladı.
"Evet ama buraya ben kendi isteğimle gelmedim. Annem gönderdi beni buraya." dedi. Babası, şaşkın bir şekilde baktı oğluna.
"Annen mi gönderdi? Niye?" diye sordu. Asil, yutkunduktan sonra cevap verdi babasına.
"İtibarımızın zarar görmemesi için." dedi titrek bir sesle. Refik beyin çenesi kasıldı öfkeyle.
"Hay ben o itibarın... İtibarımız senden önemli mi oğlum bizim? Ben annene de soracağım bunun hesabını." dedi sinirle. Asil, babasının bu meseleyle ilgili, bu kadar emin konuşmasına anlam veremediği için, aklındaki soruyu sordu.
"Sen nereden öğrendin ki baba? Haberlerde bir kesinlik yoktu ki." dedi. Babası, anında yumuşadı ve oğluna gülümseyerek cevap verdi.
"Ben zaten başından beri biliyordum. Siz beni bilmiyor sanıyordunuz sadece." dedi. Asil ve Derman şok olmuş bir şekilde önce birbirlerine baktılar. Ardından da Refik beye.
"Nereden biliyordun?" dedi Asil şaşkın bir şekilde. Refik bey, elini salladı, boşver der gibi.
"Hadi toparlan bakalım. Eve gideceğiz." dedi. Asil, gitmek istemiyordu. Önce Derman'a baktı. Ardından babasına çevirdi bakışlarını.
"Gelmeyeceğim ben. Annemin o bakışlarını kaldıramam. Beni olduğum gibi kabullenemiyor. İstemiyorum baba. Burada çok rahatım ben. Hem Derman var." dedi. Refik bey, bir şeyler sezmişti zaten ilk geldiğinde. Şimdi ise emin olmuştu sezilerinin doğru olduğuna.
"Tamam o zaman." dedi Refik bey ve aklına gelen şeyi de söyledi oğluna. Bu konuda huzursuz olmasını istemiyordu. "O serseriyi de sakın kafana takma. Senin bir kilometre ötene bile yaklaşamaz artık." dedi. Asil, o kadar iyi hissediyordu ki kendini, bu kez mutluluktan doldu gözleri. Babasına sarıldı tekrar.
"Beni olduğum gibi kabul ettiğin için teşekkürler baba." dedi. Babası, oğlunun sırtını sıvazladı.
"Sen benim oğlumsun. Canımın bir parçasısın. Tabi ki olduğun gibi kabul edeceğim. Allah'a karşı gelinir mi hiç? O seni böyle yaratmış ve bana emanet etmiş. Ben de emanetine gözüm gibi bakacağım." dedi, sesi titreyerek. Derman'ın da gözleri dolmuştu bu duygusal sahne karşısında. Refik bey, dışarıdan ne kadar sert ve duygusuz gibi dursa da, evlatlarına karşı pamuk gibi biri oluyordu.
"Bir daha ağlama, üzülme. Torunuma da iyi bak." dedi ve Derman'a baktı. "Asil önce Allah'a, sonra sana emanet. Ona zaten gözün gibi baktığına eminim ama yine de çok dikkatli olun." dedi. Derman, başıyla onayladı.
"Merak etmeyin Refik bey. Ben varken, Asil'in saçının teline bile zarar gelmez." dedi. Refik bey, gülümsedi ve ayaklandı.
"Eh, ben de gideyim artık. Hesap sormam gereken biri var." dedi ve Asil'e baktı. "Canını sıkma. Her şey yoluna girecek." dedi ve saçlarına öpücük bıraktı oğlunun. Asil'de gülümsedi ve babasına son kez sıkıca sarıldı.
"Teşekkür ederim. Seni çok seviyorum baba." dedi titrek sesiyle. Refik bey gülümsedi ve o da aynı şekilde cevap verdi oğluna.
"Ben de seni çok seviyorum oğlum."
Refik amca kralsın be 👑
Çok duygulandığım bir bölüm oldu...
Diğer bölüm olaylar olaylar 🙃
Yorumlarınızı bekliyorum 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)
RomanceAsil, büyümeye başlayan karnını okşuyordu ayna karşısında. Yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. 'Umarım bana benzersin. Dokuz ay karnımda taşıyorum sonuçta. Eğer bana benzemezsen, külahları değişiriz ufaklık.' ... 'Seni her şeyinle kabul ediyorum.' ded...