49.Bölüm

3.5K 350 95
                                    

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Refik, sinirli bir şekilde çıktı mahkeme salonundan. Olmamıştı. Boşanamamıştı. Birgül, yalandan göz yaşları içerisinde kocasını sevdiğini ve ondan ayrılmak istemediğini söylemişti. Hakim de, tekrar düşünmeleri için, mahkemeyi bir ay sonraya ertelemişti.

"Nasıl olur bu Cevat? Hani tek celsede bitecekti bu iş?" dedi Refik sinirle. Avukatı, üstündeki cübbeyi çıkarıp cevap verdi.

"Ben de öyle umuyordum Refik bey. Ama Birgül hanım beklemediğimiz bir hamle yaptı. Eh, hakime hanım da hemcinsine üzüldü sanırım. Maalesef bir ay sonrasını beklememiz gerekiyor." dedi. Tam Refik bir şey diyecekken, Birgül geldi yanlarına.

"Ne oldu Refik? Sinirli görünüyorsun. İçeride işler istediğin gibi gitmedi mi yoksa?" dedi sırıtarak. Refik, zaten sinirliydi ama Birgül, yangına körükle gidiyor, Refik'in öfkesini artırmaya çalışıyordu.

"Gül Birgül. Bol bol gül. Şu günlerinin tadını çıkar." dedi ve Birgül'e yaklaştı. "Son gülen iyi güler ve son gülen ben olacağım." dedi ve avukatıyla birlikte ayrıldı Birgül'ün yanından.

"Senden boşanmayacağım. Gerekirse bu dava ömür boyu sürecek." dedi Birgül. Refik, arkasına döndü ve cevap verdi.

"Bunun olmayacağını sende biliyorsun. Eninde sonunda boşanacağız. Belki bugün olmadı ama başka bir gün elbette olacak." dedi ve arkasını dönüp yürümeye devam etti. Birgül de, bir süre Refik'in arkasından baktı ve ardından çıkışa doğru yürümeye başladı.

...

Refik, Aktan'a gitmek istiyordu. Onu görmek istiyordu. Artık onsuz bir gün bile geçiremiyordu. Her gün farklı bahanelerle arıyor, konuşuyorlardı. Yıllar sonra, kalbine bir başkası girmeyi başarmıştı. Babası yüzünden yaşayamadığı duyguları, artık özgürce yaşayabiliyordu.

Bir süre sonra, kendini hastanenin önünde buldu. Morali çok bozuktu ve Aktan ona iyi geliyordu. Sihir gibi bir şeydi bu.

Arabayı durdurup, Aktan'ı aramaya karar verdi. Artık onu görmek istiyordu. İçi kıpır kıpırdı. Telefonu, arabaya taktığı aparattan aldı ve Aktan'ın ismini bulup aradı. Tek çalışta açıldı telefon ve Aktan'ın sesi doldu kulaklarına.

"Efendim Refik Bey?" dedi Aktan. Refik, Aktan'ın sesini duyar duymaz yüzünde güller açtı.

"Merhaba Aktan Bey. Ben şey için aramıştım da... Müsait misiniz acaba?" diye sordu. Aktan, kısa bir duraksama sonrası cevap verdi.

"Evet müsaitim. Ah şey, sizin bugün mahkemeniz vardı değil mi?" diye sordu. Refik, mahkeme ayrıntısını Aktan'ın hatırlamasına gülümsedi.

"Evet. Aslında bu konuyla ilgili olarak canım biraz sıkkın..." derken, sözü Aktan tarafından kesildi.

"O halde görüşelim. Belki görüşmek size iyi gelir." dedi ama Refik'in kafasında başka planlar vardı.

"Aslında ben size geçen akşam bir soru sormuştum. Hatırlıyor musunuz?" deyince, Aktan'ın kalbi, mümkünmüş gibi daha da hızlandı.

"Hı hı. Şey, evet. Hatırlıyorum elbette." diye cevap verdi, kısık çıkan sesiyle.

"Ne diyorsunuz peki?" diye sordu Refik. Aktan, sessizce yutkundu. Koca bir haftasonu birlikte zaman geçireceklerdi. Sessizce derin nefes aldıktan sonra cevap verdi.

"Tamam olur. Yani kabul ediyorum." dedi. Refik, rahatlamış bir şekilde, sessizce verdi tuttuğu nefesi. Çok korkuyordu kabul etmeyecek diye ama yanılmıştı.

"Peki o halde. Ben hastanenin önündeyim. Sizi bekliyordum." dedi. Aktan, başıyla onayladı ama daha sonra Refik'in görmeyeceğini düşünerek, sesli bir şekilde cevap verdi.

"Tamam o halde. Önce eve uğramam gerekiyor ama." dedi. Refik'de Aktan'ı onayladı ve kapattılar telefonu.

Aktan, üstündeki önlüğü çıkarıp, odadaki askıya astı ve mevsimlik ceketini giydi üstüne. Telefonu ceketinin cebine atıp odasından çıktı ve kapıyı kilitledi. Yüzündeki gülümsemeyi silmeden hastanenin çıkışına yöneldi. Haftasonunun heyecanını, iliklerine kadar hissediyordu.

Sanırım ben Aktan ve Refik çiftine, bu kitaptan devam edeceğim. Böyle olması demek, kitabın daha da uzaması demek ve böyle olursa, ayrı bir kitap gelmeyecek Aktan ve Refik için. Sizce de buradan devam edelim mi?

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

DAVETSİZ MİSAFİR (MPREG BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin